Türkiye ile KKTC arasında işbirlikleri devam ediyor… Bu giriş Türkiye havuz medyasındaki giriş gibi oldu ama çok da yanlış değil!;
***
Bugünlerde Türkiye’de kendi evlerinde tanımadıkları insanların yaşadıklarını öğreniyor insanlar…
Genellikle Suriye, Afganistan gibi ülkelerden Türkiye’ye sığınan kişilerin olası seçimde oy kullanmalarını sağlamaya yönelik bir ‘kütük çalışması’…
Hatırlayacaksınız; Biz de Eroğlu’nun Müsteşarı’nın evinde 12 mi 14 mü yabancı kişinin olduğu öğrenmiştik bir seçim öncesi… Tabii sadece onunla kalmamış, başka başka yerlerde de bu gibi yabancıların isimlerine rastlanmıştı. Bu insanlar Türkiyeli idi ama kalıcı bir adresleri yoktu. Örneğin Müsteşarın evi kalıcı adres olarak seçilebilirdi…
Genellikle Türkiye’deki uygulamalar sonradan gelir ülkemize ama galiba bu ‘evdeki yabancı’ uygulaması önce bizde pilot bölge olarak uygulanmış, şimdi de Türkiye’de uygulanmaya çalışılıyor…
Veya o zaman oralarda da vardı bu uygulama ama sayı fazla olmadığı için günyüzüne çıkmamış olabilir ama şimdilerde sığınmacıların sayılarının fazla olması ve bu kişilerin evdeki yabancılara fazla yansıması bu farkındalığı uyandırmış olabilir.
***
Evdeki yabancıların farkındalığının dışında sözkonusu kesimin Türkiye’de yarattığı rahatsızlık da günden güne büyüyor. Neredeyse her gün sınırlardan gülerek oynayarak Türkiye’ye geçen genç erkeklerin görüntüleri sosyal medyaya yansırken büyük şehirlerde oluşan ayrı bölgeler, yerli halk ile göçmenler arasındaki çatışmalar, yine ucuz iş gücü olarak emek piyasasına yansıyan gelişmeler, sosyal yaşama yansıyan görüntüler rahatsızlığı artırıyor…
Bu rahatsızlığın ırkçılık boyutuna ulaşması oldukça mümkün… Avrupa’da yükselen ırkçılık Türkiye kadar olmasa da ne yazık ki orada da sığınmaya, yaşamaya çalışan yabancıların ani artışından kaynaklanıyor.
Biz de burada yaşamadık mı?
Yaşadık ve yaşamaya da devam ediyoruz…
1974 sonrası iş gücü altında Türkiye’den buraya yerleştirilen insanların asimilesi elbette ki zaman aldı. O zamanlar buralara gelen insanlardan kaynaklanan rahatsızlık zaman içinde erimeye başlarken kim olduğu, ne iş yaptığı belli olmayan insanların Adamıza doluşması 74 sonrası buraya gelenlerle birlikte ortak derdimiz olmaya başladı.
Adi suçlar, ağır suçlar, casinolar, kara para aklama işleri, uyuşturucu gibi şeyler büyük huzursuzluk yaratırken bu gibi işlerin getirisi buralarda ve geldiği yerlerde bazı kesimlerin ceplerini dolduruyor. Bu gibi işler tanınmamışlıktan dolayı rahatlıkla olabiliyorken KKTC’nin tanınmasını istemenin de samimi olduğunu düşünmüyorum.
***
Şimdilerde de bir Metin Feyzioğlu ataması var… Bundan sonra TC Lefkoşa Büyükelçisi Metin Feyzioğlu olacak. Bir diplomatik geçmişi yok ama şöyle bir geçmişi var; Feyzioğlu, Türkiye Barolar Birliği Başkanı idi. Yargı’nın yeni sezon açışında Erdoğan’ı kızdıracak, Erdoğan’ın kızarak toplantıyı terketmesine neden olacak bir konuşma yapmıştı, ardından ne olduysa Feyzioğlu’nun iktidar saflarında olduğunu gördük. Hatta Kapalı Maraş’ta buradaki Cumhurbaşkanı Akıncı’nın ve muhalefetin davet edilmediği, Fuat Oktay ve buradaki iktidarın katılımıyla Maraşla ilgili bir toplantı ile çıktı karşımıza Feyzioğlu… Arada neler oldu bilemem ama Feyzioğlu şimdi de Lefkoşa’ya Büyükelçi atandı. Böyle bir kişiliğin olması gerektiği gibi diplomatik prosedürde bir elçi olmayacağı belli oluyor.
Bu geçmişteki birinin KKTC ile nasıl bir işbirliği! yaratacağını da merakla bekliyoruz.