TC, KC, KKTC!

Cenk Mutluyakalı

“Türkiye’nin Kıbrıs Cumhuriyeti’ni tanıması gibi bir şey söz konusu değil.”
Değil!
Çünkü tanıyor zaten…

***

“Diplomatik” tanıma olmayabilir.
Önemli olan hayatın pratiğinde neler yaşandığıdır.

***

Türkiye, Kıbrıs Cumhuriyeti’ni “tanımadığı” gibi KKTC’yi de tanımasaydı...
Ya da KKTC’yi “tanıdığı” gibi Kıbrıs Cumhuriyeti’ni "tanısaydı" eğer…

Neler olurdu neler…

Bir özet hazırladım, buyurunuz!

***

Anastasiadis’in seçilmesi için Ankara’dan bir ekip Lefkoşa’ya gelirdi (!)
Türkiye, KKTC gibi Kıbrıs Cumhuriyeti’ni de “tanısaydı” eğer…

***

Trabzonspor, Gazimağusa Dr. Fazıl Stadyumu’nda şampiyon takımımız Mağusa Türk Gücü’yle maç yapardı.
Türkiye, Kıbrıs Cumhuriyeti gibi KKTC’yi de “tanımasaydı” eğer…

***

DİSİ Kurultayı, Ankara’dan gelen talimatla iptal edilir, başkan adayları da “geri çekildiklerini” açıklardı.
Türkiye, KKTC gibi Kıbrıs Cumhuriyeti’ni de “tanısaydı” eğer…

***

MCS Cruises'e ait kruvaziyer gemisi, Kuşadası Limanı’ndan ayrılarak, 846 turistle birlikte Girne Limanı’na demirlerdi.
Türkiye, Kıbrıs Cumhuriyeti gibi KKTC’yi de “tanımasaydı” eğer…

***

AKP ve MHP’den gelen “rica” sonrasında Kıbrıslı Rum Dışişleri Bakanı Nikos Hristodilidis görevden alınarak, yerine, Hristos Burguridis atanırdı.
Türkiye, KKTC gibi Kıbrıs Cumhuriyeti’ni de “tanısaydı” eğer…

***

Türkiye A Milli Erkek Hentbol Takımı, İstanbul Haldun Alagaş Spor Salonu'nda 'KKTC A Milli Erkek Hentbol Takımı' ile karşı karşıya gelirdi.
Türkiye, Kıbrıs Cumhuriyeti gibi KKTC’yi de “tanımasaydı” eğer…

***

Adanın güneyinde “nüfus” yarı yarıya değişirdi, Anastasiadis’i vali yardımcısı karşılar, Oktay için tüm Kıbrıs Cumhuriyet bakanları Larnaka Havaalanı’na koşardı, Erdoğan’ın projesiyle Makarios’un sarayı yerine Külliye inşa edilirdi. (!)

***

Neler olurdu neler!
“Vazgeçtik” derlerdi o zaman…
“Sen yine eskisi gibi bizi tanıma…”