KKTC bağımsız bir devlettir. Bu doğru. Bağımsız devletler kendi kendilerini yönetirler. Bu da doğru.
Ama KKTC’de bir TC Yardım Heyeti gerçeği vardır. KKTC hükümetlerinin iktidar ortağı olan TC Yardım Heyeti giderek gerçek iktidar olmaya doğru gidiyor.
KKTC Türkiye dışında hiçbir ülke tarafından tanınmıyor. Türkiye dışında hiçbir ülkeye doğrudan uçamıyor, direk ticaret yapamıyor. Türkiye dışında hiçbir uluslararası finans kuruluşundan kredi alamıyor.
Bu nedenle hem kredi, hem de mali katkı olarak, hem de başka ülkelerle ticari ilişki kurma, ulaşım ve haberleşmede tek dayanağı Türkiye’dir.
Bu gerçek varken Türkiye’nin yaptığı yardımları kontrol edecek ve yönlendirecek bir mekanizma kurması doğaldır. Doğal olmayan kurduğu bu mekanizmanın giderek KKTC hükümetlerinin yerini alıyor olmasıdır.
KKTC yurttaşları herhangi bir işleri olduğu zaman ilgili bakanlığa değil de TC Yardım Heyeti’nin ilgili müşavirine başvuruyorsa orda durmak gerekir. Böyle bağımsız devlet olmaz.
Bu yapı değişmelidir. KKTC’de halkın seçtiği ve göreve getirdiği Parlamento’dan çıkan hükümetler bu ülkeyi yönetmelidir. Belediye Başkanları hazırladıkları altyapı projelerine katkı almak için TC yardım heyetine değil, bağlı oldukları İçişleri Bakanlığına başvurmalıdır.
Turizmci turizm teşvikleri için TC yardım heyetine değil, KKTC Turizm Bakanlığı’na başvurmalıdır. Teşviklerden yararlanmak isteyen sanayiciler KKTC Sanayi ile ilgili bakanlığa, esnaf ve zannatkarlar bağlı oldukları kuruma başvurmalıdırlar.
Bu liste uzatılabilir. O nedenle bu yapı sürdürülebilir değil. Olmadığı artık her şeyiyle kendini belli ediyor.
Son günlerde çok önemli bir gelişme yaşandı. Geçen yılın Temmuz ayında uzun zamandır herkesin beklentisi olan “geniş tabanlı hükümet” yani CTP-UBP koalisyon hükümeti büyük umutlarla kuruldu. 50 kişilik Meclis’te 39 milletvekili ile Anayasa’yı değiştirebilecek çoğunluğa ulaştı. İstediği reformu yapabilirdi.
Olmadı. Yürümedi. Yürütmediler.
Önce su krizi, arkasından ekonomik protokol krizi derken Türkiye’den para akışı durduruldu. Böylece 2016 yılı içinde ilk 3 ay hiç katkı almadan yerel gelirlerle ödenebilen kamu maaşlarında 4.üncü ay gecikme yaşandı.
Hükümetin UBP kanadı bunu vesile ederek hükümetten çekildi. Tabii herkes de biliyor el altından DP ile zaten görüşüyordu. Anlaşma sağlandı ve bağımsızların da desteği ile UBP-DP koalisyonu kuruldu.
Bu hükümet henüz güvenoyu almadı. Hükümet programı Meclis’te bugün okunacak. Güven oylaması ise muhtemelen Çarşamba günü yapılabilecek.
Güvenoyu almayan bir hükümet ekonomik protokolü sonuçlandıramaz. Ama TC tarafı için iki sağ partinin hükümet kurması Türkiye’den KKTC’ye para akışı için herhalde yeterli bir sebeptir. Çünkü çiçeği burnunda Başbakan Hüseyin Özgürgün dün yaptığı açıklamada ay sonuna kadar maaş dahil bütün yükümlülüklerini yerine getireceklerini açıkladı.
Özgürgün yerel gelirlere ek olarak yaklaşık 70 milyon TL’ye ihtiyaç duyulan ay sonuna kadarki ödemeler için bu 70 milyon TL’nin nereden bulunduğunu açıklamadı. Ama herkes nereden bulunduğunu biliyor.
Evet KKTC bağımsız bir ülkedir. Öylesine bağımsız bir ülkedir ki TC’nin gerek oradaki, gerekse de buradaki yöneticileriyle uyum içinde olmayan hükümetler ne kadar geniş tabanlı olursa olsun tutunamazlar.
Geçen ay direksiyonda CTP’li hükümet ve CTP’li maliye bakanı vardı kamu maaşları geç ödendi. Bu ay direksiyona UBP-DP yamalı bohçası geçti maaşlar da diğer tüm mükellefiyetler da gününde ödenecek.
Yoruma gerek var mı?
Öyleyse gerçek da olsa TC Yardım Heyeti’nin adının değişmesi çok da önemli değil. Asıl önemli olan yapının değişmesidir. Bu olmadan kimse bana özgür ve bağımsız bir ülkede yaşadığımız söylemesin.