Maria Angela Holguin, dün toplum liderleriyle görüşmelerini yaptı. Üçüncü tur bu görüşmeler…
BM Genel Sekreterinin Kıbrıs Kişisel Temsilcisi Holquin, Hristodulidis ile görüşmesinin ardından Tatar ile görüşmek için kuzeye geçiyorken şu açıklamayı yaptı; “Kıbrıs'a ilk ziyaretimde de söylediğim gibi sivil toplum kuruluşlarından, özel sektörde çalışan kişilere kadar herkesi dinliyorum. Pek çok toplantıya katıldım ve izlenimim herkesin ilerlemek istediği yönünde… Keşke liderler, konuştuğum insanları dinlese”.
Yani liderlerin o sivil toplum örgütleri, özel sektör temsilcilerini dinlemediğini anlatıyor aslında…
***
Hristodulidis dinlemeyebilir çünkü zaten Kıbrıs’ta Federal bir çözümün destekçisi olmadığını diplomatik bir dil kullandığından açıkça ifade etmemiştir ama niyeti bilinmektedir.
Tatar mı? Elbette o da böyle bir çözümü desteklemez ama bir fikri olduğundan değil. Kendisine öyle dendiği için. Yoksa Kıbrıs sorununda bir düşüncesi olduğunu, “şöyle olsa, böyle olsa, şunu yapsak ya da bunu yapmasak” diye bir fikir cimnastiği yaptığını veya yaptırdığını da düşünmüyorum.
Tatar, yoğun şekilde KKTC’yi tanıtma girişimleri sırasında son olarak bir timsahın kuyruğunu tuttuğu fotoğrafı paylaştı uluslararası alanda… Bu girişimin KKTC nezdinde önemli ve olumlu sonuçlar vereceği beklentisi içine girildiği Dışişleri Bakanlığı tarafından duyuruldu.
Tabii bunlar şaka (timsahın kuyruğunun tutulması dışında) ama bunları yazdıranlar da, söyletenler de, düşündürenler de siyasi gündemimizde yaşadıklarımız.
Toplum Liderliği diye anmak istediğimiz ama pek de yakıştıramadığımız Saray’ın yine kendisi tarafından meşgul edilen gündemimiz bu.
***
Tatar, timsahın kuyruğunu tutarken Kıbrıs sorunu konusunda başkaları konuşuyor… Ne diyor TC Lefkoşa Büyükelçisi Feyzioğlu; “Artık barış istiyoruz sloganları atanların geçmiş yılları hatırlaması, Kıbrıs Türklerinin katledildiği ölüm çukurlarını görmesi ve şehitlikleri gezmesi gerekir... Kıbrıs Türkü adada asli unsurdur. Türk milletinin asli unsurudur. Bu adada Kıbrıs Türkü her zaman vardır, kurucudur. Hiçbir zaman azınlık olmayacaktır ve asimile edilemeyecektir.”
Yani Tatar’a ne konuşması, ne konuşmaması gerektiğini söyleyenler, “başka işe karışma, sen timsahın kuyruğunu tut, fotoğraf çektir, paylaş” diyenler konuşuyorlar, “hiçbir zaman asimile edilmeyecekler” derken de bu asimilenin başka taraftan yapılması tehlikesi olduğu gibi de bir algı yaratmaya çalışıyorlar.
Oysa ki asimileyi şu an fiilen yaşıyoruz zaten… Bu asimile Kıbrıslı Türk nüfusun çok da emin olamadığımız şekilde 5, 6, 7 kat üzerindeki başka bir nüfus, yapılan vatandaşlıklar, kurulan ve bozulan hükümetler, atanan bakan ve cumhurbaşkanları gerçeğiyle yaşıyoruz.
Asimile başka nasıl olabilir ki!
Gözleri başka bir yere çevirmeye gerek yok.