“Toplum baskısı ve ön yargı yorucu, yıpratıcı…”

‘Aramızdan Biri’… Üç yıl önce HIV tanısı aldı… Sağlık boyutundan ziyade, toplum baskısı ve önyargı O’nun bu süreçte yaşadığı, tanık olduğu en can yakıcı süreçlerin başında geldi.

▶ Sağlık boyutundan ziyade, toplum baskısı ve önyargı, O’nun bu süreçte yaşadığı, tanık olduğu en can yakıcı süreçlerin başında geldi: “Çok yorulduk, sessiz kalmayacağız”

▶ “HIV sadece kronik, öldürücü olmayan bir hastalık olmasına rağmen toplumsal önyargılar çok yıpratıcı.”

▶ “Benim için her şey değişti… Fakat bu değişimlerin sebebi herhangi bir şekilde HIV’in medikal boyutu değil sosyal boyutuydu.”

▶ “Aileme HIV ile yaşadığımı açıklamadım. Bu benim için biraz hassas bir süre. Açıklasam anlayışlı olup yanımda olacaklarını biliyorum. Fakat toplumsal boyutu beni bile bu kadar yaralayıp psikolojime zarar verirken bir de onların benim adıma bu damgalama ile yaşamak zorunda kalmasını istemedim.”

▶ “HIV tanısı aldı diye yıllardır burada yaşayan ve hayatını kurmuş insanlar bir gecede bu adadan defediliyorlar. İnsan hakları, adalet nerede?”

Ayşe GÜLER

‘Aramızdan Biri’… Üç yıl önce HIV tanısı aldı… Sağlık boyutundan ziyade, toplum baskısı ve önyargı O’nun bu süreçte yaşadığı, tanık olduğu en can yakıcı süreçlerin başında geldi.

Testi pozitif çıktıktan sonra bu alanda daha aktif mücadele etmeye başladı.

A.B, toplumun HIV konusunda oldukça bilinçsiz olduğuna dikkat çekerek, “HIV statüsünün bir dedikodu niteliğinde olduğu algısı, halen daha devam etmekte. Daha önce onlara bahsettiğim için benden uzaklaşan, bana acıyan gözlerle bakan insanlar ile karşılaştım. Anlamıyorum, bu bilinçsizlik nasıl halen var?” diye soruyor.

Şu anda tedavi süreci devam etse de dönem dönem aksaklıklar yaşıyor.

Ülkede yeteri kadar HIV ilacı bulunmadığını ifade ediyor, 3.5 hafta ilaçsız kaldığını söyleyerek, ekliyor: Hastaneye her gidip ilaç alacağımda acaba var mı diye düşünmekten çok yoruldum. Sanki toplumsal baskı ve damgalama yetmezmiş gibi bir de ilacımı kaç gün içemezsem acaba virüs direnç geliştirir diye dertleniyorum.

A.B, sağlık sistemini de eleştirerek, “Devletin sistemsizliği ve plansızlığı yüzünden sağlığımdan olmayı bekliyorum. Bu konuda bazen kendimi ne kadar çaresiz hissettiğimi anlatsam kelimeler kifayetsiz kalır. Benim hayat kalitem ve haklarım kendini bilmez ve bilinçsiz koltuk sevdalısı insanların politik çıkarlarına oyuncak ediliyor” diyor.

Sağlık Bakanlığı’nın HIV ile ilgili çalışması olmadığını da söyleyerek, “Bakanlığın uyguladığı sistem yılda bir kez 1 Aralık Dünya AIDS gününde bir basın bülteni geçmekten ibaret” diyor.

“HIV ile yaşadığım gerçekliği ile barışıp, toplumun bana dayatması yüzünden kendimi yargılamayı bıraktığım gün her şey değişti. Bu benim tanım ve benim kararım” diye özetledi.

