Enflasyon ve devalüasyon sözcükleri 52 senelik hayatımın hiçbir döneminde eksik olmadı. Kendimi bildim bileli ‘Türk Lirası’nın yabancı para birimleri karşısında değer kaybedişini’ izliyorum.
Çocukken siyah-beyaz TV’den görür, duyardım bu ‘değer kaybediş’ meselesini. Hep tuhafıma giderdi, ‘acaba neden bizimki sürekli değerini yitirir’ diye. ‘Ne zaman değer kazandı diye bir haber duyacağız acaba’ diye sorardım kendi kendime.
Tabii çocuk aklımla ‘iktisat’ diye bir sosyal bilim dalından haberdar değildim ve yine aynı tüplü siyah-beyaz TV’den ayda-yılda bir izlediğimiz Türkiye A milli Futbol Takımı’nın çıktığı her maçta 5-0, 6-0, hatta 8-0 mağlup olmasıyla dövizin sürekli galip gelmesi arasında bir doğru orantı olduğu düşüncesine kapılırdım.
‘Yenildik ama ezilmedik’ türü manşetler Türkiye spor basınında sık atılırdı, onları okurdum. Ekonomi sayfaları ise ilgi alanım dışındaydı o yaşlarda, haliyle…
* * *
Sonraki yıllarda hem ben ekonomi sayfalarına bakmaya başladım, hem de Türkiye takımları daha iyi noktalara geldi, başarılara imza attı. Lakin TL’nin kaderi yine değişmedi.
Dün baktım, bundan 9 yıl önce döviz kurları neydi diye… Nostaljisi bile güzel gerçekten.
2011 yılının yine Ağustos ayında Sterlin 2.87 TL’den işlem görüyormuş. 9 yılda 4 kat artmış İngiliz parasının değeri… Bizim TL’nin ‘urubu’ kalmış, diğer bir deyişle…
2.8’den 9.6’ya fırlamış Sterlin…
Ağustos-2011’de Euro’nun satış fiyatı 2.52 TL’ydi, Merkez Bankası verilerine göre… Şimdilerde 1 Euro alabilmek için 8.5 TL gerekiyor bize.
Aynı tarihte 1 ABD Doları 1.77’den işlem görürken, bugün aynı 1 ABD Doları 7.3 TL’ye çıkmış durumda.
* * *
Türk Lirası konuları her açıldığında 1970’li yıllarda, yani benim ilkokula gittiğim dönemlerde yayınlanan bazı reklam filmlerine çağrışım yapıyor zihnim her nedense.
Mesela bir tereyağı reklamı vardı sanırım. Reklamda “Siz hala ananızın margarinini mi kullanıyorsunuz?” diye soruluyordu.
O replik geliyor aklıma sık sık bugünlerde yine…
Bir başka reklamda çocuk korosunun okuduğu hoş bir şarkıda bazı ‘ipuçları’ veriliyor, bazı sorular soruluyor, reklamın ve şarkının sonunda cevap bulunuyordu.
- Bir bilmecem var çocuklar…
- Haydi sor sor…
- Her gün her ay mutlak erir…
- Acaba nedir nedir?
- Para birimi deyince akla…
- Tamam, şimdi buldum!
- TL, TL, TL!..
* * *
Tuhaf, ama bu tür reklamlar geliyor aklıma döviz kurları her sıçradığında…
Acaba bilinç altıyla ilgili bir sorun mu oluştu bende, o günden bugüne geçen süreçte?
Bir psikanalize ihtiyaç mı duyuyorum dersiniz?
Travmatik olaylar yapıyor sanırım bu tür etkiler…
Sahi, sizde de var mıdır TL kaynaklı travmalar?
Bir gecede 36’ya sabitlenen Kıbrıs Liraları olayının hasar yarattığı birilerini tanıyor musunuz?
Bankalar battığında sıkıntı yaşayanlar var mı etrafınızda?
Üç sıfırlı enflasyonun olduğu dönemlere dair reklamları hatırlayan var mı bildiğiniz?
Döviz borcu azalacağına artan, yıllarca ödeyip de hala faizini dahi ödeyememiş olup da donuk gözlerle sürekli TV’de reklamlara bakan birini tanıdınız mı hiç?
Tanımadıysanız eğer, siz bu toplumda yaşamadınız demektir.
Reklamlar bitti. Sırada korku filmi var.