Toplu tecavüz turizmi!

Serhat İncirli

Dr. Sibel Siber’in “khora” tarafından yayımlanan son kitabı “Kıbrıs’ta Jön Türk Hareketi, Kulüp, Kardeş Ocağı” adlı kitabını okumaya başlar başlamaz ilk aklıma gelen, çok üzgünüm ama, Kıbrıs Rum toplumunun bizden daha çalışkan, daha örgütlü, daha bilinçli, daha tahsilli olduğuydu…

-*-*-

Kitapta açıkça dile getirilen, Ada’nın İngilizlere devri ile birlikte Rum toplumunun çok hızlı bir şekilde İngilizce öğrenmeye başlayıp, üst düzey mevkileri ve makamları ele geçirmesiydi…

-*-*-

Bizim toplum ne yaptı?
Ne lideri vardı, ne liderliği, ne İngilizce bileni, ne gazetesi, ne kulübü, ne de birliği!

-*-*-

Ve başka ne vardı?
“Osmanlı nasıl olsa geri gelecek, biz oturalım, keyfimize bakalım, çok da şey etmeye gerek yok” zihniyeti veya aldatmacası veya daha da kötüsü “geri zekalılığı”…

-*-*-

Evet üzgünüm ama “Osmanlı nasıl olsa geri gelecek” dedik ve ülkeyi İngiliz yönetiminde, Rumların her açıdan üstünlüğüne ve egemenliğine terk ettik…

-*-*-

Pek fazla bir şey değişmedi!
Günümüzde Rumlar, Avrupa Birliği’nin üye devletlerinden birinin sahibidir; biz hala “Osmanlı” umuduyla veya yalanıyla, 1800’lerin sonlarındaki gibi “oturup bekliyoruz…”
Belki bekletiliyoruz…

-*-*-

Haaaa bu arada, Osmanlı geldi!
Yani o yıllardaki beklenti, belki bir miktar rötarlı da olsa 1974’te gerçekleşti ama bu geliş de ilk başta hukuki olarak değerlendirilse ve haklı bulunsa da; o gelişin akabinde gelişen “kalış”, hukuku da alt üst etti!

-*-*-

1800’lerin sonlarında eğitimde bize fark atan Rum toplumu; bir yandan İngilizce öğrendi, öte yandan çocuklarına çok ciddi eğitim verdi…
Ve o çocuklar ülkelerine dönerek, hizmet etmeyi hep sürdürdü…

-*-*-

Bizde ne oldu?
Bizde hep hamaset!
Ve toplumu mahveden bu hamaset, şimdilerde yetişen gençlerimizin ülkeye dönüşünü de sağlayamıyor!

-*-*-

Kısacası, bu Ada’da Osmanlı ve Türk projeleri, Kıbrıslı Türk toplumunun zerre kadar işine yaramadı!
Efendim, Rumlar bizi kesecekti, keserdi, kestiydi!
Bu mudur sizin bütün argümanınız?
O zaman dönüp etrafınıza bakın, “kesilecek” diye koyun muamelesi yaptığınız toplumun çocukları, İrlanda’da, Portekiz’de, Hollanda’da, İtalya’da, İngiltere’de ekmek yiyor!

-*-*-

KKTC mi?
Geçenlerde Ersin Tatar sağlık turizminde ortalığı parçaladık anlamına gelen sözler etti ya!
Acıdır, turizmde geldiğimiz nokta daha çok “toplu tecavüz turizmi”dir!
Geriye kalan da en iyi ihtimalle “geçersiz diploma dağıtan üniversitelerimiz”dir!


“Belli gerçekler”, “Bilimin gösterdiği 
doğrular ve hukukun üstünlüğü”ne karşı!

Şampiyon Melekleri Yaşatma Derneği öncülüğünde, “Adalete Işık Tut” sloganı ve sanıkların olası kastla yargılanması talebiyle başkent Lefkoşa’da Cuma akşamı yapılan adalet yürüyüşünde, “Meleklere verilmiş sözümüz var, adalet için buradayız” mesajları verildi…
Yürüyüşe katılamadım ama herkes gibi (Yalakalar hariç) yüreğim oradaydı…

-*-*-

CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman ile CTP milletvekilleri yürüyüşe tam kadro katıldı… 
TAK’ın haberine ve ekranlardan, sosyal medyadan izleyebildiğim kadarıyla Genel Ortaöğretim Dairesi Müdürü Cengiz Uzun hariç; Ersin Tatar ve hükümet partilerinin hiçbir “efendisi ya da hanımefendisi” bu yürüyüşte yoktu!

