TMT Andı’ndan: Kıbrıs Türkünün yaşayış ve hürriyeti, canı,  malı ve her türlü anane ve mukaddesatı tehlikededir…

Serhat İncirli

Sanki birileri toplumu tam anlamıyla çökertmek ve ülkeden defetmek için bir plan yaptı ve uyguluyor!
Kendi toplumunu koruması gereken bir yığın “milliyetçi” de onlarla – koltuk uğruna, iki kuruşluk makam uğruna onlarla “işbirliği” yapıyor.
Ya da bana öyle geliyor…
O yüzen ikide bir TMT Andı’nı hatırlatıyorum…
Ve o yüzden ne kadar “Troll” hesabı varsa, akılları sıra benle veya benim gibi düşünenlerle uğraşıyorlar…

-*-*-

Dün de yazmıştım; ne ilginçtir ki hiçbir milliyetçi ya da faşist, “düzgün bir sanal medya hesabından” size saldırmıyor…
Hep gizli hesap!
Ve daha da ilginçtir, ne kadar mafya özentisi veya suçla bağlantılı olduğu iddiasıyla mahkemeye çıkarılan da varsa; yine milliyetçi…
Dün bir milliyetçi hem de en aşırısından, yine hafiften mafyatik tehditler nedeniyle mahkeme çıkarıldı…
Adamları gazetecilerin görev yapmasını engelledi falan…

-*-*-

Seks skandallarımızın en ünlüsü de “milliyetçi”…
Hatta son dönemlerin en biatçı, en itaatçı kişisi…
Ve yine çok ilginçtir; tüm toplumun heyecanla yeni seks skandalı görüntüsü bekledikleri de aşırısından milliyetçi…

-*-*-

Fotoğraftaki karikatürde anlatılanlar gibi…
-    Bayrak inmeyecek, ezan dinmeyecek, vatan bölünmeyecek!
-    Kesin üzerine mıçtın sen!
Resmen böyle!

-*-*-

Ama sahi; bilmem farkında mısınız Türkiye’deki Türk milliyetçisi kardeşlerimin en önemli, en vazgeçilmez sloganlarından biri olan “Vatan bölünmez” sloganı, bizde hiç de geçerli değil…
Ve aslında tüm bu sloganların “inandırıcı” olmamasının sebebi de bir miktar burada saklı…

-*-*-

Adam fanatik Türk milliyetçisi, size küfrediyor, ismini gizlemiş…
Veya sahte bir isim kullanmış!
Adam Türkiye’yi bölünmez, Kıbrıs’ı bölünebilir kabul ediyor!
İsmini neden gizler ki insan?
Ya çok korkaktır ya da söylediğine kendisi bile inanmamaktadır!
Peki, neden Türkiye bölünmezdir ama Kıbrıs bölünebilirdir?
Bu soruya, Türk milliyetçilerinin verdiği muhteşem bir de yanıt vardır: “O başka bu başka ulan!”… 
Eğer ısrar ederseniz de anında size çıkışan bir dayı belirir ve “… Hadi ulan Rumcu; ajan falan filan…” diye girişir!

-*-*-

Peki sonuç?
Sonuç Ersin Tatar!
Bir yılı boşuna geçirdi!
Kıbrıs Türk toplumu, müzakere masasında avantajlı durumdaydı ve Rum tarafı ciddi anlamda masanın mızırıydı, köşeye sıkışmış bir pozisyondaydı…
Öyle bir açılım yaptırıldı ki garibime; Rum lider Anastasiadis belki de 78 yıllık yaşantısının en derin ohunu çekti!

-*-*-

Ersan Saner?
O da bir Türk milliyetçiliği projesiydi!
Ne acıdır ki; sabah akşam, gündüz gece, “… Sayın Erdoğan, Sayın Oktay, anavatan, şükran” diye bağırdı, çağırdı, sonunda elinde patladı!