Şu anda tedavi süreci devam eden,

HIV tanısı alan, yıllardır burada yaşayan ve hayatını kurmuş insanların bir gecede adadan sınır dışı edilmelerini de eleştiren A.B, “Tanı alan kişi bilinçli bile olsa tramvatik olabilecek bir yas sürecinden geçer. Bu süreçte güvende olduğunu, tedavi edileceğini ve yalnız olmadığını bilmek ister. Fakat bizim yetkililerimiz, destek çıkmak yerine bir ‘tehdit’ olarak algılayarak burada eğitim gören, çalışan, yaşayan insanları ülkeden sınır dışı ediyor. İnsan hakları, adalet nerede?”

YENİDÜZEN, ‘Aramızdan Biri’ ile ‘zoom’ üzerinden toplantı gerçekleştirdi, yaşadıklarını, toplumda karşılaştıklarını ve sağlık sistemini konuştu.

“Sonuç çıktığında saatlerce ağlamadım”

▶ Tanıyı aldığında gergin olmasına rağmen, saatlerce ağlamadığını anlattı, ilaç kullandığı sürece bir şey değişmediğini bildiğini belirtti.

▶ Test yapmaya nasıl karar verdin? Hastanede anonim isim kullanabildin mi?

“Şüpheli cinsel temas sonrasında içim rahat etmediği ve uzun zamandır test yaptırmadığım için hastaneye gittim. Lefkoşa Devlet Hastanesi’nde anonim bir şekilde test olabilmek için hali hazırda tanıdığım Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı ile konuşarak, kodumu aldım ve testimi yaptım. Anonim test ilk kez yaptırmadığım için sisteme alışkındım. Fakat, bu testi ilk yaptırdığım zamanı hatırladığımda gerçekten çok kaygılı bir süreçti. Bazen içerideki uzmanlar poliklinik randevusu isteyip test olmak için beklemenize sebep olabiliyor.”

▶ Peki, testin pozitif olduğunu nasıl öğrendin? HIV tanısı aldıktan sonra neler yaşadın?

▶ “Ben işteyken hastanede çalışan bir Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı beni arayıp ertesi gün benimle görüşmek istediğini söyledi. O an anladım, bunun sebebi büyük ihtimal HIV tanısı alacağım içindi. Çünkü bu tanıyı yüz yüze vermek gerekiyor. Birçok insan toplumsal önyargılar ve yanlış bilinen ‘gerçekler’ yüzünden büyük bir inkar yaşayabiliyor. Telefonu kapattım ve derin bir nefes aldım. Bu tanıyı alacağım gerçeği ile yüzleşmek o an bana çok gelmeye başladı. Çok şanslıyım ki etrafımda bu konuda bilinçli ve önyargıya sahip olmayan insanlar var. Hemen güvendiğim ve kendimi yakın hissettiğim bir arkadaşıma durumu anlattım. Bir bilinmezlik içine girdim, ben gerçekten HIV pozitifi miyim yoksa başka bir durumdan kaynaklı benimle görüşmek mi istiyor? Emin olamıyordum. Üzerinden birkaç saat geçince, arkadaşımdan da destek alarak Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanını geri aradım ve eğer HIV pozitif isem bunu bana söylemesini istedim, kendime zarar vermeyeceğimi ve bu durumu normal karşılayacağımı ilettim. Bunun üzerine, ‘Evet, test sonucu pozitif geldi’ dedi. Birçok insana göre bilinçli bir insandım. Tanıyı ilk aldığımda üzerimde gerginlik vardı. Sonuç çıktığında saatlerce ağlamadım. İlaç kullandığım sürece bir şey değişmediğini biliyordum…       

▶ Test sırasında anonim isim kullanmayı neden tercih ettin? Sonucu öğrendiğinde partnerine/ yakın temas ettiğin kişilere bilgi verdin mi?

