"İş insanları işyerlerinde bu kötü örnekle yüz yüze gelmek istemiyor"
SENDİKALAR KÖTÜ ÖRNEK…“Sendikal yaşamımız bize kötü örnek olmuştur. İş insanları işyerlerinde bu kötü örnekle yüz yüze gelmek istemiyor. Dolayısıyla bizim önce sendikal yaşamımıza bir çeki düzen vermemiz gerekir. Bunun albenisin yaratmamız gerekir.”
AYRIMCILIK…“KKTC vatandaşı 61 bin çalışan var. Bu tüzükle sadece 2 bin veya 4 bin kişi yararlanacak. Peki diğerleri bu tüzükten niye yararlanmasın? Biz bunu kabul etmiyoruz. Buna karşı durduğumuz için de hemen ‘emek düşmanı’ oluyoruz. Oysa ayrımcılık yapılıyor.”
SAKAT DOĞMUŞ BİR TÜZÜK…“Peki hangi çalışan ek maaş istemez? Bu herkesin hakkıdır ve herkes almak isteyecektir. Ama siz urubuna bile vermeyeceksiniz. Yani bu tüzük geçerse 10 çalışandan 1’i bu ek maaşı alacak. Yani bu tüzük sakat doğmuş bir tüzüktür.”
DİNAMİT KOYMAYALIM…“Bu tüzük, özel sektör ekonomimize atılan bir bomba, konulan dinamit gibidir. Bugün bu kadar olumsuzluğa rağmen, bu ülkede yatırım yapan, istihdam yaratan özel sektör varsa, bu özel sektörü bozmayalım. Bu özel sektörün içerisine dinamit koymayalım.”
NEDEN ANTİPATİKSİNİZ?.. “Hükümet edenler de her zaman ‘fırsatçı, kazıkçı tüccar, kan emici, emek düşmanı’ diyorlar ama yok öyle bir şey. İş yapan iş insanlarına bizim toplum olarak sahip çıkmamız gerekir. Çünkü bugün hem ekonomik kalkınma mücadelesi veriyorlar, hem de hiç hak etmedikleri şekilde itibarsızlaştırılıyor.”
KAMU REFORMU…“Devlet çalışanlarının 42 gün yıllık, 42 gün hastalık izni var. Dünyada böyle bir hastalık izni yok. Kendi kendimize bir cumhuriyet kurmuşuz kendi kendimize yasalar koyuyoruz, kendi kendimizi kandırıyoruz. Hastalık izni bize göre tamamen ortadan kalkmalıdır. Ama 42 günden 18 güne çekmek bile bir başarıdır.”
1 MAYIS ÇAĞRISI… “Geçen yıl Çalışma Bakanı, 1 Mayıs’ta açık işyerlerinin boykot edilmesi çağrısında bulunuştu. 1 Mayıs ölü bir gün olarak geçmişti. Her yer korkudan açamadı. Biz bu yıl çağrı yaparak, hizmet sektörünün çalışabileceğini duyuracağız. Bakan da yasayı uygulasın.”
Fayka Arseven KİŞİ'nin RÖPORTAJI...
Kıbrıs Ticaret Odası Başkanı Turgay Deniz, Çalışma Bakanlığı’nın KKTC vatandaşlarına yönelik ek maaş tüzüğü çalışmasını eleştirdi, “61 bin çalışan KKTC vatandaşı var, siz 4 binine vereceksiniz, bu ayrımcılıktır” dedi.
Deniz, “Bu tüzük, özel sektör ekonomimize atılan bir bomba, konulan dinamit gibidir. Bugün bu kadar olumsuzluğa rağmen, bu ülkede yatırım yapan, istihdam yaratan özel sektör varsa, bu özel sektörü bozmayalım. Bu özel sektörün içerisine dinamit koymayalım” açıklamasında bulundu.
