Geçtiğimiz günlerde benzin fiyatlarına okkalı bir zam yaşadık ve bir hamlede bu ülkede yaşamak artık biraz daha zor oldu.
Zor oldu çünkü en büyük giderlerimizden biri yakıt gideridir. Tüm hayatımızı etkiler. Bir kalemde tüm hayatı pahalılaştırır.
Bu pahalılaşma özel taşıtlara olan bağımlılığımızdan kaynaklanıyor aslında. Ve, bu bağımlılığın sebebini anlamak için yıllık ithalattaki en yüksek iki kaleme bakmak yeterli olacaktır.
2021 yılının ilk 6 ayında KKTC araç ithalatı 76 Milyon USD, yakıt ithalatı ise 109 Milyon USD olarak yapılmıştır. Bu rakam yılda toplam 370 Milyon USD eder.
Yani bizler yılda 6 Milyar TL araçlara ve yakıta harcıyoruz.
KKTC Bütçesi’nin 2022 yılında 12.77 Milyar TL olduğunu göz önünde bulundurursak bu rakamın ne kadar büyük bir kayıp olduğunu biraz daha rahat görebiliriz.
Bugün artık araç giderinin tamamının ve yakıt giderinin önemli bir kısmının ülkede kalmasını sağlayacak TOPLU TAŞIMA REFORMUNU konuşma zamanı gelmiştir.
Bu ülkedeki toplu taşımanın sistemi eksikliğinde çile çeken gruplar şu şekilde sıralanabilir.
1- Öğrencilere Eksiklik
Üniversitelerimize okumaya gelen 100 bin kadar öğrenci bu ülkenin ekonomisinin bel kemiğini oluşturmakta ve sokaklarının dahi dolmasını sağlamaktadır. Dünyanın değişik ülkelerinden ailelerinin okumak için bize emanet ettiği bu öğrencilerin şu anda çektiği sıkıntıların en başında toplu taşıma gelmektedir.
Ülkede yaşamaya günden itibaren ya araba almaya ya da perişan olmaya terk edilen bu öğrencilerin isyanı her seferinde ülke tarafından sağır kulaklarla karşılanmaktadır.
Eğer bu ülkedeki kaliteli üniversite öğrencisi sayısı artırılmak isteniyorsa bütünlüklü bir toplu taşıma sistemi mutlaka hayata geçirilmelidir.
2- Turistlere Eksiklik
İster Ercan Havalimanı’ndan gelsin ister yeşil hattın diğer tarafından, bu ülkeye giren turistlerin çoğu toplu taşıma sisteminin eksikliğini şaşkınlıkla karşılar.
Özellikle kara kapılarından gelen turistler ülkenin içerisine giremeyerek beraberlerinde getirdikleri Eurolar ile birlikte güneye geri dönmek zorunda bırakılırlar.
Bugün Lokmacı Kapısı’ndan bir turistin Karpaz’a toplu taşıma ile gidip gelmesi imkansıza yakındır. Bu durum ise bizlere turizmde ciddi kayıplar yaşatmaktadır.
3- Sakinlere Eksiklik
Bugün arabanız bozulsa ve yeni bir araba almak zorunda kalsanız, 8 yıllık ikinci el en ucuz arabalardan biri olan Alto modele bile 5 Bin STG vermeniz gerekmektedir.
Bu miktarın Türk Lirası karşılığı 100 Bin TL’yi geçmektedir.
Araba almak bu kadar pahalı olmuşken ve benzin fiyatı ise günbegün artarken bir ailenin eskisi gibi 3-4 araca sahip olması demek, o alenin fakir bir hayat yaşaması anlamına gelmektedir.
Aileler çocuklarına araba alamayabilir, fakat devlet o çocuklara ulaşım sağlamak zorundadır!
Araç ve yakıt fiyatlarının bu kadar arttığı dönemde devletin görevi araba alamayan ailelerin bu ülkede insani standartlarda yaşayabilmesine katkı sağlayacak olan toplu taşıma sistemini kurmaktır.
4- Çevresel Eksiklik
Bizler tüm federasyon tartışmalarımızda Birleşmiş Milletler parametrelerine atıfta bulunurken fark etmemiz gerekir ki Birleşmiş Milletlerin şu anda en önem verdiği dünyasal tehlike İKLİM KRİZİDİR.
BM’nin şu anda tüm gücü ile sürdürdüğü en büyük mücadele ülkelerin karbon emisyonlarını sıfıra düşürmek ve böylece küresel ısınmayı 1.5 derece ile sınırlamaktır.
Bu durumda bile dünya felaketler yaşayacak olsa da bu felaketlerin insanoğlunun yok olmasına sebep olmayacağı umulmaktadır.
Dünyanın neredeyse tüm ülkelerinin katıldığı COP Toplantıları’nın 26’ncısında Paris Anlaşması artık bir öneri olmaktan çıkartılmış ve bir zorunluluk olarak kabul edilmesi makul görünmüştür.
Artık ülkeler karbon salınımını azaltmak zorundadır! Bunu yapmak içinse toplu taşıma sistemlerinin kurulması artık Sahra altı bölgesinde bulunan ilkel kabilelerin bile kabul ettiği bir durumdur.
Bizlerin bu araç bağımlılığı BM ruhuna aykırı gelmekte ve yaptığımız karbon emisyonları ile dünyaya ciddi anlamda zarar vermektedir.
5- TOPLU TAŞIMA REFORMU, HEMEN ŞİMDİ!
Eğer biz Kıbrıslı Türkler kendi ayaklarımız üzerinde durup bağımsız, dünya ile bütünleşik ve çevreye duyarlı bir yönetim kurmayı planlıyorsak, bunun yolunun ülkemizde TOPLU TAŞIMA REFORMU yapmaktan geçtiğini fark etmek zorundayız.
Ekonomik akıl, sosyal devlet politikaları, kamu vicdanı ve çevresel kaygıların hepsi bu ülkede toplu taşıma sistemlerinin kurulması gerektiğini söylemektedir.
Toplu taşıma her zaman bu ülkenin ihtiyacıydı ama günümüz koşulları ele alındığında bu ihtiyaç daha da acil hale gelmiştir. Bu ülkede yaşayan herkesin toplu taşımaya olan ihtiyacı artmıştır ve acilen bu konuda adım atılmalıdır.
Tek yapmamız gereken bu TOPLU TAŞIMA VİZYONUNA gerçekten inanmak ve onu ivedi politikalarımızın arasına koymaktır!