Elektronik eşya satan bir dükkana girdim. Çocuğa bir şey almam lazım. Fiyatına baktım, yazmıyor.
Kasadaki kıza, “Fiyatı nedir bunun? Üzerine yazmamışsınız” dedim.
“Abi” dedi, “Sen uzay da mı yaşıyorsun?”
Afalladım.
“Anlayamadım” dedim.
Bilgiç tavırla elimdeki elektronik cihazı aldı, masadaki barkot okuyucuya gösterdi.
“Nasıl ödeyeceksin?” diye sordu.
Nasıl nasıl?
“Yani Sterlin mi, Euro mu, Dolar mı?”
Canım iyice sıkılmaya başlamıştı artık…
“Yok” dedim, “Suudi Arabistan Riyali olarak ödeyeceğim.”
Kasiyer kız suratını ekşitti.
“Riyal geçmez be abi” dedi.
Çattık.
Hem ukala, hem de espri anlayışı kıt bu kızın!
**
“Abiciğim” diye söze devam ettim, “Bana Türk Lirası cinsinden kaç para ettiğini söyler misin şu meretin?”
Bunun üzerine barkot okuyucuyu bir kez daha cihaza tuttu.
“Hmmmm” dedi, “Şu anki fiyatı…”
“Şu anki fiyatı da ne demek?”
“Abi, uzayda mı yaşıyorsun dediğimde kızıyorsun. Tabii ki şu anki fiyatını söyleyeceğim. Az önce, yani ilk getirdiğinde bunun fiyatı 258 TL idi. Şu an itibarıyla 264 TL 50 kuruş…”
Nasıl iş bu yahu?
Daha 5 dakika olmadı kasaya geleli!
“İyi ama senin İstanbul Menkul Kıymetler Borası’nda ve Tahtakale’de olanlardan haberin var mı?”
Bu kız gerçekten de fazla oluyor artık!
“Bana ne yahu oralarda ne olup bittiğinden! Sen bana bu malı satmak ister misin, istemez misin?”
Vay, sen misin bunu söyleyen!
Aldı sazı eline, başladı ekonomi dersi vermeye…
Türk Lirası’nın değer kaybına neden olan iç ve dış etkenlerden girdi…
ABD Merkez Bankası’nın tahvil satışlarından, gelişmekte olan ülkelerdeki kur artışından çıktı.
Erdoğan’ın TC Merkez Bankası’nı faiz yükseltme konusunda engellediğini anlattı.
Baktım, susmaya niyeti yok, elimi bankonun üzerine vurdum.
Korktu.
Ama kendine geldi, Tahtakale’den elektronik dükkanına geri döndü.
**
“Abi” dedi, “Kusura bakma. Bu dövizdeki artış bizi serseme çevirdi.”
Ve devam etti:
“Abi, benim yaşım 26. Nişanlıyım. Bu yaz evlenmeyi planlıyorduk. Nişanlım da benim gibi özel sektörde çalışıyor. Aldığımız üç beş kuruş ve ailemizin de desteğiyle bir daireye yazıldık. Ayda 500 sterlin taksit ödüyoruz. Daha doğrusu ödüyor-duk. Artık zor öderiz.
Eve beyaz eşya, mobilya ve diğer gerekli olanları da almadık henüz. Şimdi Sterlin oldu 4 TL. Biz nasıl evleneceğiz be abi?”
Yüreğim burkuldu, içim sızladı.
Çocuğa almam gereken elektronik cihaza yetecek kadar cebimden para çıkmamasına mı, evlenme hayali döviz krizi nedeniyle zora giren kasiyer kıza mı maraz edeceğimi şaşırdım.
“Dert etme” dedim, “Sağlık olsun da bir hal çaresi bulunur.”
“Evet” dedi.
Merak etmiştim. Barkot okuyucuların online ve otomatik kur tespiti yapanı da mı çıkmıştı?
Güldü, “Yok abi” dedi, “Karşımdaki TV ekranından sürekli oynayan kurları görüyor bir gözüm, diğeri de barkodun okuduğu fiyatı… Sürekli değer değişikliklerini izlemekten bende otomatik hesap yapabilme yeteneği gelişti. Hesap makinesi gibi oldum. Patronum bunu fark edince sizin gibi şaşırmıştı. Ama artık herkes buna alıştı. Bana ‘TL-ölçer’ lakabını taktılar.”
Adını sordum. “Şükran” dedi.
Pek anlamlı buldum.
TL-ölçer Şükran…