Şehit Aileleri ve Malul Gaziler Derneği Genel Başkanı Gürsel Benan, dün yaptığı açıklamada “Tekke Bahçesi Şehitliği’ndeki rezaleti kim temize çıkaracak?” diye sordu.
Şehit Aileleri ve Malul Gaziler Derneği Genel Merkez Yönetim Kurulu adına açıklamada bulunan Genel Başkan Gürsel Benan, şöyle dedi:
“Son bir yıl içerisinde Tekke Bahçesi Şehitliğinde tek bir kişinin defnedilmiş olduğunu sandığımız iki mezarın, yapılan kazılar sonucu aslında çoklu mezar olduğu ortaya çıkmıştır. Bu gelişmelere göre, Tekke Bahçesi Şehitliğindeki dönemin yetkili kişileri demek ki bizlere yıllarca yalan söylediler. Gelinen bu noktada, kime güvenip kime inanacağımızı artık biz de bilemiyoruz. Kafamızda oluşan sorulardan bazıları şunlardır: “Hangi şehit hangi mezarda defnedilmiştir? Bir mezarda kaç şehit yatıyor? Acaba mezarına gittiğimiz şehit gerçekten bizim şehidimiz mi ? Yoksa o mezarda yatan şehit başka bir şehit mi? Yoksa mezarın içi boşmu? ” Hep kuşku içindeyiz.
Hal böyle iken, sadece Tekke Bahçesi Şehitliği’nde yapmış olduğumuz tespitlerde 1974 yılına ait olan 44 mezarın en erken bir zamanda açılmasını talep ediyoruz. Ayrıca bütün şehitliklerin de yeniden sorgulanmasını talep ediyoruz. Bu yapılan, savaşta can kaybı yaşayan ailelere karşı çok büyük bir saygısızlıktır. Savaş uğruna öksüz kalan çocuklara, eşsiz kalan genç insanlara ve evladını yitiren analara babalara yaşattığınız bu travmaların hesabını kimler verecek?
Yıllardır, şehitlerimizi görmezden gelip bu koltuklarda oturanlar hayatlarını en iyi şekilde devam ettirmişlerdir. Bu koltuklarda oturup; ailelerine en iyi hizmetleri sunanlar, aile bireylerini en iyi mevkilere getirenler ve şehitleri önemser görünüp nutuk sallayanlar! Unutmayın ki bunu babasız büyüyen şehit çocuklarına, evladını genç yaşta kaybeden analara, babalara ve eşini genç yaşta kaybeden insanlara borçlusunuz. Bu değerlere karşı biraz saygınız olsun.
Kimin nerede gömülü olduğunu bildiğiniz halde yıllarca bizlere gerçeği söylemediniz. Bizleri sahte mezarlara inandırdınız. Bugün gelinen noktaya bakın! 45 yıl sonra tek kişinin ismi olan mezarlardan beş şehit çıktı! Bu kaçıncı çoklu mezar?
Bu toplu mezardan çıkan şehitlerin Tekke Bahçesinde birer mezarı mevcuttur. Fakat acaba o mezarlarda kimler defnedilmiştir? Tekke Bahçesi Şehitliği yıllardır Vakıflar İdaresine bağlı olan bir şehitliktir. Merak ediyorum, hiç mi ellerinde bu şehitliğin tutanakları yok veya bu şehitleri gömenlerden hiçmi hayatta olan yok? Yoksa yıllardır gizleniyor musunuz?
Demek ki şehitlerimize ve ailelerimize böyle bir muamele layık görüyorsunuz. Yetkili makamların kendi evlatları burada gömülü olsaydı böyle mi olacaktı? Yıllarca şehitlerin sırtından geçindiniz belki ama yüreklerde acıdan başka bir şey bırakmadınız. Hatta, yapılan bu kazıların sonuçlarıyla şehit ailelerine acılarını tekrar yaşatıp yaralarına tuz basıyorsunuz. Bu insanlar bu acıları tekrar tekrar yaşamayı haketmiyorlar.
Gerçekleri bile bile yıllardır bizlerden gizleyenlere sesleniyorum: “Yıllardır hiç mi vicdanınız sızlamadı? Yıllarca başınızı yastıklara nasıl rahat koydunuz? Bizlere bu durumları yaşatanlara yazıklar olsun!”.
Burdan Cumhurbaşkanımız sayın Mustaf Akıncı’ya ,Başbakanımız sayın Ersin Tatar’a ve Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı sayın Kudret Özersay’a sesleniyorum ne yapıp yapıp Tekke Bahçesı Şehitliğinde tesbit ettiğimiz 44 şüpheli olarak gördüğümüz mezarların en erken zamanda açılmasını ve son olarak çoklu mezardan çıkan şehitlerimizin halen var olan ve isimleri üzerinde yazılı olan şehit kabirlerine defnedilmesini Şehit Aileleri ve Malül Gaziler Derneği olarak sizlerden talep ediyoruz.”
Tekke Bahçesi’nden rahmetlik Ahmet Gürses’in hatıraları…
Savaşların acı yansımaları…
Serkan Soyalan
Şehit Ecvet Yusuf’un Tekke Bahçesi’nde gömüldüğü iddia edildiği yerde yatmadığı ortaya çıktı ve bu bilgi ışığında Ecvet Yusuf’un ailesinin sitemleri bir süredir yayın organlarında da yer buluyor. Haklılar da…
Ecvet Yusuf’un evlatları, yıllarca babalarının mezarı diye ziyaret ettikleri mezarın babalarına ait olmadığını öğrendiler. Daha da bir körüklendi ateşin acısı yüreklerinde, daha da büyüdü hayal kırıklıkları…
Bense Şehit Ecvet Yusuf’un adını ilk kez bir sokak tabelasında gördüm. Dedem Ahmet Gürses’in Yenişehir’deki evinden çıkar çıkmaz karşıda duran elektrik direğinin üzerine çakılmıştı bu tabela. Üzerinde de “Şht. Ecvet Yusuf Sokak” yazıyordu.
