Aygün Bahar ÖKMEN
Kıbrıslı Türklerin iradesine yönelik Türkiye’nin müdahalesi yeni görüntülerle iyice pekişti. Türkiye’den gelen ve Ankara’dan bazı üst düzey basın danışmanlarının da yer aldığı ‘seçim kampanyası ekibi’nin Başbakan Ersin Tatar’la buluşmaları ÖZGÜR Gazete'ye yansıdı. Cumhurbaşkanı Adayı Ersin Tatar ve Ekonomi Bakanı Hasan Taçoy’un görüntüleri toplumsal iradeyi bir kez daha yaraladı.
Türkiye’nin seçime müdahaleleri konusunda YENİDÜZEN’e konuşan Eski Başbakan Hakkı Atun, 2’nci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, YDÜ Siyaset Bilimi Öğretim Görevlisi Doç. Bilge Azgın, deneyimli siyasetçi Alpay Durduran ve milletvekili Asım Akansoy; Kıbrıs Türk halkının müdahalelere tepki göstereceğinin ve müdahalenin ters tepeceğinin altını çizdi.
‘Müdahaleler’ büyüyor
Türkiye Cumhuriyeti Lefkoşa Büyükelçisi Ali Murat Başçeri’nin Ulusal Birlik Partisi’nin kamuoyunda ‘küs vekiller’ olarak bilinen grubu Beyaz Ev askeri tesisinde yemeğe götürmesi ile başlayan “müdahale” iddiaları, Meclis’ten bazı parti başkanlarının Ankara’ya çağrılması ile daha da alevlenmişti.
Son olarak Başbakan ve UBP Cumhurbaşkanı Adayı Ersin Tatar, siyasi adayların ortak yayınına saatler kala özel uçakla Ankara’ya taşınmıştı.
Türkiye’nin Lefkoşa Büyükelçiliği “müdahale” iddialarına karşın yazılı açıklama yaparak, “Türkiye’nin herhangi bir şekilde seçim malzemesi yapılması kabul edilemez” demişti.
Seçim yaklaştıkça şiddetlenen müdahale iddiaları bu kez Ersin Tatar ve ekibinin, TC Başkan Yardımcısı Fuat Oktay’ın basın danışmanı Ali Genç ve heyeti ile her gece geç saatlerde, kaldıkları otelde bir araya gelmesi ile büyüdü.
Eski Meclis Başkanı ve Başbakan Hakkı Atun:
“Bu müdahaleler tepkiyi doğuracaktır”
Türkiye’nin seçime müdahalesi olduğuna dair yapılan iddialara cevap veren Eski Meclis Başkanı ve Başbakan Hakkı Atun, “Şahsen evine kapanmış, emekli bir kişi olarak araziden bilgim bulunmuyor. Ancak durumu yorumlamam gerekirse, her dönem bu konuda böyle iddialar ortaya çıkıyor” şeklinde konuştu.
Seçime müdahaleyi somut olarak iddia edebilmek için arazide fiilen rastlamak gerektiğini belirten Eski Başbakan, “1990 seçimlerinde de, bizim dönemimizde, bu tarz iddialar vardı ve bu iddialar bizi erken seçimlere götürdü” ifadelerini kullandı.
Atun, o dönemde yaşananları “O kadar somut bir icra haline gelmişti ki bu durum, TKP ve CTP meclisi boykot ederek meclise girmedi” şeklinde aktardı. Eroğlu’nun o dönemki siyaseti ve anti demokratik bir yasayı geçirmeye çalışmasından herkesin son derece rahatsız olduğunu belirten Atun, “Ben onlara arabuluculuk yapmaya çalıştım. Meclis ve muhalefet arasında denge kurmaya çalıştım. Bu fırsatı Eroğlu’na vermeyelim dedim ancak yine de meclise gelmediler” şeklinde konuştu.
Atun sözlerine şu şekilde devam etti:
“O dönem muhalefet Meclis’i boykot etmişti, 3 kez meclise gelmedikleri için mecburen oylama yapıp milletvekilliklerini düşürmüştük. Şimdi tabii Özgürgün örneğine baktığım zaman hayret edici buluyorum. Bu durum anayasaya aykırıdır. Geçmiş dönemde, muhalefetin de boykotu sonrası oluşan yapıdan Denktaş çok rahatsızdı. Biz de rahatsızdık. Meclis içerisinde iki üç kişi muhalefete soyundu. Ama cılız bir muhalefetti neticede. Ara seçim oldu ve Denktaş Bey, Eroğlu’na bu seçime katılmaması gerektiğini iletti. Çünkü durum tek parti meclisine dönüşmüştü ve demokrasiye zarar veriliyordu. Sayımız o dönem 45’e çıktı. Bu daha da rahatsız edici bir durumdu. Böylece iki senenin sonunda erken seçime gidildi. Eroğlu yine seçime katıldı.”
