Tatar: “Oğuz’un istifasına inanmak istemem”

Meltem Sonay

 

Yeni Genel Başkan Ersin Tatar ve yeni yönetimin ‘iş başına’ gelmesi ile UBP’de geçmişe dönük  ‘inceleme’ dönemine girildi.

Ersin Tatar’ın geçtiğimiz hafta açıkladığı ‘hesapsız harcamalar’ gündeme bomba gibi düşmüş, gözlerin yeniden Hüseyin Özgürgün’e çevrilmesine neden olmuştu.

Son 2 yıllık dönemde ‘1.5 milyon TL’ olduğu ifade edilen paranın, eski Genel Sekreter Dursun Oğuz tarafından çekildiği iddia edilmiş, Oğuz’un da bu konuyla ilgili savunmasında ‘parayı peyder pey Özgürgün’e verdiğini söylediği’ ileri sürülmüştü…

Geçtiğimiz hafta açıklamalarda bulunan eski Genel Sekreter Oğuz, bu konuların ‘kamuoyu önünde’ tartışılmasından duyduğu rahatsızlığı dile getirmiş, ‘UBP’nin kendi içinde tartışması’ gerekliliğine işaret etmişti.

BRT’de yayınlanan Birinci Boyut’ta Pembe Paşaoğluları’nın konuğu olan UBP Genel Başkanı Ersin Tatar, bu konudaki rakamların abartıldığını söyledi, çok fazla açıklama yapmaktan da kaçındı.

“Derdimiz şeffaflık, hesap verebilirlik” diyen Tatar, siyasi partilerin harcamalarının ‘belgeye dayalı’ olması gerektiğinin altını çizdi, yasalara işaret etti. Israrlı sorular karşısında, ‘Eksikliklerin takibi yapılacaktır” diyen Tatar, ‘çok fazla konuşmak istemediğini’ de söyledi.

Paşaoğluları’nın, ‘Dursun Oğuz’un partiden ayrılmasına ilişkin iddiaları’ sorması üzerine, “Hiç böyle bir şey duymadım. Dursun Oğuz değerli bir milletvekilimizdir, partimizde ayrımcılık da yoktur, inanmak istemiyorum” diyen Tatar, parti içinde bir takım sıkıntılar olduğunu ise doğruladı.

 “UBP’nin bölünmesi, zarar görmesi ancak bir istismarın neticesi olabilir. Orada burada toplantı düzenlendiğini duydum ama zarar verecek bir ayrılma olmayacaktır”  diyen Tatar, zaman zaman sosyal medyada ‘huzur bozmak için’ bir şeyler yapıldığını da ifade etti.

Görünen o ki, UBP yeni yönetiminin, eski hesaplara ilişkin başlattığı inceleme ve sonuçları, ‘yeni hesaplar’ doğurmaya da gebe…

 


BİR TARTIŞMA

Rogers da üzgün…

“Dostlar alış-verişte görsün, rant kazansın”

İskele-Yeni Boğaziçi-Mağusa Emirnamesi taslağının ortaya çıkması ile yeniden başlayan ‘emirname’ tartışmaları dün Meclis Genel Kurulu’nun gündemine de taşındı.

UBP’nin ‘emirname karşıtı’ tavrına tepki gösteren Halkın Partisi Milletvekili Jale Refik Rogers, bir önceki hafta İçişleri Bakanı Ayşegül Baybars’ın yaptığına benzer bir paylaşım yaparak ülkenin geldiği duruma üzüntüsünü belirtti.

Hatırlayacağınız üzere İçişleri Bakanı Ayşegül Baybars, İskele-Yeni Boğaziçi-Mağusa Emirnamesi’ne ilişkin basına açıklamalarda bulunan üç belediye başkanına sosyal medya hesabından tepki göstermiş, “Eski siyaset anlayışı dediğimiz şeyin ne olduğunu her geçen gün birebir yaşayarak öğrenmek çok üzücü” ifadelerini kullanmıştı.

Yine söz konusu emirname tartışmaları üzerine sosyal medya hesabından açıklama yapan Jale Refik Rogers da, muhalefete sert çıkıyor, “onlarca yıllar ülkeyi emirname ile yönetenler şimdi kalkmış emirname ile ülke yönetilmezmiş diye hükümete laf atıyor” diyor.

‘Talepleri Girne gibi apartman yığınına dönmesi’

Jale Refik Rogers, “Kırk yılda bir amacına uygun bir şekilde, kısıtlı ve belirli bir süre için bir emirname çıkarılması planlanıyor, buna muhalefet karşı. Muhalefetin talebi emirname çıkarılmaması, bir 8-9 ay daha İskele-Yeni Boğaziçi-Mağusa bölgesinin de Girne bölgesi gibi apartman yığınına dönmesi. Sonra da olan olduktan sonra göstermelik bir imar planı çıkarılması… Yani özetle diyorlar ki “dostlar alış verişte görsün, rant kazansın”. Gerçekten üzülmemek elde değil ülkemizin geldiği bu duruma” ifadelerini kullanıyor.

 


BİR YORUM

Operasyon mu dediniz?

Polis bir süredir bölgelerde ‘Asayiş ve trafik’ operasyonları yapıyor… Adli olayların alıp başını gittiği son günlerde polisin daha görünür olması, kendini hissettirmesi hemen herkesin istediği bir şey sanırım.

Ama bu hafta sonu gerçekleşen ‘operasyonlardan’ basına yansıyan görüntüler bu kadarına da pes dedirtti.

Polisin ‘Özel Harekât Müdürlüğü’ ekiplerinin de yer aldığı operasyonlarda ‘kamuflajlı, ağır silahlı’ görevliler yollara indi.

Polis ve özel hareket birimleri, sokakta ‘ağır silahlarla’ üst aradı…

Operasyonda Nijeryalı bir öğrenci olduğu belirtilen bir kişi, kamuflaj içindeki polisi görünce önce kaçıp daha sonra da eğilip diz çökerek teslim oluyor…  Ve öğrencinin "Ülkemde Boko Haram savaşı var. Silahtan korkuyorum. Bu yüzden kaçtım" sözleri damga vuruyor bu ‘operasyona’...

Belki de bu kadar korkmasına neden olan kötü anılarına bir yenisini eklediğimizin de resmi oluyor…

Sanırım, ben de gece sokakta yürürken karşımda ‘ağır silahlı, kamuflajlı’ birilerini görsem, ‘güvende’ değil ‘korkmuş’ hissederdim.

Polisin sıradan bir ‘asayiş’ kontrolü için neden bu kadar ‘ürkütücü’ bir yol seçtiğini anlamak gerçekten güç…

Günün sonunda ortaya çıkan görüntülerin, ‘güvenli olmayan’ bir ülke resmettiği ise kesin.

 


ALINTI: Eğer ben de kamuflajlı silahlı birini karşımda görsem savaş çıktı diye ödüm kopar ve kaçardım. Bu nedir? Ne güvenliği? Güvenlik böyle mi sağlanır? (Ziliha ULUBOY)