Anastasiadis’in 5 Ocak açıklaması
Geçen yılın Ekim ayı başında Barbaros gemisinin sismik araştırma yapmak üzere Türkiye’nin yayınladığı Navtex’i bahane eden Rum tarafı görüşmelerden çekilmişti.
Navtex’in süresi 30 Aralık’ta doldu. Yeni Navtex 1 hafta gecikmeli yayınlandı. Yani Türkiye yeni Navtex yayınlamadan Rum tarafının sondaj çalışmalarıyla ilgili niyetleri görmek istedi. Açıkçası bu konuda Rum tarafından esneklik bekledi.
Bu konudaki aracılığı da BM Genel Sekreteri’nin özel danışmanı Espen Barth Eide yaptı.
Ancak Anastasiadis sorumluluğu almadan önce siyasal partileri toplamaya çalıştı. 3 Ocak Cuma günü Trodos’ta yapılacak toplantı kötü hava koşulları nedeniyle ertelendi. Dolayısıyla açıklama da ertelendi. Türk tarafı bunun bir oyalama taktiği olduğunu bilerek Eide’ye biraz daha zaman verdi.
5 Ocak’ta ise beklenen açıklama geldi. Ancak beklendiği gibi esnek bir açıklama yerine Anastasiadis’ten çok daha sert bir açıklama geldi.
5 maddelik açıklamasında Anastasiadis özetle:
“*Kıbrıs Cumhuriyeti’nin egemenlik hakları ihlal edildiği sürece Kıbrıs sorununun çözümü ile ilgili diyaloğa katılmam mümkün değildir.
*Kıbrıslı Türklerin haklarının korunması bahanesiyle, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin egemenlik haklarına karşı çıkan faaliyetler uluslararası hukuka aykırıdır ve geçerli değildir.
*Kıbrıslı Türk hemşerilerimizin ülkenin doğal zenginliğinin yönetimi ve kullanılması ile ilgili konulara katılımlarının, Kıbrıs sorununun bugüne kadar anlaşmaya varılanlar temelinde çözümünü öngördüğü aşikardır.
*Anlaşmaya varılamayan tüm belirsiz konuların, toprak düzenlemeleri ile ilgili haritalar sunulduğu zaman ve diyalog çözüm sürecinin sonuna geldiği zaman, müzakerelerin son aşamasında görüşülebileceği anlaşılır bir durumdur” dedi.
Bu açıklamanın kamuoyuna yapılmasının ardından yeni Navtex yayınlandı.
Bu gelişmelerin ardından Rum tarafı karıştı. Rum sözcü Eide’yi Türk tarafının kandırdığını, Eide’nin de kendilerini kandırdığını iddia ederken, siyasi partiler de Anastasiadis’i taviz vermekle suçladı.
Önceki gün adamıza gelen Eide ise yaptığı açıklamada “Türkiye’nin NAVTEX’i yenileme konusunda kendisini aldattığı ve dolaylı olarak onun da Rum tarafını kandırdığı yönündeki iddiaların doğru olmadığını” söyledi.
Rum siyasi partileri Anastasiadis’in taviz verdiği yönündeki açıklamalarını “bütün anlaşılamayan konuların toprak düzenlemeleri ile ilgili haritalarla beraber müzakerelerin son aşamasına bırakılması” tezine dayandırıyorlar.
Bildiğim kadarıyla bu konu Talat-Hristofyas görüşmelerinde üzerinde mutabık kalınan konular arasındadır. Elbette anlaşılamayan konular bir kenara yazılacak ve son aşamada, yani “al-ver aşamasında” karşılıklı al-verlerle çözülecek.
Bu al-ver Eroğlu’nun diline doladığı ama hiçbir adım atmadığı al-ver değil elbette. Bu gerçek bir al-ver aşamasıdır ve çözümden önceki son aşamadır. Burada en başta gereken iyi niyet ve toplumların karşılıklı birbirlerine yardımcı olmalarıdır.
Son olarak dün açıklanan BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon’un dün resmen yayınladığı Kıbrıs’taki BM Barış Gücü’nün (UNFICYP) görev süresiyle ilgili raporunda, Kıbrıslı Türklerin izolasyonundan söz etmesi ve Güney Kıbrıs için Kıbrıs Rum yönetimi ifadesi kullanılması Rum tarafının sert tepkisine neden olduğu bilgisi geldi.
Anlaşılan Rum tarafı sorunu görüşme masasında çözmek yerine, BM, AB ve 3.üncü ülkelerden bulacağı desteklerle çözmek niyetindedir. Bunun olmayacağını bu kurumların temsilcileri kendilerine söylediğinde de hemen yaygarayı basıyorlar.
Maalesef bu yaklaşım sorunu çözmez. Çözmediği bir yana bu adanın insanlarına da hiçbirşey kazandırmaz.