Bu rakamlar iyi okunmalı, KKTC’nin TC kökenli seçmenlerinin tamamını da Ankara hükümetinin emir eri gibi görmemeli, iki defa düşünmeli, özeleştiri yapmalı ve seçimlerde hem partiler hem de seçmenler olarak katılımcı olmalı… Rakamlar böyle diyor…
Türkiye’de 14 Mayıs’ta yapılan seçimler öncesinde yurtdışı seçmenler de oylarını kullandı. KKTC seçim çevresi TC’li seçmen katılım oranı %59.1; oyların dağılımı da şöyle oldu:
Cumhurbaşkanlığı seçiminde Kılıçdaroğlu % 53.5, Erdoğan % 39.41, Oğan % 3.66, İnce: % 3.43
Milletvekilliği seçiminde ise CHP % 35.27, AKP % 30.04, MHP: %7.33, İYİ: % 6.99, YSP %6.80.
Her iki seçimin sonuçlarına göre, Ankara hükümetinin KKTC’deki oyu % 40’dan az… Ve bu seçimlerin kampanya süresince Ankara hükümetinin AKP’si ve müttefiki MHP’si çok yoğun çalıştı; milletvekilleri ve belediye başkanları buralarda ziyaret edilmedik köy-kasaba-şehir-cami-dernek bırakmadı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay da KKTC hükümeti ile Mali-Ekonomik Protokol imzalayacak diye geldi, halen kimsenin görmediği o protokol için bir saat ancak harcadı; geriye kalan sürelerde de seçim kampanyası yaptı. Maraş’ı açtılar ve ismi saklı bir KKTC işadamının Maraş’ta üç oteli Rum mal sahiplerinden satın aldığı senaryosu ile milliyetçi-şoven ortam yaratmaya çalıştılar; Mağusa bölgesinde sosyal konut yapacaklar, çeşitli bölgelerde okul ve cami yapacaklar gibi daha birçok vaatlerle kampanya sürdürdüler. Onlar gitti, TC Büyükelçisi yanına KKTC Meclis Başkanını da alarak kampanya turlarına devam etti… Sonuç?! % 40’ı bile bulamadılar, birinci parti de olamadılar…
Benzer çalışmalar 25 Aralık 2022 KKTC yerel seçimlerinin kampanyaları döneminde de yapılmıştı; Ankara hükümetinin unsurları buralarda ve özellikle Mağusa, Girne ve Lefkoşa’da UBP adaylarına destek çalışmaları yaparken, kendilerinin yaklaşan seçimleri için de çaba sarfetmişlerdi… Üç belediyede de kaybettiler, hem de önemli fark oranları ile… Demek ki ne imiş?! KKTC’deki TC‘li seçmenin Ankara hükümetinin siyasi partilerine desteği % 40 bile değil ve birinci sırada da hiç değil…
Şimdi, KKTC’nin seçimlerinde yaygın olan bir görüşe bakalım: “Ankara hükümeti Kuzey Kıbrıs’taki seçimlere müdahale ederek TC kökenli seçmenleri UBP’ye oy vermeye yönlendiriyor, onlara seçimleri kazandırıyor ve böylece biz Kıbrıslı Türklerin siyasi iradesini değiştiriyor. Ankara hükümetinin desteklediği parti seçimleri kazanacağına göre, seçimlere katılmak ve hatta oy kullanmak boşuna… Boykot!”. Halbuki, kelin yağı olsa kendi başına sürer derler… KKTC’de %40’ı bile bulmayan seçmen desteğine sahip olan Ankara hükümetinin KKTC seçimlerinde istediği sonucu alabileceği bir gücü olmadığı, TC’nin muhalefet partilerinin de KKTC seçimlerinde gelip UBP’ye destek verdiği gibi bir durum da yaşanmadığına göre KKTC seçim sonuçlarının belirleyicisi Ankara hükümeti değil de önyargısı nedeniyle seçimlere katılmayan ve boykot eden Kıbrıslı Türk seçmenler ve onların örgütleri veya onları örgütleyenlerdir.
18 Ekim 2020’de yapılan KKTC Cumhur başkanlığı seçimlerinin ikinci turuna katılım oranı % 67.3 olmuştu ve Tatar seçimi %51.7 ile kazanmıştı… Bu seçime Ankara hükümeti Tatar’ı sahiplenerek bütün heybeti ile girmiş, birinci turdan seçtirememiş, ikinci tura seçmen taşımıştı; sonunda da zar-zor, çok az bir farkla Tatar’ı seçtirebilmişti… Oy kullanmaya gitmeyen seçmen de % 32.7; boykot edenler bu orandaki paylarının büyük olduğunu iddia ediyorlardı… İddiaları doğru ise, Tatar onlar seçime gitmedi diye kazanabildi, yoksa Ankara hükümetinin Tatar’a kazandıracak TC kökenli seçmen desteği yeterli değildi…
Benzer durum 23 Ocak 2022’de yapılan KKTC son milletvekilliği seçimlerinde de görülüyor. Seçime katılım oranı %57, birinci gelen parti de % 39.5 oy oranı ile Ankara hükümeti destekli UBP; CTP %32’de kaldı, TDP de % 4.4 ile baraj altı kaldı… Ve bu seçimlerde de Ankara hükümeti UBP’nin kazanması için kesenin ağzını açtı, ekiplerini seçim bölgelerine gönderip TC kökenli seçmenler üzerinde UBP lehine etki yapmaya çalıştı… Sonuç onların övünebileceği gibi değil; sonuç, seçimlerde iradesine müdahale edildiğini iddia edenleri doğrular gibi hiç değil. Evet iradeye müdahale oluyor ama eğer bu müdahaleden yakınanlar seçimlere katılıp kitlelerini sandıklara taşırsa, kaybedecek olan Ankara hükümeti ve onun desteklediği UBP olacak…
Demem o ki, Türkiye’nin 14 Mayıs seçimleri için KKTC seçim çevresinde kullanılan TC’li oyların adaylara ve partilere dağılım rakamları, Ankara hükümetinin KKTC’nin seçimlerine müdahale etmesinin sonuçlarını onlar lehine değiştirebilme olasılığı zayıf, eğer ki Kıbrıslı Türk seçmenlerin sandığa katılımı %80’leri bulur ve aşarsa, eğer ki önyargı ile seçime katılma ve oy kullanma boykot edilmezse, eğer ki TC kökenli KKTC seçmenine ön yargı ile bakılıp da onlardan uzak durulmazsa…
Bu rakamlar iyi okunmalı, KKTC’nin TC kökenli seçmenlerinin tamamını da Ankara hükümetinin emir eri gibi görmemeli, iki defa düşünmeli, özeleştiri yapmalı ve seçimlerde hem partiler hem de seçmenler olarak katılımcı olmalı… Rakamlar böyle diyor…