Tüzükle birlikte gündemde olan özel sektörde sendikalaşma konusunda da Deniz, “Sendikal yaşamımız bize kötü örnek olmuştur. İş insanları işyerlerinde bu kötü örnekle yüzyüze gelmek istemiyor. Dolayısıyla bizim önce sendikal yaşamımıza bir çeki düzen vermemiz gerekir. Bunun albesini yaratmamız gerekir” ifadesinde bulundu.
Bu hafta KTTO Başkanı Turgay Deniz ile gündemdeki konuları konuştuk.
YENiDÜZEN: Çalışma Bakanlığı’nın üzerinde çalıştığı yerel işgücüne ek maaş desteğine neden karşısınız?
Turgay DENİZ: Karşı duruşumuzun en büyük nedeni bununla ayrımcılık ve ırkçılık yapılacağıdır. Çünkü şu an yerel iş gücünde KKTC vatandaşı 61 bin çalışan var. Bu tüzükle sadece 2 bin veya 4 bin kişi yararlanacak. Peki diğerleri bu tüzükten niye yararlanmasın? Biz bunu kabul etmiyoruz. Buna karşı durduğumuz için de hemen ‘emek düşmanı’ oluyoruz. Neden KTTO, neden patronlar karşı çıkıyor? Biz ayrımcılığa karşı çıkıyoruz. Çünkü baktığımız zaman sektörler arasında da bir ayrımcılık yapıldı. Örneğin; turizmde, sanayide, Esnaf ve Zanaatlara üye işyerlerinde çalışanlara, perakende iş yapanlara ek ücret ödemesinin yapılacağı söyleniyor. Neden bu ayrımcılık yapılıyor? Konuyu sendikalaşma noktasına çekiyorlar ama bizim için bu en son nokta. Esas olarak ta başından üzerinde durduğumuz ayrımcılık olacağıdır. Bir de bu fon, yabancı işçi çalıştıran işyerlerine kesilen bir ceza gibi toplanan yüzde 5’lerle oluşmuştur. Yabancı işgücüne de bir şey verilmiyor. Bakanlık şimdi bunu alıyor ve ‘yerel işgücüne verelim’ diyor ama onu da belli bir zümreye vermeye çalışıyor.
YENiDÜZEN: Çalışma Bakanı’na yönelik ağır ithamlarınız oldu. Bunu ‘seçime yönelik oy toplama’ olarak değerlendirdiniz.
Turgay DENİZ: ‘Eğer 61 bin çalışan varken 4 bine verilecekse bunun başka bir nedeni olamaz’ dedik. Çalışma bakanı tüm çalışanların bakanıdır. Ama sadece 4 bin kişiyi hedefleyerek yola çıkıyor.
YENiDÜZEN: Devlet, biliyoruz ki yerel yatırımcıyı destekliyor, turizme teşvik veriyor, hayvancısını destekliyor ve bu destekler de yapılırken belli kurallar konuluyor. Burada da kurallar var, bu çok mu anormal?
Turgay DENİZ: Bu destek 61 binden 4 bini hedeflenerek verilecek. Peki hangi çalışan ek maaş istemez? Bu herkesin hakkıdır ve herkes almak isteyecektir. Ama siz urubuna bile vermeyeceksiniz. Yani bu tüzük geçerse 10 çalışandan 1’i bu ek maaşı alacak. Yani bu tüzük sakat doğmuş bir tüzüktür. Bu tüzüğün hayat bulacağına da inanmıyoruz. Tüzüğün doğuracağı olumsuzlukları, bu tüzüğün nasıl daha yararlı bir şekilde kullanabileceği ve esas amaç edilen şuan çalışmayan, işsiz olan KKTC vatandaşlarını nasıl iş sahibi yapabiliriz şeklindeki yaklaşımlar için ekonomik örgütler olarak biraraya geldik. Bu konuda ciddi bir çalışma başlattık. Çalışma sonuçlarımızı Mart ayının son haftasında kamuoyu ile paylaşacağız.
YENiDÜZEN: Bu fon ile belirlenen çalışan sayısı var, 4 bin diyorsunuz. Siz 61 bine verilsin derken, bunun kaynağı var mı?
