Tek harita, parçalı ülke!

Cenk Mutluyakalı

Bayraklar milliyetçi, ayrılıkçı, sınırlayıcı semboller olsa da “Kıbrıs” bayrağına sempati duyarım.
Üzerinde Kıbrıs haritası var ve herhangi bir etnik kimliğe gönderme yapmıyor.
Üstelik harita ortasından bölünmemiş.
Tam aksine zeytin dallarının göğsüne yaslanmış gibi…

Kıbrıs bayrağına sempatimin önemli sebeplerinden biri kuşkusuz tasarımcısı İsmet Vehit Güney’i tanıma, birlikte çalışma, sohbetlerine ortaklık etme, anılarını dinleme şansımdır.
Bugün yalnızca adanın güneyinde dalgalansa da bir Kıbrıslı Türkün çizgilerini taşır.

Yeryüzünde sanırım bir coğrafyanın haritasının yer aldığı ender bayraklardan biridir.
Ne yazık ki Kıbrıs’ın tümünü kucaklayamamıştır.
Haritası bayrakta tek parça kalmış, hayatta yırtılmıştır.

***

Paris Olimpiyatları’nın muhteşem açılışında Kıbrıs bayrağını görünce hem gülümsedim, hem de hüzünlendim doğrusu…

O bayrağın ardında hep birlikte olmalıydık.
Kıbrıslı Türkler, Kıbrıslı Rumlar o nehirden birlikte akmalıydık.

Çözümün yerini tutmasa da Kıbrıs Cumhuriyeti makamları olimpiyat kafilesine Kıbrıslı Türk sporcuları da davet edebilirdi.
15 kişi yarışacak zaten Kıbrıs adına!
Ne olurdu yani içlerinde 3-5 de Kıbrıslı Türk sporcu olsa?
Olimpiyat ruhu o zaman anlam kazanırdı.

Sen Nehri’nden 204 ülkenin sporcuları geçti
Mülteci Olimpiyat Takımı’nın yer aldığı geçitte “özgürlük, kardeşlik ve eşitlik” düşü selamlandı.

Emin Çizenel hocam ne güzel anlattı, görkemli açılışı…
İnsanlık için bu gezegene halen umut veren, muhteşem bir olimpiyat açılış seremonisi yaşandı. Biz birlikte çok güzeliz ve yaratıcı tarafımız sanatla buluşuyor. İnsanca hissedeceğimiz bir birlikteliğin ortamını sunuyoruz. Paris bunu bağırdı.”

Umarım bir gün Kıbrıs takımı da “biz birlikte güzeliz” tablosunu yaratılabilir.

***

Kıbrıslı Türk sporcu Buse Savaşkan’la elbette gurur duyduk.
Türkiye takımında yarışacak ve kalbimiz özellikle onunla atacak.

Olimpiyatlar öncesi TC Spor Bakanı, "Oyunlarda ülkemizi 54 kadın ve 48 erkek sporcumuz, 18 spor dalında temsil edecek" demişti.
Türkiye’yi temsil ediyor Buse de…
Bizimkisi bireysel bir sevinç…
Kendi kabuğumuzu kırabilmenin hasreti bizimki…
Kıbrıslı Türklerin toplumsal yalnızlığı tam da bu...
Bir yere “yamalanmak” dışında dünyaya ulaşma şansımız yok bugünkü koşullarda…

***

İsmet Vehit Güney’e sormuştum, “Kendi bayrağın olarak görüyor musun?”
Kendi çizdiği bayrak için…
“Yok” demişti.
“İçinde yoksam, beni temsil etmiyorsa, kendi bayrağım olarak görmem…”

Kıbrıslı Rum liderlerden Kleridis, “en şanslı bayrak” demişti oysa...
Elbette ironiyle…
“Uğrunda ölmek isteyen kimse yok.”

