Tiyatrocu ‘Olmak ya da olmamak’ diyor…

27 Mart Dünya Tiyatrolar Günü’nü yine ‘buruk’ kutladık… Devlet Tiyatroları binası, tam 19 senedir yanmış halde… Ve Lefkoşa Belediye Tiyatrosu binası, yarım!

Fehime ALASYA


Dünya Tiyatrolar Günü bir kez daha “utançla” kutlandı. Kıbrıs Türk Devlet Tiyatroları binası, 19 yıldır atıl. Kıbrıs Türk tiyatro hareketinin mihenk taşı Lefkoşa Türk Belediye Tiyatrosu’nun bina inşaatı ise senelerdir “yarım…”

Üstelik, daha önce temeli atılan Lefkoşa Belediye Tiyatrosu Amfi projesi de çürümüş, ardından okul yapımı için yabancı yatırımcıya teslim edilmişti.
Tiyatro sanatçıları, devletin tiyatroya ilgisizliğinden yakındı, tüm olumsuzluklara rağmen alkış seslerinin sürmesini diledi.  

“Siyasetin ve toplumun bir utancı” olarak nitelendirilen tiyatromuzun altyapı gerçeği, bir yıldönümünde daha kendini hissettirdi.
“Doğum günü kutlar gibi Dünya Tiyatro Günü'nü kutluyoruz” diyen senelerin tiyatro sanatçısı Yaşar Ersoy, başta yanık Devlet Tiyatrosu binası ve yarım kalmış inşaatı örnek göstererek, devletin, kültür ve sanata karşı ölümcül ilgisizliğinden yakındı. 


Sanatçılar ne dedi?

Oya Akın:
Olumsuzluklar nitelikli tiyatro yapmaya engel değil

“Keşke binalar tamir edilse, çok büyük, kocaman tiyatro binalarımız, salonlarımız olsa… Ancak olumsuzluklarımız nitelikli tiyatro yapmaya engel değil. Yeter ki neden tiyatro yaptığımızı unutmayalım. İmkânsızlıkları artık bahane olarak kullanmayalım, aksine birer kamçı ve dürtü olarak kullanalım. Yeniliklere açık olalım, sürekli kendimizi aşalım."

 

İlke Susuzlu:
Tüm sıkıntılar salon ve sahne ile sınırlı değil…

“Ülkece henüz devlet tiyatrosu sahnesine sahip değilsek, bu anlamada çok da büyük bir yerde değiliz demektir, bu büyük bir sıkıntı. Üstelik tüm sıkıntılar da salon ve sahne ile sınırlı değil… Daha fazla katkı konulması gerekiyor. 27 Mart büyük bir gün. Perdelerin ardına kadar açıldığı ve dünyanın her zerresinin tiyatroyla aydınlandığı bir gün... Karanlığa inat aydınlık dediğimiz bir gün. Bizim en büyük silahımız tiyatro; öldürmeden kana bulamadan sahnelerde verdiğimiz büyük bir mücadele. Hümanizm için en büyük savaş tiyatro denilen sanat. Nefesler tutuluyor ve havada uçuşan replikler en etkilisinden karşınıza ulaşıyor. Var olmanın dayanılmaz gücünü hissediyorsunuz. Don Kişotlar olarak ülkemizde ve dünyamızdaki tüm çıkmazlarla savaşları, barış yollarına bağlayacağımız bir yıl olsun. Perdeler hiç kapanmasın, sesler hiç susmasın! Her şeye rağmen inadına tiyatro, yaşasın tiyatro. Tüm tiyatro emekçilerini ayakta alkışlıyorum.”

 

Ertaç Hazer:
Bu binanın olmaması siyasetin ve toplumun bir utancıdır

“Devlet tiyatrosunun yanması üzerinden 19’uncu yıla girdiğimiz şu günlerde hala bekliyoruz. Bu yıl güzel sözler de duymadık, tiyatromuzu hükümetten her hangi bir parti ziyaret dahi etmedi. Binamızın ne halde olduğunu görmek istemediler çünkü bu binanın olmaması siyasetin ve toplumun bir utancıdır. Hak eza belediye tiyatrosu binası da bir utançtır. Gönül isterdi ki tüm şehirlerimizde bizim kültürümüzü yansıtan, salonlarımız, binalarımız ve sahnelerimiz olsa ve bugün hiçbir sahne salon kapalı kalmasa… Tüm bu olayların suçlusu yine biz halkız. Umarım halkım bu mesajı alır… “

Yaşar Ersoy:
Bir şey söylermiş gibi yapıp da hiçbir şey söylememek tavırlarıyla neyi kutluyoruz...

“Doğum günü kutlar gibi Dünya Tiyatro Günü'nü kutluyoruz. Oysa yanık Devlet Tiyatro binasıyla, yarım kalmış Lefkoşa Belediye Tiyatrosu binasıyla, amatör ve özel tiyatrolara karşı devletin ölümcül ilgisizliğiyle, devletin sanata ve sanatçıya memur anlayışıyla yaklaşımıyla... Özerk ve özgür olarak tüm tiyatroları kapsayacak kurumsal yapılanmadan uzakken, 3 kurultay kararları resmi gazetede yayınlanmasına rağmen tozlu raflara terk edilmişken, asimilasyon ve entegrasyon kültür politikaları işlerken, kültürel kimliğimiz yozlaşırken, demokratik irademiz çiğnenirken, okuldan çok cami yapılırken, eğitim ve sağlık ve tüm değerlerimiz özelleştirme adına satılırken, dağlarımız ovalarımız, denizlerimiz, doğamız yok edilirken ve şairin dediği gibi ‘Birçok şey sıfır derece ayıplı, çağdışı, gözü kanlı’ yaşanırken ve toplum olarak konformist yaşamın bataklığına gömülüp bu rezil düzene uyarca olurken ve bir şey söylermiş gibi yapıp da hiçbir şey söylememek tavırlarıyla neyi kutluyoruz... Top yekûn yüzleşmemiz gerekir bu ayıpla ve becerebilirsek önce utanmamız sonra da top yekûn bütün kötülüklere karşı mücadele vermemiz gerekir. Unutmayalım ki, Hamlet'in ‘olmak’ meselesini çoktan geride bıraktık ‘OLMAMAK’ meselesiyle yüz yüzeyiz...”

Özel Haber Haberleri