-*-*-

İlginç!
Tatar’ın en çok şov yaptığı konudur bu konu!
Acaba neden katılmadı?

-*-*-

Ülkede, hemen her düğüne, sünnete, cenazeye katılan Tatar ve saz arkadaşlarının bu kez katılmaması “dedikodu” sebebi mi?
Evet!
Acaba neden katılmadılar?

-*-*-

Türkiye’den “sakın katılmayın” diye bir talimat mı geldi?
Eğer bu türden bir talimat geldiyse; bu da “ilginç”tir! Ve mesaj yüklüdür!

-*-*-

Şampiyon Melekleri Yaşatma Derneği Başkanı Ruşen Yücesoylu Karakaya son günlerde İsias Otel davasında kendilerini üzen bazı kararlar alındığını belirtti… 
Ruşen Karakaya, “Bizim tek dayanağımız bilimin gösterdiği doğrular ve hukukun üstünlüğüdür” dedi…

-*-*-

“Bilimin gösterdiği doğrular ve hukukun üstünlüğü”…
Bu ifade de çok önemli!
Bence Türkiye’de mevcut sosyal – siyasal ve hukuki yapıdan “bilimin gösterdiği doğruları ya da hukukun üstünlüğünü” beklemek, ölüden göz yaşı beklemektir!

-*-*-

Evet, kardeşlerimiz, evlatlarını kaybetti…
Evlatlarımızı yitirdik!
Bu acının tarifi yoktur!
Düşündüğünüz anda ciğerler eriyor!

-*-*-

Karakaya diyor ki, “… kapanmayacak yaralarımızı, yasımızı bir kenara koyarak bize bu acıyı yaşatanların ve koskoca bir nesli yok edenlerin cezasını çekmesi gerektiğini hep birlikte dile getirerek ‘adalet, adalet' diye haykırdık… Bu haykırışımız 72 cana mezar olan bu yapının ortaya çıkmasında ismi geçen tüm kişiler ve sorumlular hak ettikleri en ağır hukuki cezaları alana kadar yani olası kastla yargılanıp hüküm giyene kadar devam edecektir.” 

-*-*-

Ailelerin ne istediği net!
Ama Türkiye’deki “hukuk sisteminin nasıl çalıştığı” daha net!

-*-*-

Karakaya, yürüyüş sonrası yaptığı konuşmada, “Bugüne kadar suçluların belli desteklerle aldırdığı tek bir rapor dışında, gerek savcılık gerekse bizler tarafından alınan 4 farklı teknik bilirkişi raporunda binanın bütün kusurları nettir, suçlar sabittir ve suçlular bellidir” diyerek, “Adıyaman 3. Ağır Ceza Mahkeme heyeti, bu gerçeklerle hareket etmek zorundadır” ifadelerini de kullandı.

-*-*-

“… Suçluların belli desteklerle aldırdığı bir rapor” ifadesi de çok ciddi şekilde ele alınmalıdır…
Düşündürücüdür!
Türkiye’de “belli destekler” bu gibi duruşmalarda çok önemlidir!

-*-*-

Haftaya Adıyaman’da duruşma var…
Umarım, gerçekten Karakaya’nın dediği gibi, “belli destekler” devreye girmez; “Bilimin gösterdiği doğrular ve hukukun üstünlüğü” kazanır!

Zimbabve’ye bakalım, benzerini yapalım!.. Güney Afrika ülkesi Zimbabve'de, 18 Nisan Bağımsızlık Günü münasebetiyle affedilen 4 binden fazla mahkum cezaevinden çıktı… Zimbabve ulusal basınında yer alan haberlere göre, Devlet Başkanı Emmerson Mnangagwa, ülkedeki cezaevlerindeki yoğunluğu azaltmak için Bağımsızlık Günü vesilesiyle 4 binden fazla mahkumun yararlanacağı af kararı çıkardı… Af kapsamında, 18 Nisan itibarıyla cezalarının 3'te 1'ini çekmiş tüm kadın ve çocuklar, cezalarının 10'da 1'ini tamamlamış 60 yaş üstü kişiler ve müebbet hapis cezası almış olup 20 senenin üstünde hapis yatanlar tahliye edildi… Cinayet, vatana ihanet, cinsel saldırı, silahlı soygun, kamusal şiddet, insan kaçakçılığı ve yasa dışı silah bulundurma suçlarından ceza alanlar bu aftan yararlanamadı…