Tarihin her döneminde şiddet ve terör vardı. Daha doğrusu sömürünün başladığı sınıfsız toplumdan, sınıflı topluma geçilmesinden sonra insanlık tarihi şiddet ve terörle de tanıştı.
Ama içinde bulunduğumuz günlerde terör artık eski yöntemleri kullanmıyor. Eski dönemlerde terör sadece belli bir yöreyi, belli bir zümreyi ya da belli bir kesimi hedef almaktaydı.
Günümüzde artık herkes, her kesim, her toplum ve her bir birey terörün hedefi haline geldi.
Çok değil 20. Yüzyılın ikinci yarısında terör dünya çapında etkinleşmişti. Ama o yıllarda da bölgeselliğini korumaktaydı.
Örneğin İrlanda’nın kurtuluşu için mücadele eden IRA’nın eylemleri Belfast ve öteki kuzey İrlanda kentleri ile İngiltere’nin başkenti Londra ile sınırlıydı.
Aynı biçimde İspanya’nın Bask bölgesi ile Katalunya’nın bağımsızlığı için mücadele eden ETA da eylemlerini İspanya’nın kuzeyinde bulunan kendi bölgeleri ile Madrid’de yapıyorlardı.
Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde kapitalizme ve emperyalizme karşı mücadele ettiğini söyleyen Kızıl Ordu Fraksiyonu da sınırlı sayıdaki militanı ile dar kapsamda terör eylemleri yapıyordu.
Bu dönemde orta doğuda, uzak doğuda, orta ve güney Amerika’da ve Afrika’nın değişik bölgelerinde de çeşitli bağımsızlık hareketleri eylemlerinde şiddet ve terörü de tercih ediyordu.
Ama bütün bu hareketler ve patlayan bombalar ya da silahla taramalar sadece o bölgede yaşayan insanları hedef alıyordu.
20. yüzyıldan farklı olarak 21. Yüzyılda artık terör de küreselleşti. İlk olarak 11 Eylül 2001’de en şiddetli biçimde ABD’yi vuran terör şimdilerde bütün Avrupa başkentlerini hedef seçti.
Artık asker, ya da polis ayırmıyor. Terör şimdilerde daha çok sıradan insanları hedef alıyor.
Peki neden?
Terör neden kabuk değiştirdi?
Elbette bunun bir tek nedeni yoktur. Ama aklıma ilk gelen birkaç tanesini sıralarsam:
1- Dünya küçüldü. Artık bir yerden başka bir yere çok hızlı, çok kolay ve ekonomik biçimde gidilip, dönülebiliyor.
2- Haberleşme çağ atladı. Gerek resmi haberleşme ağları, gerekse de sosyal medya dediğimiz milyonlarca insanın aynı anda karşılıklı görüşebileceği iletişim ağları oluştu. Bu insan yaşamını kolaylaştırdığı gibi kötü niyetli terör gruplarının işlerini de kolaylaştırdı.
3- Sıradan insanların silah, patlayıcı ve benzeri araçlara ulaşımı da hem çok kolaylaştı, hem de çok ucuzladı.
4- Sömürünün boyutları giderek azalacağına arttı. İnsanlar arasında adaletsizlik hiç olmadığı kadar arttı. Eskiden zengin, gelişmiş batı ve kuzey ülkeleri ile fakir, geri kalmış doğu ile güney ülkeleri vardı. Şimdi zengin batı ve kuzeyde de çok zengin bir üst kademe ve nispeten iyi bir yaşam süren gerçek Avrupalılar ile zar zor geçinen, varoş çocukları var. Bu çocukların hemen tümü eski sömürgelerden Avrupa’ya gelenlerin çocukları, ya da torunlarıdır. Terörün esir aldığı gençler de genelde bu gençlerdir.
5- İşte 21. Yüzyıl terörü Avrupa’da yaşayan, burada doğup büyüyen ama hiçbir zaman entegre olamamış bu gençlerin kendilerini ifade etme biçimidir.
Artık hiç kimse ne zaman ve nerede terörün nasıl hedefi olacağını bilmiyor. Avrupa’nın en güvenli kentleri Paris, Londra, Brüksel son birkaç ayda terörün hedefi olmadı mı?
Dün kendi ülkesinde rahat yaşayan ve dünyanın başka yerlerinde meydana gelen terör hadiselerini rahat koltuğunda flim izler gibi izleyen Avrupalı bugün artık rahat değil.
Terör artık sadece bir bölgeyi değil bütün dünyayı etkiliyor. Öyleyse teröre karşı bütün dünyanın işbirliği şarttır. Ama bunu yaparken özgürlüklerin ve demokrasinin askıya alınması gerekmez.
Bugün dünyayı yönetenler terörü fırsat bilerek özgürlükleri kısıtlama, demokratik kazanımları budama ve devlet terörü ile insanları sindirmeye çalışacaklarsa buna da en şiddetli tepkiyi göstermek herkesin görevidir.
Teröre prim vermeyeceğiz. Ama özgürlüğümüzden ve demokrasiden de asla taviz vermeyeceğiz.