İngiltere Ağır Dolandırıcılık Masası SFO (Serious Fraud Office), Poly Peck davası soruşturması kapsamında, Başbakan Ersin Tatar aleyhine 2015 yılında çıkardığı tutuklama emrini, ‘kamu yararı kalmadığı’ gerekçesiyle, bir anda geri çekti.
Başbakan Tatar, talebi üzerine SFO’dan gönderilen mektubu basınla paylaştı, uçağa binip Londra’ya gitti, Trafalgar Meydanı’nda çektiği fotoğrafı da güzelce sosyal medyada yayınladı ve mesele böylece, ‘temize’ havale edildi.
KKTC’nin Başbakanı ve de geleceğin Cumhurbaşkanı adayı artık, hakkındaki her türlü suçlamadan arınmış bir şekilde, özgürce İngiltere’ye girip çıkabilecek, Kıbrıs’ta bu konuyu sürekli kaşıyanlar da, artık ‘ağızlarını’ kapatacaktı.
Öyle de oldu.
Konu kapandı.
Peki bütün bunlar olup biterken, hiç kimse, ‘ne oldu da SFO bu kararını geri çekti’ diye merak etmedi mi?
Bu denli büyük çaplı bir dolandırıcılık davasının bir parçası olan bu soruşturmanın, ne oldu da bir anda kamu yararı ortadan kalktı?
***
İngiltere’de yargıçlar, yeterli araştırmayı yapmadan, sağlam dedillere sahip olmadan, kimse hakkında öyle kolay kolay tutuklama kararı vermez.
Siyasetin, bütün gücüyle yargıya bulaştığı, keyfiyetle mahkeme kararları çıkartılabilen, az gelişmiş bir üçüncü dünya ülkesi değil İngiltere.
Üstelik SFO’nun, yani Ağır Dolandırıcılık Masası’nın da, hazırladığı dosyalarda davaların yaklaşık %80’inin mahkumiyetle sonuçlanması gibi yüksek bir başarı ortalaması var.
O halde soruyu tekrar soralım.
Polly Peck’ten, 1987-1990 yılları arasında tam 29 milyon sterlin çaldığına hükmedilen Asil Nadir aleyhine 10 yıllık mahkumiyet kararı verilen bir dava kapsamında, SFO, %80 ihtimalle bir başka mahkumiyet kararıyla sonuçlanacak olan bu soruşturmayı, neden bir anda kapattı?
***
Yıl 2006…
İngiltere Ağır Dolandırıcılık Masası (SFO), uluslararası savunma, güvenlik ve havacılık sanayi devi İngiliz BAE şirketinin, savaş uçağı satışı konusunda Suudi Arabistan’la yaptığı milyarlarca sterlinlik anlaşmada, rüşvet alındığı iddialarıyla ilgili yürüttüğü geniş çaplı bir soruşturmayı, bir anda düşürdü.
BAE Systems ile Suudi Arabistan arasındaki söz konusu anlaşma, İngiltere’nin o güne değin yaptığı en yüksek bütçeli ihracat anlaşmasıydı.
BAE’nin, bu soruşturma sürdürüldüğü taktirde, Suudi Arabistan’ın savaş uçaklarını İngiltere yerine Fransız bir firmadan satın alacağı ve bunun ülkeye ciddi bir ekonomik kayıp yaratacağı yönünde yürüttüğü yoğun lobi faaliyetlerinin etkisiyle düşürülen soruşturma, o dönem İngiltere kamuoyunda çok büyük bir rahatsızlığa yol açtı.
Soruşturmanın düşürülmesinde, dönemin Blair hükümetinin de parmağının olduğunun ortaya çıkmasıyla iyice yükselen kamuoyu tepkisinin ardından, 2008 yılında mahkeme, soruşturmanın düşürülmesi konusunda SFO’yu yasa dışı davranmaktan suçlu buldu.
Aktivist grupların açtığı davanın yargıçları, Tony Blair hükümeti ve SFO’nun, Suudi Arabistan’ın ticari faaliyetleri ve terörle mücadelede istihbarat paylaşımını kesme tehditleri karşısında teslim olduğu tespitini yaptı.
Blair o günlerde konuyla ilgili savunmasında, Suudi’lerin kendisini şahsen, soruşturmaya müdahale etmemeleri durumunda, istihbarat işbirliğini kesmekle tehdit ettiklerini açıklamıştı.
Yukarıda aktardığım olaydan çıkan sonuç özetle, Tatar’la ilgili 2015 yılında çıkardığı tutuklama emrini geçtiğimiz günlerde bir anda kaldıran İngiltere Ağır Dolandırıcılık Masası’nın, zaman zaman siyasi baskı ya da telkinle hareket edebileceği, ‘kamu yararı’ ortadan kalkmadığı halde, soruşturmaları düşürebileceği.
Tam bu noktada, akıllarda soru işareti yaratabilecek, taze bir bilgi!
Türkiye ve İngiltere arasında 2017 yılında imzalanan savaş uçağı projesinin, hızlandırılacağı yönünde bir açıklama geldi, Türkiye Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’ndan, geçtiğimiz günlerde.
Dönemin Türkiye Başbakanı Binali Yıldırım’ın, iki ülke arasında savunma sanayi alanındaki işbirliğinin ileriye taşınması olarak takdim edilen söz konusu anlaşmaya dair sözleşmenin altında, Türk Havacılık ve Uzay Sanayi Anonim Şirketi TAI ile İngiliz Ağır Dolandırıcılık Masası’nın 2006 yılında düşürdüğü rüşvet soruşturmasının taraflarından biri olan BAE Systems Şirketi’nin imzası var.
11 Aralık’ta, hız verileceği açıklanan projenin ekonomik değeri, 100 milyon Sterlin.
Şimdi diyeceksiniz ki, bunun Tatar’la ne ilgisi var!
Var mı bilmiyoruz, ama yok mu, onu da bilmiyoruz...
Ancak bildiğimiz bir şey varsa, o da Tatar’ın şu anda Türkiye için ‘gerekli’ bir isim olduğu!