Hakkı Atun, halkın son derece bilinçli olduğunu söyleyerek, “Bu halk yapılan haksızlıkları doğru değerlendirebiliyor. Çok hoşgörülü bir demokrasimiz var. Demokrasimizi yaralamak tepki yaratır” diye konuştu.
“Türkiye’nin somut müdahalesi Kıbrıs halkında ters etki yaratır” diyen Atun, sözlerini şöyle sürdürdü: “Küçük bir toplum olmamız nedeni ile her düşüncenin gündeme gelebildiği, açık fikirli bir geleneğimiz vardır. Toplumun kolay kolay etki altına gireceğini düşünmüyorum. Aksine, bu müdahaleler tepkiyi doğuracaktır. Türkiye’ye karşı bir düşmanlığımız yoktur. Müdahale istemiyoruz, ancak bu kin beslediğimiz ya da onları sevmediğimiz anlamına gelmez. Geçmişte de söyledik, para dağıtıldı, oy satın alındı, bunları onaylamak mümkün değildir. Dünyada hiçbir halk kendi iradesine müdahaleyi kabullenmez.”
2’nci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat:
“Müdahale ters teper”
Türkiye’nin Kıbrıs’ın kuzeyindeki seçimlere müdahale iddialarına yanıt veren 2’nci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, “Bunlar doğru olmayan tavırlar, kabul edilemez tutumlardır. Bu iddiaların gerçekliği nedir bilemem ancak ben de çok ciddi duyumlar alıyorum” şeklinde konuştu.
Müdahalelerin bir işe yaramayacağını düşündüğünü belirten eski Cumhurbaşkanı, “Müdahalenin işe yaramasının aksine, destek oldukları kişinin aleyhine sonuçlar doğacağına inanıyorum” ifadelerini kullandı.
Müdahalelerin halkın tepkisini çekeceğini dile getiren Talat, “En yakın geçmişten rahmetli İrsen Küçük’ü hatırlayın. 1’inci sıradan Başbakan olarak seçimlere giren Küçük, Meclis’e bile girememişti, seçimi kaybetmişti” dedi.
Talat, “Bu girişimler derhal sonlandırılmalıdır. Bunu her vesile ile görüştüğüm herkese söyledim” şeklinde konuştu.
Kıbrıs Türkünün özellikle son yıllarda müdahalelere sert tepki gösterdiğini ve bunu ispat ettiğini dile getiren Talat, “Eski yıllarda bu tür tavırlar, girişimler sonuç verebiliyordu ancak artık öyle bir ortam yok bu ülkede. Müdahale, desteklenen kişinin aleyhine olur. Bunu da seçim sonucu zaten gösterecektir” dedi. Talat, “Eğer müdahalede bulunanlar geçmişi biraz düşünüp ders alsalardı, bundan kaçınırlardı” yorumunda bulundu.
Deneyimli Siyasetçi Alpay Durduran:
“Seçim zaten işe yaramıyor düşüncesi siyaseti yozlaştırır”
Türkiye’nin seçimlere müdahalesi hakkında konuşan deneyimli siyasetçi, Eski Milletvekili Alpay Durduran son derece endişeli olduğunu dile getirdi.
“Bu kez toplumun tepkisi eskisi gibi olmayacak” diyen Durduran, “Türkiye Cumhuriyeti bu reaksiyona nasıl tepki verecek, bilemiyorum” görüşünü dile getirdi.
Durduran, geçmişten de örnek vererek şunları söyledi.
“Daha önce halkın tepkisine ve endişelerine rağmen seçimlere müdahale edilmişti. Meclis Araştırma Komitesi de yürüttüğü soruşturma sonunda iki ayrı seçim sonuçlarının Türkiye müdahalesi altında gerçekleştiğini ortaya koymuştu. Buna rağmen değişen bir şey olmadı. Müdahaleler sürdü.”
Kıbrıs’tan bazı partilerin Türkiye Cumhuriyeti’nin müdahalesini çağırdığını ve UBP’nin bu konuda başından beri sabıkalı olduğunu ifade eden Durduran, buna katılan yeni partilerin de olduğunu söyledi. Durduran, “Toplumda tepkinin artması kaygı vericidir. Dilerim bu müdahale durdurulur. Umarım bu işten vazgeçerler” ifadelerini kullandı.
“Müdahalelere boyun eğmemek tüm siyasetçilerin görevidir” diyen Durduran, böylesi süreçlerin demokrasiyi yozlaştırdığını anlattı.