Turgay DENİZ: Yok… O yüzden biz bu popülizmdir, tribünlere oynamadır diyoruz. Bu söylemi yaparken, Bakan belki prim aldı; ‘işçinin yanındayım, işçiye ek maaş vermek istiyorum ve ticaret kesimi buna karşı’ düşüncesinde olabilir. Ama yok öyle bir şey. Kendisi de biliyor belki de bu tüzüğün geçmeyeceğini ama şov yapıyor. Tüzük geçmezse de günah keçisi biz olacağız. Ama herkes bu gerçeği bilsin ki şuan herkes bu parayı almayacak. Böyle bir bütçe yok zaten. Bu fonun da kullanım tüzüğü vardır. Bu tüzükte ‘halen mevcut çalışana katkı yapılacak’ diye bir madde yoktur. Bu tüzüğün kullanılmasına da, amacına da terstir. Fon işsiz olanları işgücüne dahil etmek için her türlü eğitim desteği verilebilir, katkı yapılabilir.
“Sendikalar kötü örnek oldu”
YENiDÜZEN: Bu tüzükle sendikalaşma da gündeme gelecek. Özel sektörde sendikalaşmaya karşı mısınız?
Turgay DENİZ: Ülkemizdeki sendikal yapıdan kimse memnun değil. Sendikaların gündemi, elindeki grev silahını en acımasız şekilde, eğitimdeyse okulları felç etme noktasında, sivil havacılıkta ise uçuşları felç etme noktasında kullanıyor.
Diğer kamu kuruluşlarında da hemen en ufak hak arayışında grev silahını ortaya koymaktadır. Bunu siz çalışan, üreten bir iş yerine de aynı zihniyet ile koyduğunuz anda ne olacak?
Şu an ki sendikal yaşamımız bize kötü örnek olmuştur. İş insanları, işyerlerinde bu kötü örnekle yüzyüze gelmek istemiyor. Dolayısıyla bizim önce sendikal yaşamımıza bir çeki düzen vermemiz, albenisini yaratmamız gerekir. Çünkü ne diyoruz? Gerçek sendikalaşma, bize göre sadece işçinin hakkını koruyan olmaması gerekir. Bugün işyerleri varsa, işçiler vardır. O işyeri zarar görür kapanırsa, işçiden veya sendikadan bahsetmek mümkün değil. Dolayısıyla bazı adımlar atılırken, hak arayışları yapılırken, iş yerine telafisi mümkün olmayan zarar verecek eylemlerden kaçınılmalıdır. İşyerinin üretimini, verimliliğini, çalışmasını artırıcı yönden sendikaların da işverene yardımcı olması gerekir. Sendika, iş yerinde bir personel müdürünün görevini yerine getirmelidir. Çünkü oradaki işçilerin sorunlarıyla ilgilenecek, işyerinin huzuru veya daha verimli çalışma ortamını yaratması gerekecektir.
Bu tüzükle, 150 işçi çalıştıran işyerine sayın Bakan, ayda 50 bin TL, sosyal yatırım yardımı yapacağını da söylüyor. Bu az buz para değildir. Bugün eğer iş kesimi mevcut sendikalara gitmiyorsa, kendi sendikalarını kuracaktır. Bunun için yasal bir engel yoktur. Bunun yapılması durumunda sendikal yapı zarar görecek ve sarı sendikalar oluşacak. Bu ülkedeki sendikacılık da tarihe kavuşacak. Biz sendikacılığı düzeltelim, sendikalar kendisine çeki düzen versin, albenisini artırsın diyoruz. Bugün başka ülkelerde görüyoruz, en basit örneği de Güney Kıbrıs’ta; hava limanında bir grev yapılacaksa uçuşların olmadığı saatte yapılıyor. Neden? Çünkü aksi yapıldığında ülkenin ekonomisine zarar verecekler. Öyle bir hak ve yetkiyi kendilerinde görmüyorlar. İsteseler sabahtan akşama grev yaparlar, ortalığı alt üst ederler. Ama sendikacılık bu değildir.
