Kıbrıs Cumhuriyeti hükümetinin pasaportları iptal kararı sonrasında Ersin Tatar ve etrafından yapılan açıklamaların ardı arkası kesilmiyor.
Saymaya çalıştım, emin değilim ama bu satırların yazıldığı ana kadar bizzat Tatar en az 5 kez ‘pasaport’ konusunda demeç vermiş, tweet atmış, Facebook paylaşımı yapmış, TV kanallarında konuşmuş.
Yetmemiş, Cumhurbaşkanlığı’ndan da ‘pasaport’ konulu yazılı bir açıklama yaptırmış.
Tatar’ın yanı sıra Ersan Saner ve Oğuzhan Hasipoğlu dahil üst düzey UBP yetkilileri de Anastasiadis’in hamlesine karşı veryansın içerikli açıklamalar yaptılar.
Bu kadar bol konuşma, yazılı açıklama, BRT’de özel yayın ayarlama, Tatar ve ekibinin ruh halini yansıtıyor.
Tam bir panik halindeler!..
* * *
Tatar’ın izlediği yanlış siyaset Kıbrıslı Türklerin bastığı zemini yok etmek üzeredir.
Ayrılıkçı ve taksimci tavırlar yüzünden toplum uluslararası hukuk bakımından irtifa kaybettiği gibi, bireysel haklar da birer ikişer kaybediliyor.
Kıbrıs Rum medyasına yansıyan haberlere göre pasaport iptal kararı ELAM başta olmak üzere DİKO, EDEK gibi çözüm karşıtlarının desteğiyle alındı.
Muhalefetteki AKEL’in karşıt tavrına rağmen Anasatasidis’in giderek fanatik çevrelerin kontrolüne giriyor olması pasaportlar sonrası başka adımların da atılabilme ihtimalini güçlendiriyor.
Her ne kadar çözüm karşıtı güçler bu durum karşısında iki tarafta da ellerini ovuşturuyor olsa da, Tatar işlerin sarpa sarmasının birinci sorumlusu olduğundan kamuoyu önünde zorlanıyor.
Paniklerinin nedeni işte burada yatıyor.
* * *
Trodos’taki kabine toplantısından sonra Tatar’ın yaptığı her bir açıklama, söylediği her bir söz, kamuoyunu ikna etme konusundaki başarısızlığının tezahürü ve de sonucudur.
İlk başta kararı ‘siyasi bir meseleyi bireyselliğe çekme’ diye yorumlayan Ersin Tatar’ın bir sonraki açıklamasında ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’ndeki haklar’dan söz eder noktaya evrilmesi dikkat çekicidir.
Önceleri ‘ben zaten bu pasaportu kullanmıyordum’ açıklaması yapan Tatar, nedense sonradan Kıbrıs pasaportlarını ‘hak’ olarak gördüğünü ifade etme ihtiyacı hissetti.
Yine kamuoyu tatmin olmadı. Döndü bu sefer de ‘insanlarımız pasaportları sadece seyahat için kullanıyorlar’ diye garip, tuhaf ve de komik, bir cümle kurdu.
Ne demek ‘sadece seyahat için’?
Pasaportlar başka ne amaçla kullanılabilir ki zaten?
Baktı, gene tepkiler dinmiyor. Bu sefer ‘hukuk yolu’ndan dem vurdu Tatar… ‘Bazı iş insanları yasal yollara başvuracaklar’ dedi.
Hangi iş insanları? Ve hangi hakla?
Böyle bir dava açabilmek için, karardan etkilenmek gerekir.
Kararın etkilediği siyasilerin yanı sıra Maraş komitesinde yer alan bazı isimler var. Onlar mı dava açacaklar?
Olabilir…
Peki ama kimi dava edecekler?
Anastasiadis’i mi? Kıbrıs Cumhuriyeti hükümetini mi?
Hangi mahkemede dava açacaklar?
Kuzey’de mi, yoksa Güney’de mi?
Böyle bir davayı açma kararı KKTC hükümeti ya da Cumhurbaşkanlığı tarafından alınırsa, bu ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’nin varlığını tanımak’ anlamına gelmeyecek mi?
E hani Kıbrıs Cumhuriyeti 1963’te yıkılmış, yok olmuş, ‘Rum Devleti’ne dönüşmüştü?
Tatar ve koro arkadaşlarının yaman çelişkilerinin sonu gelmiyor.
Panik halinde başka neler neler söyleyecek bakalım!..