Sonrasında da dedem ile konuşmuştum Ecvet Yusuf’u, hatta 2016’da kaleme aldığım “Dedem Ahmet Gürses” isimli kitapta da anlatmıştım bu konuştuklarımızı.
“15 Temmuz’dan başlayarak anlatmak istiyorum. Rumlar 15 Temmuz’da suikast yaparak Makarios’u devirmek istediler. Ben camiden eve dönünce eşim bana ‘Burada karargâhtan aradılar, seni istediler. Bütün gençleri topladılar’ dedi. Lise son sınıf ve üniversite öğrencilerini toplamışlardı. Benim büyük oğlum o zaman son sınıfta okuyordu, onu da götürdüler. Ben de merakla oraya gittim, komutanla görüştüğümde bana ‘Sen niye geldin?’ dedi. ‘Ne bileyim, bizi aramışsınız’ dedim. ‘Hayır, sen bize başka yönden lazımsın, şehitlikte lazımsın’ dedi. Ondan sonra döndüm geldim eve. Şimdi bu sokağa adını vermiş olan kişi şehit oldu: ‘Ecvet Yusuf’.
O aylarda müthiş sıcaklar olurdu. Ben bir görevliden yetki aldım. Bu şehitlikte gönüllü mezar çıkaran arkadaşlar için bana bir bölük göstersinler, gideyim öğlenleri tayin alayım ve gidip dağıtayım arkadaşlara. Bir gün genç bir arkadaş şehit oldu. Babasını da çok iyi tanırdım. Şimdi o da rahmetli oldu. Hâlâ çok sevdiğim arkadaşım yemişçi Lapetoslu Kemal beni sabahları gelir evden alır ve Tekke Bahçesi’ne götürürdü.
Bu genç arkadaş şehit olduğu gün, Lapetoslu Kemal’e ‘Ben Türk Bankası karşısındaki kahveye gidip soğuk bir su içeyim, ciğerim yandı’.
Sırtımda cübbe, başımda sarık, kahveye gittim. Kahve kapısının içinde oturan gencin babasıyla karşılaştım, göz göze geldim; ancak bize, tüm şehitlikte çalışanlara sıkı bir emir verdilerdi. Hasan şehit oldu, Fatma şehit oldu, kimseye bir şey söylemeye hakkımız yoktu. Cezalandırılırdı söyleyen. Öğrenmek isteyen Vakıflar’a gitsin, oradan öğrensin. Rahmetli Doktor Özkan Bey hesap tutardı kaç kişi defnedildi diye. 20 Temmuz’da gökyüzü mavi değil, kıpkırmızıydı. 21 Temmuz’da asker ve sivil olmak üzere 74 kişi defnettik. Neyse konumuza dönelim, kahveciye rica ettim, ‘Bana bir bardak soğuk su verir misin?’ diye. Şehit gencin babası kahveciye döndü ‘Hayır, hocaya su verme’ dedi.
Bir an dondum kaldım. Hayret ettim. ‘Önce gayet soğuk bir kola açın kendisine, akabinde soğuk su verin’ dedi. Kahveci bana kolayı getirince adamın gözlerinin içine bakarım, boğazımdan geçen kola sanki kurşun oldu. Kurşun geçmiş kadar oldu boğazımdan. Çok teşekkür ettim, Kemal geldi arabasıyla, Arabahmet semtine gittik; orada bölük vardı. Yolda Kemal’e olanları anlattım, hayret etti o da. Ben bu hikayeyi gerek Türkiye’de, gerek İngiltere’de defalarca anlattım. Her anlattığımda da aynı duyguları yaşarım.
Biz şehitliklerde görev yaparken, sürekli mücahitler gelirdi ve bizlere eşlik ederek mevlid okurduk. Zaman zaman yanımıza Berber Salim (Salim Gürler) ve Salahi Tozduman da gelirdi ve bana eşlik ederlerdi. Resimlerimiz de vardır beraber.”
Bir defasında da bir Barfly akşamından çıkışta Nilgün Ecvet Orhon ve Serdar Kişmir ile birlikte gitmiştik Tekke Bahçesi’ne, Nilgün Hocam uzun uzun anlatmıştı bize babasını. Sonrasında da Serdar Kişmir, mezarlar arasında dolanırken, çömeldim bir yere ve izledim, bir kız çocuğunun babası ile sohbetini.
O dönemlerde çok küçüktü kızım, daha bir dokunmuştu bana bu manzara. Ne büyük hayaller, ne umutlarla dünyaya geliyordu çocuklar ve birlikte mutlu bir hayatın izlerini taşımak isterlerdi. Eminim Nilgün doğduğunda da bu hayalleri kurmuştu Ecvet Yusuf.
Şafak atana kadar kaldık orada ve dönüş yolumuzda kimsenin ağzını bıçak açmadı, hüzün kaplamıştı içimizi.
Ve ben onların yanından ayrılırken, bir kez daha lanetler ettim içimden savaşlara ve savaş çığırtkanlarına.
Fotoğraflar: Rahmetlik Ahmet Gürses’in Tekke Bahçesi fotoğrafları arşivinden…