Biz de ise ‘bu görevden alınırsa, greve gideceğiz.’ Peki ne hakları var bütün milleti elektriksiz bırakmaya? Bu hakkın kötüye kullanılmasıdır. Ama bu ülkede otorite boşluğu var. ‘Ben grev yaparım, o da boynunu büker’ der, hükümet edenler de ‘yapma da sana bunu vereyim’ der ve üstüne ek haklar da verilir. Oysa tam aksine görevi yerine getirmesi için uyarısını yapmalıdır. Mevcut sendikalar bu tip davranışlara devam ettiği sürece inanın kimse gönüllü olarak sendikaya girmek ve işleyen yerini bozmak istemez.
Kamuda hep sendikalaşma var ama çalışanların hepsi çalışma ortamından rahatsız, huzursuz, kimin ne yaptığı, ne ettiği belli değil. Hiçbir iş çıkarılamıyor. Yıllardır aynı sendikalar kamuda peki neden bu sendikalar, çalışma motivasyonunu sağlamıyor. Öğretmenler sendikalı, peki eğitim kalitesi nerede? Her şey öğretmenden biter. Sendikaların olduğu yerlere bakıyoruz, örneğin; Sanayi Holding, KTHY nerede şimdi? Battı. Dolayısıyla kamunun yüzde 90 gelirini sağlayan özel sektördür. Özel sektörün yarattığı katma değer ve verdiği vergilerle bu gelir elde edilmektedir. Bugün her şeyin düzensiz olduğu ülkemizde, reformların olması gerektiğini iddia ettiğimiz ülkemizde, kendi başına giden, gelişen bir özel sektör ekonomisi vardır. Bu tüzükler, özel sektör ekonomimize atılan bir bomba gibidir. Yani ‘bomba atıp buraları da darmadağın edelim, oradaki çalışanları, üretimi ve verimliliği de mahvedelim, tamamen buraları da çökertelim mi?’ Bunlar iyice düşünülmedir, bugün bu kadar olumsuzluğa rağmen, bu ülkede yatırım yapan, istihdam yaratan özel sektör varsa, bu özel sektörü bozmayalım. Bu özel sektörün içerisine dinamit koymayalım. Çünkü bu tüzükle verimsizlik yaşanacak.
YENiDÜZEN: Olaya hem işçi hem de işveren tarafından bakıyorsunuz. Ama iş insanları olarak çok da antipatik bulunuyorsunuz. Neden?
Turgay DENİZ: 61 bin KKTC vatandaşı özel sektörde çalışıyor, 10 bin işveren statüsünde olan var. Toplam işyerlerine baktığınızda 20 bin, 10 bin tane de kendi başına yani yanında işçi çalıştırmadan çalışan işyerleri var. Böyle bir özel sektör büyümesi var. Devlete baktığınız zaman sadece çalışan 16 bin, 16 bin de emekli var. Gerçekten özel sektörde işçi de işveren de çalışıyor, kazancından vergisini veriyor ve bu 16 bin kişi bu maaşı kazanıyor. Diğer 16 bin emekli de bunların getirisinden kazanıyor. Bu gündüz ve gece gibi açıktır. Bir ülkenin kalkınması, o ülkedeki özel sektörün gelişmesine ve büyümesine bağlıdır. Bugün ülkemizde yüzde 50’den fazla kayıt dışı var. Yani bu ne demek? Maliye Bakanımız diyorsa ki; ‘ben Türkiye’den katkı almadan da maaşlarımı ödeyebiliyorum’ yüzde 50 de kayıt altına alınsa Türkiye’den beklediğimiz desteklerle yapacağımız alt yapı projelerimizi de yapabilecek duruma gelebiliriz. Ama bu nasıl gelebilir? Özel sektörün büyütülmesiyle gelebilir. İş insanlarına neden bu kadar acımasız davranılıyor? Biz buna üzülüyoruz. Hükümet edenler de her zaman ‘fırsatçı, kazıkçı tüccar, kan emici, emek düşmanı’ diyorlar ama yok öyle bir şey. İş insanlarının hepsi emin olun yurtseverdir. Çünkü dünyanın her yerinde sermaye hareketlidir. Bir insan, bizim ülkede başarılı olursa, dünyanın herhangi bir yerinde hayda hayda başarılı olur. 1974 ve 2019… 45 yıl geçti bir bakın etrafınıza ne kadar yabancı yatırımcı vardır? Hemen hemen hiç… Çünkü bu ülkede iş yapmak yatırım yapmak, riskleri almak kolay değil. Yıl 1980’de rahmetli Sakıp Sabancı Kıbrıs’a gelmişti. İş insanları hemen ‘bu ülkede ne zaman yatırım yapacaksınız’ diye sordu. ‘Memleket güzel, havası güzel ama ben buz kalıbına imza atmam’ dedi. KKTC gerçeği var, burada iş yapan iş insanlarına bizim toplum olarak sahip çıkmamız gerekir. Çünkü bugün hem ekonomik kalkınma mücadelesi veriyorlar, hem de hiç hak etmedikleri şekilde itibarsızlaştırılıyor.
