Kıbrıs’ta ‘hakikatle yüzleşme’ sürecinde artık ‘siyaset’ öne çıkmalıdır!..
Yoksa...
“Tepkiye tepki” gerilimi, ‘barış’ı samimiyetle isteyenleri dahi ‘çatışma’ diliyle konuşmaya, tartışmaya, niyette değilse de üslupta benzeşmeye sürüklüyor.
Ve ‘gerginlik’ tırmanıyor.
Bir yandan ‘federal kültür’ yani ‘uzlaşma siyaseti’nden söz ederken...
Öte yandan sözcüklerin bedeniyle ‘kan gövdeyi’ götürürse, hiç kimse amacına ulaşamayacak, bu öfke patlaması bizi ‘arzulanan adrese’ taşımayacaktır.
***
Kıbrıs’ın gerçekleri ‘resmi tarih’ dışında dile gelince, ‘küfür’ ve ‘tehdit’le kendini gösteren karşı duruş, elbette bir ‘infial’ yarattı.
Ama bu ‘infial’ ortamında kimileri için ‘tepkiye tepki’nin dili değişmedi...
Yine ‘cinsiyetçi...’
Yine ‘külhanbeyi...’
Yine ‘hakaret’ üzerinden...
İşte o nedenle demiştim, ‘barış kültürü’ bir siyasete dönüşmezse eğer, yani meselenin ‘öz’üne yoğunlaşmazsak, geriye sadece ‘gerilim’ kalacak...
Ve bir kez daha ‘çatışma’ya sürükleneceğiz hep birlikte...
‘İki yanlıştan bir doğru çıkmadığı’ gerçekliği içerisinde ayaklarımızın biraz daha sağlam yere basması, ‘bilgi’ ve ‘fikir’ temelli tartışma kültürünün yaşam bulması gerekiyor.
***
Ve son bir haftalık süreç umarım ki hükümeti harekete geçirme noktasında bir kıvılcım yaratır.
Neyi bekliyorlar, anlamıyorum!..
‘Sosyal medya’ yani ‘internet’in var olma sebebi bilgiyi yaymak, ‘erişim’e dair tüm engelleri kaldırmak ve insan yaşamına değer katmaktır.
Oysa kimileri için küfür, tehdit ve saldırı vesilesine dönüşüyor, sosyal medya!..
O kadar ‘sıradan’ ki yapılması gereken.
- Bilişim Yasası hazırlanacak.
- ‘Bilişim Suçları’ konusunda poliste bir birim kurulacak.
- Avrupa’dan eğitim ve bilgilendirme desteği alınacak.
- Teknolojik altyapı tesis edilecek.
Hepsi bu!..
Aslında birkaç aylık bir iş var ortada...
‘Niyetleri kötü’ desem, değil...
Ya ‘mecalleri’ yok, yapmaya...
Ya da ‘öncelikleri’ farklı...
Ama böyle de yürümüyor sonuçta...