Olmasın da!
Ölmek için olmasın hiçbir bayrak…

“Özgürlük, kardeşlik ve eşitlik” için olsun.


Doğurganlık ve elektrikli araba

Kıbrıslılar son dönemde tek çocukla yetiniyorlar.
İstatistikler ne diyor, bilmiyorum, en azından kendi çevrem çoğunlukla böyle…
Bir ya da iki çocuk, en fazla…
Bunun sebeplerini toplumbilimciler belki çok daha iyi izah ederler.
Çok daha zor koşullarda dört, beş çocukluydu aileler geçmişte.
İmkanlar, gelirler, varlıklar sınırlıydı.
Ülkemizde bugünde çok çocuklu ailelerin alt gelir düzeyinde olması gözden kaçmıyor.

***

Bir dönem bu sayfalarda harika yazılarını okuduğumuz, gazeteci dostumuz Marilena Evangelou, şimdilerde Sosyal Refah Bakanlığı Müsteşarlığı görevini yürütüyor.
Adanın güneyinde sosyal Refah için ayrıca bir bakanlık olması anlamlı…

Marilena’nın önceki gün bir açıklaması dikkatimi çekti.
“Düşük doğum oranları ve nüfusun yaşlanması sorunlarına çözüm bulmak amacıyla, hükümet yeni teşvik programları ve kapsamlı bir aile taslağı hazırlıyor.”

En dikkat çekici başlık şu…
Büyük ailelere – sanırım dört ve daha fazla çocuğu olan - yeni elektrikli araç satın almaları için verilen  9.000 Euro yardım 20.000 Euro’ya yükseltiliyor.
Hem elektrik araçlar teşvik ediliyor böylece…
Hem de doğum!

Her çocuk için eğitim ve gıda yardımı da var.
2 milyon Euro ayrılmış bunun için!
Çalışan annelerin yeni doğan bebekleriyle daha fazla zaman geçirebilmeleri için doğum izni bir ay uzatılmış örneğin…

Çocuk bakım hizmetleri için 30 yeni bebek istasyonu oluşturulmuş.
Toplam maliyeti yaklaşık 3 milyon Euro olan 61 bebek istasyonu ve 65 çocuk merkezi kurulmuş.

***

Doğurganlığı artırmak için böylesi projeler var güneyde.
Elbette kuzeye yetişme şansları yok!
Buralarda nüfusun artması için doğuma gerek yok çünkü!

9 ay beklemektense her ay onlarcası taşınıyor, yurttaşlık veriliyor kuzeyde…
Varsın “elektrikli arabaları” olmasın henüz (!)


Siyaset notları

> OLUMLU BAKALIM. UBP en azından köy örgüt başkanlarını seçebiliyor, şimdilik!

> “4 yıldır pek çok şey başardım” dedi Tatar, en önemlisi başarısı şu oldu: Başardıklarını kimse görmedi.

> Üstel; “UBP’de demokrasi çalışıyor” demiş. Harf hatasıdır. ÇALINIYOR diyecekti. Bir küçük “ş” araya kaçtı!

> Arıklı, “Hükümet” olarak anılan oluşumda Üstel dışında biriyle çalışmanın zor olduğunu söylemiş. BOZACININ ŞAHİDİ ŞIRACI.

> Atasözünün anlamına baktım: Yalancı kişilere yine kendileri gibi yalancı ve yanlış işler yapan kişilerin ancak şahitlik edeceğini gösterir.

> Son iki BÜYÜKELÇİ zamansız gitti. “Beyaz Ev”de demokrasimizi katletmişti biri… Öteki Villa Fırtına’da “kurultay” dizayn etti. O da gitti, bu da gitti ama onca rezillik memlekete kaldı. Giderken pisliklerini de alsalar keşke…

> Sucuoğlu, ismine “Kurultay” dedikleri yeni gösteride Üstel’e destek vereceğini ifade etmiş. Belki doğruyu söylemiştir, ilk kez!