Başbakan BRT’de 1 yılı değerlendirdi ve 1 yılda hükümetin yaptıklarını anlattı. Güzelyurt Polikliniği Acil Servisi’ni devreye koyduklarından bahsetti ama KTTO’nun katkısıyla yapıldığını ifade etmedi. Bunu niye söyleyemiyorlar? Ya da başka kuruluşların yaptığı katkılar neden söylenmiyor?
Eğer biz hep kan emici olsak ve cebimizi düşünsek, Güzelyurt acil servisini ya da Lapta Huzur Evi’ne 50 bin TL’lik kamera sistemi neden kuralım? Ülkeyi düşünen ve ülke için bir şeyler yapmaya çalışan
ticaret insanları vardır.
“1 Mayıs’ta hizmet sektörü çalışabilir”
YENiDÜZEN: Kamu Reformu gündemde… Çeşitli tartışmalar sürüyor. Ticaret Odası, Kamu Reformu’na destek veriyor mu?
Turgay DENİZ: Kamu Reformu, belli başlı maddelerde düzenlemeler yapıyor ve doğru düzenlemeler. Bizim de birkaç önerimiz oldu ancak biz genel olarak olumlu bakıyoruz. Senelerdir yapılması gerekirdi ama cesaret isterdi. Bu konuda hükümet ne kadar başarılı olacak? Hükümet, cesaretli olur ve geri adım atmazsa, öngörülerini gerçekleştirirse cesaret puanları tam puan olacaktır. Çünkü bugün gerçekten konulan maddeler yapılmalıdır.
Örneğin devlet çalışanlarının 42 gün yıllık, 42 gün hastalık izni var. Dünyada böyle bir hastalık izni yok. Kendi kendimize bir cumhuriyet kurmuşuz, kendi kendimize yasalar koyuyoruz, kendi kendimizi kandırıyoruz. Bu hakların da alınmış hak ve bunlardan da geri adım atmayız noktası var. Hastalık izni bize göre tamamen ortadan kalkmalıdır. Ama 42 günden 18 güne çekmek bile bir başarıdır. Ama emin olun bir yerlerden raporlar alınarak da o 18 gün de kullanılacaktır. Düşünün bir iş yerinde kamu veya özelde bir işçi 42 gün izin, 42 gün de hastalık izni kullanacak 84 iş günü işine gelmeyecek, 3 ay biri işi gitmeyecek demektir.