Seçmenin kendini yönetecek kişileri seçme ve ondan yararlanma yetisinin de kaybolduğuna işaret eden Durduran, “Seçim zaten işe yaramıyor algısı yolsuzlukla mücadeleyi de önler. Tüm alanlarda kirlenme başlar. Seçime inanç kaybolur. Bu da siyaseti yozlaştırır” yorumlarında bulundu.
YDÜ Siyaset Bilimi Öğretim Görevlisi Yrd. Doç. Bilge Azgın:
“Karşı çıktıkları adayın lehine oluyor”
Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin adaylardan birinin kazanmasını kesinlikle istemediğini belirten YDÜ Siyaset Bilimi Öğretim Görevlisi Doç. Bilge Azgın, “Akıncı’nın tekrar seçilmesini istemediklerini açıkça belli ettiler. Bundan daha açık belli edemezlerdi” şeklinde konuştu.
Elçiliğin, 6 UBP’li vekil ile görüştüğünü ayrıca Meclis’ten üç parti başkanını Ankara’ya çağırdığını anımsatan Bilge Azgın, “Ankara şu anda Ersin Tatar’ı destekliyor, bu açıktır” ifadelerini kullandı.
Türkiye’nin seçimlere yönelik bu tavrının ilk olmadığını da söyleyen Bilge Azgın, tek yanlı bağımlılık ilişkisinin yansımasının yaşandığını belirtti.
“Türkiye 2010 yılında UBP’nin yanında değil karşısında yer almıştı, buna rağmen Eroğlu o seçimi ilk turdan kazanmıştı” sözleri ile konuşmasına devam eden Azgın, “Türkiye tek adayı desteklerken, insanlar tepki duymaya başlıyor ve yaptıkları şey ters tepiyor” dedi.
Şu anki durumun da benzer olduğunu dile getiren Azgın, “Akıncı’yı istemezken, onu istemedikleri ve müdahalelerde bulundukları için halktan tepki alıyorlar. Bu da istemedikleri adayın lehine oluyor” yorumunda bulundu.
Bilge Azgın, “Bu toplum tarihsel olarak kendi iradesini beyan etmeyi önemsiyor. Müdahalelere yönelik tepkiyi sandıkta göreceğiz” şeklinde konuştu.
CTP Milletvekili Asım Akansoy:
“Kuzey Kıbrıs, Türkiye Cumhuriyeti’nin bir alt yönetimi değildir”
CTP Milletvekili Asım Akansoy, seçimlere yönelik müdahalenin bir iddianın ötesine geçtiğini belirterek, “Fuat Oktay ve ekibinin Kıbrıs Türkünün iradesine müdahalesi tüm açıklığı ile basına yansımıştır. Bu durum bizim açımızdan kabul edilebilir değildir” ifadelerini kullandı.
ABD Başkan adayı Biden’ın seçilirse Türkiye Cumhuriyeti sistemine müdahale edeceği yönündeki açıklamalarına AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik’in verdiği tepkiyi anımsatan Akansoy, şöyle konuştu:
“Nasıl ki Ömer Çelik, bu bir darbeciliktir, kabul edilemez, biz sömürge ülkesi değiliz şeklinde tepki verdiyse; biz de aynı şekilde, Türkiye Cumhuriyeti bizim kardeş ülkemiz olsa bile, müdahaleyi kabul edemeyiz. Kendi kendimizi yönetmemiz açısından kendi irademize sahip çıktığımızı ve çıkacağımızı belirtmek isterim” açıklamalarında bulundu.
Kıbrıslı Türklerin demokrasi, kültür ve gelenekler açısından pek çok badire atlattığını dile getiren Akansoy, “Bugün gelinen noktada kendini yönetme kapasitesine sahip bir düzeye ulaştık” dedi. “Kimden gelirse, kimin için gelirse müdahaleye sonuna kadar karşıyız” diyen Akansoy, “Gazetelere yansıyan konunun polis tarafından bir an önce soruşturma açılarak araştırılması ve YSK’nın devreye girmesi gerekmektedir” ifadelerini kullandı. YSK’yı göreve davet ettiğini dile getirdi.
“Ortada bir dış müdahale var. Bu gelen kişilerin, Kıbrıs Türk siyasetine doğrudan müdahale ettiğine dair bilgiler bize uzun süredir ulaşıyordu ve bu asla kabul edilemez” şeklinde konuşan Akansoy, “ Kuzey Kıbrıs, Türkiye Cumhuriyeti’nin bir alt yönetimi değildir” ifadelerini kullandı. Yapılan müdahalelerin bu algıyı ciddi anlamda arttırdığını ifade etti. Herkesi aklıselime davet ettiğini dile getiren Akansoy, “Kıbrıs Türk halkı iradesi ile kimse oynamasın. Kıbrıs Türk halkı demokrasiye sahip çıksın” dedi.