▶ “HIV tanısı almanın bedensel sağlığımı etkilemeyeceğinin farkındaydım, HIV ile yaşamanın aslında ne kadar sıradan olabileceğinin de. İnkar etmenin kimseye bir faydası olamaz biliyordum, günde sadece bir hap alarak virüsü kontrol altında tutabilirim. İlaçlarımı düzenli kullandığım süre boyunca virüs vücudumda belirlenemez seviyeye gelecek bu da başka insanlara bu olmayacağı anlamına geliyor. Fakat bunları bilecek kadar farkındalık sahibi olmanın çok da bir faydasını görmedim. Çünkü yıllardır HIV sadece kronik, öldürücü olmayan, bir hastalık olmasına rağmen toplumsal önyargılar çok yıpratıcı. İnsanların HIV ile yaşamaya bakış açısı ve bunun benim hayatım üzerinde yaratacağı etkiler beni oldukça korkutmaktaydı. Bu sebeplerden dolayı sadece ve sadece anonim bir şekilde test olmak istedim her zaman. Pozitif olduğumu öğrendiğimde de enfeksiyon uzmanına son 6 ay içerisinde birlikte olduğum kişi veya kişilerin ismini iletişim bilgileri ile seve seve verdim. Ben kendim arayacak ve konuşacak cesareti bulamazdım çünkü ifşa olma korkusu çok ağır basıyordu. Fakat bir sağlık çalışanın anonim bir şekilde arayıp test olmaya teşvik etmesi çok mantıklı ve güzel bir seçenekti.”

▶ Bu konuda sana yeterli bilgi verildi mi?

“Gerçekten çok şanslıyım. Şu an benimle ilgilenen Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı ilk tanı aldığımda beni karşısına oturtup, biliyor olmama rağmen, saatlerce HIV hakkında güncel bilgiler vererek beni sakinleştirdi. Tedavi süreci hakkında birlikte konuşup içimin rahat olduğundan emin oldu. Psikolojik destek alabilmek için teşvik etti. Yaşayabileceğim medikal sorun zaten yoktu onun yerine uzun uzun damgalamadan ve haklarım hakkında beni bilgilendirdi. Gerçekten çok şanslıyım, farkındalığı olan bir insan olarak tanı olmuş olmama rağmen aklımda birçok soruya yanıt verip beni telkin edebilecek bir uzman vardı karşımda.”

“Ailemin benim adıma bu damgalama ile yaşamak zorunda kalmasını istemedim”

▶ Ailesine HIV ile yaşadığını açıklamadığını dile getiren A.B, “Açıklasam anlayışlı olup yanımda olacaklarını biliyorum. Fakat toplumsal boyutu beni bile bu kadar yaralayıp psikolojime zarar verirken bir de onların benim adıma bu damgalama ile yaşamak zorunda kalmasını istemedim” diyor.

▶ HIV ile yaşayan bir birey olarak ilişkilerinde değişiklik oldu mu?

“Tabii ki değişiklik oldu… Kiminle birlikte olduğum, kime ne anlattığım, kime bana yakın olması için izin verdiğim… Benim için her şey değişti… Fakat bu değişimlerin sebebi herhangi bir şekilde HIV’in medikal boyutu değil sosyal boyutuydu. HIV tanısı aldıktan sonra cinsel ilişkide korunmanın önemi üzerine daha çok konuşmaya, daha fazla insanı korunmaya teşvik etmeye başladım. Fakat fark ettim ki partnerlerim arasında ben ısrar etmeme rağmen korunmak istediğim için benimle birlikte olmak istemeyenden beni aşağılamaya kadar giden insanlar oldu. Romantik ilişkilerimde partnerime açılmam gerekir mi? İfşa olur muyum? Söylemek için doğru zaman var mı? Kendi kendime bunlar gibi birçok soru sormaya başladım. Sonra fark ettim ki aslında diğer insanlar ile olan ilişkilerimden çok kendimle olan ilişkim bu soruların cevabını bulacağım yer. HIV ile yaşadığım gerçekliği ile barışıp, toplumun bana dayatması yüzünden kendimi yargılamayı bıraktığım gün her şey değişti. Bu benim tanım ve benim kararım. Tedavime devam ediyorum, kanımda HIV belirlenemez seviyede ve bundan dolayı bulaştırılamaz. O yüzden bu tanı sadece beni ilgilendirir ve bunu kabul edemeyecek kişinin benim hayatımda yeri olmaması gerek ne romantik partner olarak ne de başka.”

