TL’nin değer kaybetmesi KKTC’de büyük ekonomik sorunlar yarattı; pazara sunulan mal ve hizmetlerin fiyatları büyük oranlarda arttı, halkın satın alma gücü eridikçe eridi. Ne üreten, ne mal ve hizmet sunan, ne de tüketen önünü göremez hale gelince, hükümetin ekonomi yönetiminde başarısızlığını ve yetersizliğini de gördükçe herkes başının çaresine bakmaya yoğunlaştı. Pazar faaliyetleri turist ve Kıbrıslı Rum müşteriler ile sürdürülebiliyor.
Hükümet, yurttaşların fiyatlar karşısında ezilmesini önlemeyi Türkiye hükümetinin aldığı KKTC’ye ihracatın TL ile düzenlenmiş faturalarla yapılması kararına bağladı. İddia ederim ve derim ki, bu karar ipe un sermektir, pazarda yeni fiyat kargaşası yaratacaktır. Nedenlerine Türkiyeli ihracatçı ve KKTC’li ithalatçı açılarından bakalım…
Türkiye sanayisi teknolojide, enerjide, hammadde ve malzemede, değişik oranlarda olsa dahi, dışa bağımlıdır; dolayısıyla sınai ürünlerin maliyetlerinde döviz girdiler var. Tarımsal üretimde de enerji kullanımı var, ürün maliyetlerinde dövize bağlı enerji maliyeti girdisi oluşuyor. Ayrıca, Türkiye’de tarım emek yoğun bir üretim faaliyetidir ve emeğin bedeli de kısa vadelerde artarak değişmektedir. Türkiye’den KKTC’ye ihracat sevkiyatı deniz ve hava yolları ile yapılmaktadır; uçakların ve vapurların akaryakıt gideri de doğal olarak ithal ürünlerin maliyetine yansıyor. TIR taşımacılığı ile yapılan ihracat da aynı dertten mustarip… Kısacası, TC’den KKTC’ye ihraç edilen tüm malların maliyetinde azımsanamayacak oranda dövizli girdiler vardır. KKTC’ye TL bazında ihraç zorunluğu getirildiğinde, ihracatçı maliyet girdilerindeki döviz için kendince spekülatif bir kur hesaplayacak, kullanacak ve bu da, zarar etmemeyi garantilemek için mutlaka yüksek bir kur olacaktır. Dolayısıyla KKTC’ye ihraç ürünlerin fiyatlarında artış kaçınılmazdır. Hele ki mal bedeli ödemesi vadeli ise, kim tutabilir ihracatçının fiyatlarını?!
KKTC’li ithalatçı TL bazında fatura ile ithalat yapacağına sevinebilecek mi?! Şimdi ithal ettiği malın TL’li maliyeti belli diyelim, ya bu malları satacağı sürenin sonunda, yeniden ithal edeceğinde fiyat belli mi?! Kesinlikle hayır… O zaman, ithal ürünleri yerel pazarda satarken, yerine koyma maliyetini düşünerek, speküle ederek bir satış fiyatı belirleyecek… Tutturdu, ne ala; tutturamadı, yandı… Tutturamama nedenleri ne olabilir?! Örneğin, yüksek satış fiyatı belirlemişse, satışları gerileyecek, cirosu düşecek, ithal ettiğini pazarda tüketme süreci uzayacak, bu mallar için banka kredisi kullanmışsa, faiz yükü artacak. Sonuç, zarar… Diğer bir durum da, speküle ettiği artışlar, gerçekleşen maliyet girdilerinin gerisine düşmüşse, satışlarından zarar edecek, sattığının yerine koyamayacak.
Ayrıca, ithalatçının yerel pazar faaliyetlerinde döviz maliyet girdileri de azımsanacak gibi değil… Akaryakıt dövize bağlı, kiralar döviz, araç-gereç fiyatları dövizli, üniversite öğrencisi ve özel okullarda çocuğu varsa, okul harçları dövizli veya dövize endeksli. Hane halkının tüketim demografisindeki tüm ürünler nerdeyse dövize bağlı; Türkiye’den ithalat TL ile olacak ama yerel pazarda üretilen dana, kuzu ve tavuk etlerinin fiyatları sabit kalabilecek mi? Yok öyle bir KKTC… Devlet harçlarını ve cezaların karşılığını asgari ücrete endekslemiş, asgari ücret de dövizin yarattığı pahalılıkla bağlantılı… Tapu harçları için devlet taşınmaz mal fiyatını TL’den mi hesaplayacak artık?! Yerel sınai üretimler genellikle ara-mamulden mamule üretimdir; ara-mamuller de ithaldir ve döviz bazlıdır… Bunların ve daha birçok emtianın fiyatlarını TL ile sabitlemek olası değildir.
TC’den KKTC’ye ihracat TL fiyatlı faturalarla yapılabilecek denildiğinde olacak olan aşikardır. İhracatçı TC şirketi, ithalatçı KKTC şirketine diyecek ki “Siparişinizin döviz bedeli şu kardır, kural gereği ihracat faturasını size TL ile yazıyorum ama ödeme tarihindeki döviz kur farkını da açık hesaptan ödeyeceksiniz… Tamamsa, siparişiniz kabul, değilse ret”. İthalatçının eli mahkumsa, kabul edecektir. Hatta bazı ithalatçılar ihracatçıya diyebilir ki “TL faturayı normalden düşük yazabilir misiniz? Açıktan ödeyeceğim meblağla farkı kapatırız”. Yani naylon fatura ile ithalat… Yani KKTC’nin gümrük vergisi gelirlerinde azalma… Peki ya pazar fiyatları?! Ala-fıcırık, toz duman; keyfi ala…
Çözüm?! KKTC’de istikrarlı muhasebe birimine geçmek, Türkiye’den KKTC’ye ihracat ihracatçının istediği birimden olsun; KKTC’li ithalatçı mallarına istikrarlı para biriminden maliyet çıkarıp, fiyat belirleyebilsin… Çalışanların maaş ve ücretleri de istikrarlı para biriminden olduğu için satın alma güçleri gerilemeyecek… Hayat pahalılığı oranı, asgari ücret gibi konular da can yakıcı tartışmalar ve süreçler yaşanmadan belirlenebilecek. Pazara mal ve hizmet sunanlar ve onları tüketenler de önlerini görebilecek, ekonomi istikrarlı bir şekilde sürebilecek ve hatta büyüyerek sürebilecek çünkü yatırım iklimi de oluşacak.
TC’den KKTC’ye ihracatın para birimi TL oldu ya, resmi taraflar da Mida’yı yakalamış gibi sevindi ya, hade görelim bakalım KKTC pazarında bunun ne etkisi olacak?! Dedikleri gibi fiyatlara istikrar gelirse, başarıları ayakta alkışlanır. Ancak, mertseler, açıklarlar ki, bu uygulama sonucunda fiyatlara istikrar gelmezse istifa edip çekilecekler…