Önümüz 1 Mayıs… Geçen yıl Çalışma Bakanı, 1 Mayıs’ta iş yerleri kapansın, kapanmayanların fotoğrafının çekilip sosyal medyada paylaşılmasını istemişti. Bu yerlerin de boykot edilmesi çağrısında bulunuştu. 1 Mayıs ölü bir gün olarak geçti. Her yer korkudan açamadı. Ama bir Çalışma Bakanı sorumluluk sahibi olması gerekir. Bugün gelişmiş ülkelere baktığınızda örneğin Moskova’da tüm iş yerleri kapalı mı? Ama biz de gün kazanıp gün çalışan, gün harcayan insanlar bile işyerlerini kapadı. Bakanın bu söylemleri hiç yakışık değildir. Geçen yıl yurt dışında olduğum için gerekli duyuruda bulunamadık. Ama bu yıl yasa ne ise yasayı sonuna kadar uygulasın. Firma ise işçi çalıştırıyorsa 1’e 2 ödesin, bunu yapmıyorsa Bakanlık bunu tespit etsin. İşçi Bayramı dediğinizde çünkü ağır işlerde çalışan işçilerden bahsediliyor. Bugün hizmet sektörü dediğimiz yerlerin çalışması gerekir. Biz bu yıl hizmet sektörünün 1 Mayıs’ta çalışabileceğini duyuracağız.
YENiDÜZEN: Yeşil Hat Tüzüğü ile yapılan ticarette durum nedir? Söylenildiği gibi rakamlar çok fazla düştü mü?
Turgay DENİZ: Tüzüğün uygulayıcısı KTTO’dur. Başladığı günden günümüze kadar 4 milyon Euro civarındadır. Biz 15 yılda hiçbir mesafe kat edemedik. Rum Ticaret ve Sanayi Odası bu tüzüğün uygulanmasına karşı olduklarını açık bir dille söylüyor. Bu ticaretin haksız rekabet yarattığı iddiasındadırlar. Hangi üründe biraz ivme kazansak, o ürün ertesi yıl dramatik şekilde geriye gidiyor. Ticaretin gelişmesine fırsat vermiyorlar. En acısı da 15 yılda hiçbir Kıbrıs Türk ürününü market raflarına koyamadık.
Oysa yasak olan ürünlere bir kaçakçılık kapısı açılır. Bunun için biz her zaman serbest ticaretten yanayız. Bunun gelişebilmesi için tüm çabamızı ortaya koyuyoruz. Ama maalesef çözüm öncesinde bu işbirliklerine karşıdırlar. Mevcut bir çözüme ulaşmadan bizim bir yol kat etmemize kesinlikle müsemmaları yok. 1 kuruşun bile hesabını yapıyorlar. Oysa ancak ticaret ile insanlar birbirine yaklaşacak, iletişim içinde olacak. Çözümü sadece siyasilerden beklememek gerekir.
YENiDÜZEN: Ekonomik kriz sonrası işyerlerinin durumu nedir?
Turgay DENİZ: İthalat geçen yıla göre dolar bazında arttı. Ticarette gerileme söz konusu değildir. Çünkü geçmişte Kıbrıslı Rumlar sadece benzin ve tütün ürünü alırken, şimdi her şey alıyor. Geçen yıl yeni iş yeri kaydı 150. Biz birçok krizler geçirdik ama sağlıklı bir ekonomimiz olmadığı için bu tip krizlere bağışıklık kazandık. Oysa sağlıklı ekonomiler, turizmi olan, yurtdışı satışı olan ekonomiler, krizlerden zarar görür. Bizim zaten öyle bir ihracatımız yok, ürettiğimizi tüketiyoruz, turizm zaten kumar turizmine dayalı, kumar oynayan zümre yine gelecek. Yükseköğrenim sektörüne de baktığımızda bizim fiyatlarımız rekabetçi bir ortamda olduğu için tercih ediliyoruz. Ama sağlıklı bir ekonomimiz olsaydı bizi çok ciddi şekilde etkileyecekti.
“Ülkemizdeki sendikal yapıdan kimse memnun değil. Sendikaların gündemi, elindeki grev silahını en acımasız şekilde, eğitimdeyse okulları felç etme noktasında, sivil havacılıkta ise uçuşları felç etme noktasında kullanıyor.(…)Şu an ki sendikal yaşamımız bize kötü örnek olmuştur. İş insanları, işyerlerinde bu kötü örnekle yüzyüze gelmek istemiyor. Dolayısıyla bizim önce sendikal yaşamımıza bir çeki düzen vermemiz, albenisini yaratmamız gerekir.”