▶ Devlet hastanesinde psikolojik destek aldın mı?

“Kesinlikle hayır. Öncelikle ülkemizde Psikoloji Meslek Yasası olmadığından dolayı hangi psikoloğa gidilmesi konusunda çok seçici olunması gerek. Buna devlet hastanesinde çalışanlar da kesinlikle dahil. Bunun üzerine bir de HIV ile ilgili sosyal damgalamalar da dahil olunca yetkin ve gerçekten etik çalışan bir psikoloğu üzgünüm ki devlet hastanesine bulamayacağıma neredeyse emindim. Bu yüzden maddi imkanlarım doğrultusunda özelde kliniği olan alanında uzmanlaşmış ve daha önce tanı ve yas süreçleri çalışmış olan bir psikoloğa gittim. Şimdi de kimseyi özellikle HIV tanısı almış birini devlet hastanesindeki psikologlara yönlendirmiyorum. Yönlendirmeyi de reddediyorum.”

▶ HIV tanısı aldığını ailene söyleyebildin mi? Süreçten bahsedebilir misin?

“Aileme HIV ile yaşadığımı açıklamadım. Bu benim için biraz hassas bir süre. Açıklasam anlayışlı olup yanımda olacaklarını, benimle birlikte onlarında bu konu hakkında daha bilinçli olacağını biliyorum. Fakat toplumsal boyutu beni bile bu kadar yaralayıp psikolojime zarar verirken bir de onların benim adıma bu damgalama ile yaşamak zorunda kalmasını istemedim.”

“3.5 hafta ilaçsız kaldığım dönemler oldu…”

▶ Sağlıkta birçok alanda olduğu gibi HIV tanısı alan kişilerin de ilaç sıkıntısı yaşadığını ifade eden A.B, “3.5 hafta ilaçsız kaldığım dönem oldu. Sanki toplumsal baskı ve damgalama yetmezmiş gibi bir de ilacımı kaç gün içemezsem acaba virüs direnç geliştirir diye dertleniyorum “şeklinde konuştu.

▶ Tedavi konusunda aksamalar yaşıyor musun?

“Kesinlikle! Üç yıldır HIV ile yaşıyorum ve dönem dönem aksamalar yaşamaya devam ediyorum. Ülkemizde maalesef yeterli sayıda HIV ilacı bulunmamakta bu da bazen ilaçlarımı kullanamadığım anlamına geliyor. Hastaneye her gidip ilaç alacağımda acaba var mı diye düşünmekten çok yoruldum. Sanki toplumsal baskı ve damgalama yetmezmiş gibi bir de ilacımı kaç gün içemezsem acaba virüs direnç geliştirir diye dertleniyorum. Resmen, hayatım fiziksel sağlığım açısından hiç zor değilken devletin sistemsizliği ve plansızlığı yüzünden sağlığımdan olmayı bekliyorum. Bu konuda bazen kendimi ne kadar çaresiz hissettiğimi anlatsam kelimeler kifayetsiz kalır. Benim hayat kalitem ve haklarım kendini bilmez ve bilinçsiz koltuk sevdalısı insanların politik çıkarlarına oyuncak ediliyor. İşte bunu kendime yediremiyorum. Var olan HIV vakalarına göre ilaç ihalesine çıkılıyor. Yeni tanı çıktığında yeniden ihaleye çıkılması zaman alıyor. 3.5 hafta ilaçsız kaldığım dönemler oldu. Bu tanıyı alanlar, dayanışma sergilemek zorunda kalıyorlar.”

▶ HIV testi pozitif çıktıktan sonra ülkeden sınır dışı edilen birine rastladın mı?