-*-*-

Biliyor musunuz, gereksiz vatandaşlıklar, her türlü usulsüzlükler, Girne Hastanesi rezaleti, jet skandalı, yolların yarım kalması, “nüfusun bilinmemesi nedeniyle aşılama krizinin önümüzdeki en büyük kriz olması”, kaçak yakıt getirilmesi, adapas sahtekarlığı, UBP’de iptal edilen kurultay, hafta sonu yapılması beklenen kurultay, çaresizlik, geleceksizlik, hesapsızlık, parasızlık ve her türlü karanlık bir yana; Türkiye’nin yönettiği ve son dönemdeki “Tatar – Saner” organizasyonunun en büyük fiyaskosu, en büyük yenilgisi, en büyük utancı, “Asya bebek” olayıdır. 

-*-*-

Hepsini geçtim… 
Asya bebek faciası; yani o minik güzelliğin Türkiye’ye götürülmesi, hiç bir şey yapılamaması ve akabinde de bir adet Yunan uçağıyla, bir grup Yunanlı sağlık görevlisinin nezaretinde, Larnaka’daki Glafkos Kleridis Havaalanı’na indirilmesi utanılacak bir konuydu… 
Oradan da Lefkoşa’daki Başpiskopos III. Makarios Hastanesi’ne nakledilmesi ve sonuçta da 2 milyon Euro gibi bir harcama ile ilacını alması; Tatar’ın da kabinenin de bırakın istifa etmesini, “harakiri” yapmasını bile gerektirirdi.

-*-*-

Kimse utanmadı!
Kimsenin yüzü kızarmadı!
Kimse bir şey söylemedi!

-*-*-

Tatar, “anavatan, bayrak, ezan” dedi ve haftanın beş gününü Türkiye’de gezmeye ayırmayı sürdürdü…
Ersan Saner ise “başbakan” olarak hayatına devam etme planları yaptı…

-*-*-

Çok merak ediyorum; gerçekten milliyetçilik bu mu?
Doğru sonuca ulaşabilmek adına en pratik ya da en basit soruları sormak istiyorum:
Mesela hiçbir sağlık engeli olmaksızın, askerlik yapmamak yani kısacası, asker kaçağı olmak ama sürekli “bayraaaaak, ezaaaaan” diye bağırmak milliyetçilik kapsamında mıdır?
Mesela mafyacılık oynamak için illa ki milliyetçi olmak mı lazımdır?
Yoksa mafyacılık, milliyetçiliğin raconu mudur?
Ya da ne bileyim, milliyetçi olmak için kesinlikle haksız kazanç mı elde etmek lazımdır?

-*-*-

Yani bize milliyetçiliğin iyi bir şey olduğunu öğrettiler yıllarca da şu anda gördüklerimizden anladığım kadarıyla hiç de öyle değilmiş!

-*-*-

Bu ülke hiç bu kadar kokuşmamıştı…
Bakın kokuşmuşluğun içindeki kavga edenlere; hepsi baş milliyetçi…
Bu ülkede biat, itaat, yalakalık ve şükrancılık hiç bu kadar ayağa düşmemişti…
Bakın biatçı ve şükrancılara… 
Lütfen iyi bakın…
Sonra bir de dönüp, Kıbrıs Türk toplumunu ne hale getirdiklerini analiz edin…
Kendi ülkemizden, anavatanımızdan kaçmamızı istiyorlar…
Bizi kovmak istiyorlar…
Bezip, defolup gitmemizi bekliyorlar…

-*-*-

En başta bahsettiğim “plan” var ya!
İşte o plan, eminim budur!

-*-*-

Ne mi diyorum?
Tıpkı TMT Andı’nda bahsedildiği gibi; “… Kıbrıs Türkünün yaşayış ve hürriyeti, canı, malı ve her türlü anane ve mukaddesatı tehlikededir…”
Ve yine aynı TMT Andı’nda denildiği gibi; “…Ölüm dahi olsa verilen her vazifeyi yapacağım..."