TOMA, irade ve Anayasa

Sami Özuslu

 

Bir önceki hükümet döneminde, ama hükümetin de haberi olmadan çıkılan TOMA (Toplumsal Olaylara Müdahale Aracı) ihalesi Başbakan’ın açıklamalarıyla yeniden gündemin üst sıralarına yerleşti.
TOMA’yla ilgili özellikle Gezi Parkı olayları sırasında oluşan hassasiyetin devam ediyor olması çok önemli bir fırsat ve de güçtür.
Önemli olan bu fırsatın ve gücün nasıl kullanılacağıdır.
Eğer niyet gerçekten TOMA’dan ve TOMA’ya bu ülkede ihtiyaç olduğu şeklindeki düşünceden tamamen kurtulmaksa, hassasiyet gösterenlerin dikkatlerini bir noktaya doğru toplaması gerekiyor.
Onun da adı Anayasa değişikliğidir.
**
KKTC Anayasası’nın Geçici 10’uncu maddesi iç ve dış konularda güvenliği Türkiye’ye veriyor.
Bunu bilmeyen yok.
Kağıt üzerinde Başbakanlık’a bağlı gibi görünse de, ne Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı ve ne de Polis Genel Müdürlüğü emirleri sivil otoriteden almaz.
Bugüne kadar Kolordu Komutanı’nın değil, Başbakan’ın talimatını yerine getiren bir polis müdürü ya da GKK komutanı olmadı.
Anayasa’nın o maddesi orada durduğu sürece olamaz da!..
Bu gerçek orta yerde dururken ve yeni kurulan hükümet de zaten 2014’te Anayasa’yı değiştirmek gibi stratejik bir hedef koymuşken önüne, TOMA konusunda başka türlü tartışmalara girişmek hedefe varılmasına zarar verecek noktaya gelebilir.
**
Başbakan Özkan Yorgancıoğlu TOMA konusunda daha dikkatli konuşabilir miydi?
Evet.
Mesela detaya girmeden, topu taca atarak “Konuyla ilgili çalışmalarımız sürüyor” diyebilirdi.
Bunu dese, TOMA hiç gündeme bile gelmezdi büyük ihtimalle…
Ama ne yaptı Başbakan?
Doğruyu söyledi!
“Bilgimiz yok” dedi.
“Var” mı deseydi?
Yani Başbakan gözümüzün içine baka baka ‘yalan’ söyleseydi, belki de bir süre avunacaktık.
Hatta şunu da söyleyebilirdi: “Ben birazdan polis müdürünü ve GKK komutanını çağırıp ihaleyi iptal ettireceğim!”
Ertesi sabah bazı gazetelerde ‘kahraman’ ilan edilirdi Yorgancıoğlu…
Ama ‘yalan’la!..
**
Yorgancıoğlu göreve geldiği gün, önünde polis terfilerini buldu.
Derhal tepki koydu. Geçen günkü rütbe törenine de katılmadı.
‘Kahraman’ ilan etmekte meşhur olanlar bu tavrı es geçti.
Oysa bu davranış, yeni hükümete karşı kimi merkezlerin nasıl bir tavır takındığını da özetliyor, Başbakan’ın ‘sivilleşme’ vizyonunu da…
Bu yüzden TOMA konusundaki hassasiyet devam etmeli ve bu hassasiyetten kaynaklanan güç Anayasa’nın değiştirilmesine kanalize edilmelidir.
Bu yönde ana muhalefet UBP dahil meclisteki bütün partiler teşvik edilmelidir.
Aksi halde ne mi olur?
CTP ‘sivilleşme’ ve ‘Anayasa değişikliği’ konusunda yalnızlaştırılır ve statüko devam eder!