Meclis ara seçim kararını aldı. 25 Haziran 2023’te yeniden sandık başına gideceğiz. Bu kez HP’nin sine-i millet kararıyla milletvekilliğinden istifa eden Lefkoşa milletvekili Kudret Özersay’ın yerine yeni bir milletvekili seçmek için sandıklar kurulacak.
23 Ocak 2023’te yapılan son milletvekilliği genel seçiminin ardından henüz 1.5 yıl bile geçmedi. Ama 5 yıl için seçilen bu meclis daha şimdiden eskidi.
O nedenle bir tek milletvekilliği için bütün ülkeyi seçime götürmek yerine, Anayasa’ya uygun olarak 1 yıl içinde erken genel seçim kararı alınmalı ve ülke uygun zamanda seçime götürülerek şimdiden eskiyen bu meclisin yerine yeni bir meclis oluşturulmalıydı.
1.5 yılda bu meclis neden eskidi?
Çünkü ülkeyi 23 Ocak 2023’te halktan yetki alan Faiz Sucuoğlu başkanlığındaki hükümet değil, Ankara’dan tayin edilen Ünal Üstel başkanlığındaki hükümet yönetmektedir.
Daha doğrusu Ankara’daki iktidarın oluşturduğu ve başbakanlığa da Ünal Üstel’i tayin ettiği UBP-DP-YDP hükümeti eliyle Ankara’daki iktidar yönetmektedir.
Bu çok önemli bir çelişkidir. Halkın seçtiği temsilciler yerine, birilerinin atadığı kişiler eliyle, atayanlar tarafından yönetilmek çelişkisidir. Bu çelişki çözülmeden bu ülkede istikrar olmaz.
Bugün gerek iktidar ortakları, gerekse de onlara yakın kişiler normal bir demokrasimiz varmış ve demokratik kurallar çalışıyormuş gibi göstererek, ülkede istikrar olduğunu ve erken seçime gerek olmadığını iddia ediyorlar.
Hatta çok basit biçimde “hükümet madem mecliste nisap sorunu yaşamıyor 2027’ye kadar seçim olmaz” gibi basit yorumlar yapanlar da var.
Ancak gerçek öyle değildir. Bugün sokaktaki hemen herkesin gözü ve kulağı 14 Mayıs’ta Türkiye’de yapılacak seçimlerdedir.
Türkiye’de bu seçimle birlikte yeni bir dönem başlayacak gibi görünüyor. İşte bu nedenle KKTC yurttaşları da bu değişimle birlikte Türkiye-KKTC ilişkilerinde yeni bir dönemin başlayacağını ummaktadır.
Sokaktaki hemen herkesin ortak görüşü Üstel hükümetinin ömrünün de bu seçimlere bağlı olduğu yönündedir. Çünkü kendisini o makama tayin edenler iktidarı kaybeder ve giderlerse, buraya tayin ettikleri de gider.
Dolayısıyla belki de ilk kez Türkiye’de yapılacak seçimler Kıbrıs’ın kuzeyini de doğrudan etkileyecek potansiyele sahiptir.
***
Bu nedenle ara seçim kararı alınmadan keşke mümkün olsa da 14 Mayıs beklenseydi. Bu mümkün değildi. Çünkü Haziran ayının son Pazar gününe, yani ara seçim gününden 60 günden önce bu karar alınmalıydı.
Geçen gün KKTC Meclisi’nde ara seçim görüşülürken, Anayasa’ya saygılı olduklarını söyleyen Üstel’in “Muhalefet bu seçimi yapmayalım derse, gelin birlikte Anayasa’yı delelim, seçimi de yapmayalım” yönündeki çağrısı yadırgandı.
Dahası kısa bir süre önce Ersin Tatar’dan boşalan milletvekilliği için ara seçim yapmayarak Anayasa’yı paspas yapan kendileri değilmiş gibi, bu kez muhalefete de çağrı yaparak “gelin birlikte Anayasa’yı delelim” demesi pişkinliğin de ötesinde, oturtulduğu koltuğun ne olduğunu anlamadığının da göstergesi oldu.
Son olarak ara seçim kararına onay veren ana muhalefet CTP’ye de bir çift lafım olacak.
Evet Anayasa’yı deldirmemek ve bu konuda hükümetin Anayasa’yı da, yasaları da görmezden gelerek icraat yapmasına engel olmak için ara seçim kararına olumlu oy kullanması doğru bir karardı.
Ama bu seçim bir tek milletvekilliği için yapılacağına göre keşke Seçim ve Halkoylaması Yasası’nda küçük bir düzenleme yaparak sadece Lefkoşa seçim çevresiyle sınırlasaydınız.
Bunun mümkün olmadığını, 23 Ocak 2022’de seçilen ve halen mecliste görev yapan 49 milletvekilinin seçim bölgesinin, devlet sınırları olduğunu, yeni seçilecek bir milletvekilinin seçim bölgesinin Lefkoşa ilçe sınırları olamayacağını söyleyecekler.
O zaman da seçim ve halkoylaması yasasında yapılan değişiklikle milletvekilliği seçimleri için de cumhurbaşkanlığı seçimi ve halkoylaması gibi seçim bölgesinin devlet sınırları olarak değiştirilmesi, ama seçilecek vekillerin ülke milletvekili değil de bölge milletvekili olmasının garipliğini de düzeltmemiz gerekir.
Hem 50 milletvekili için oy vereceğiz, hem de verdiğimiz oylarla bölge milletvekili seçeceğiz. Bu çelişkinin de ortadan kaldırılması gerekir.
Biz yaptık oldu zihniyetiyle ülke yönetilmez. Yönetilirse böyle olur.