“Evet, çokça kez bire bir bunu ve bu süreci yaşadım. HIV tanısı aldıktan sonra bu alanda daha aktif bir şekilde mücadele etmeye başladım. Bu sayede de özellikle birçok yabancı öğrencinin ülkede yaşarken HIV pozitif oluşunu, zorla evlerinden alınıp tutuklandıklarını ve sınır dışı edildiklerini kendi gözlerimle gördüm. İlk başta tanı alan kişi bilinçli bile olsa tramvatik olabilecek bir yas sürecinden geçer. Bu süreçte güvende olduğunu, tedavi edileceğini ve yalnız olmadığını bilmek ister. Fakat bizim yetkililerimiz, toplumsal önyargılar yüzünden tramvatikleştirilen bu süreçte insanlara destek çıkmak yerine bir ‘tehdit’ olarak algılayarak burada eğitim gören, çalışan, yaşayan insanları ülkeden sınır dışı ediyor. ‘Sınır dışı etmek’ kulağa çok hukuki bir terim olarak geliyor. O yüzden bence artık doğrusunu söyleyelim. HIV tanısı aldı diye yıllardır burada yaşayan ve hayatını kurmuş insanlar bir gecede bu adadan defediliyorlar. İnsan hakları? Adalet? Nerde bunlar? Biz çok hoşgörülü bir toplumuz zaten aferin bize.”

▶ Sence HIV ile yaşayan birinin çalışma hayatını kısıtlayan bir düzenlemeye ihtiyaç var mı?

“Kesinlikle gereksiz olduğunu düşünüyorum. Öncelikle şunu bir açıklığa kavuşturalım; HIV ile yaşayan bir insan düzenli şekilde ilaçlarını kullandığında HIV kanında belirlenemez seviyeye gelir. Bu da kişinin bulaştırıcı olmadığı anlamında gelir. Şöyle anlatayım; diyabet bulaşıcı bir hastalık değilse diyabet ile yaşayanların herhangi bir sektörde çalışmasının kısıtlanması mantıklı mı? Peki HIV ile yaşayan kişi bulaştırıcı değilse herhangi bir sektörde çalışması kısıtlanması mantıklı mı? Bence cevap gayet açıkça ortada, peki sizce?”

▶ Bu süreçte çevrende HIV ile yaşayan başka insanlarla tanışma imkanın oldu mu?

“Sanırım HIV tanısı aldıktan bir yıl sonra ilk kez HIV ile yaşayan başka biriyle tanışabildim. Toplumsal önyargılar yüzünden HIV ile yaşayan insanlar statülerini paylaşamıyor bu yüzden de bazen birbirimiz ile tanışmamız neredeyse imkansız denecek kadar zor olabiliyor.

Tamamen kaygılarımız aynı. Kaygıların dayandığı şey toplum baskısı. Sağlık bakanlığı 1980’lerden kalma yol izliyor.

HIV tanısı alınca birbirimiz ile tanışmanın gerçek önemini anladım. Çünkü, etrafında bilinçli kişilere açılsan ve konuşsan bile kimse seni anlamıyor gibi hissediyorsun. Seninle benzer yollardan geçmemiş, benzer şeyleri dert etmemiş insanlar seni anlayamıyor. Benimle aynı ilaçlara erişme kaygısı yaşayan, ifşa edilme korkusu yaşayan insan, benim deneyimimin ne olduğunu anlayabilir. Bu sürecin bana öğrettiği şeylerden en önemlisi bu, biz HIV ile yaşayanlar birbirimize destek olmalıyız. Bu toplum içerisinde hayatta kalabilmek için, en temel insan haklarımıza erişebilmek için birlik olmalıyız.”

▶ HIV ile yaşayan bireyler için çalışan sivil toplum örgütleri de var. Bu alandaki çalışmalarını yeterli buluyor musun?

Evet, ilk başlarda HIV’i gündemine alıp bu alanda çalışmalar yürüten çok fazla sivil toplum örgütü yoktu. Diğer toplumsal konulara ek olarak HIV için çalışan örgütler vardı. Benim için onların önemi çok büyüktü. Çünkü onlar sayesinde HIV gündem haline getiriliyordu. 1 Aralık’ta yılda en az bir kez olsa bile… Sonrasında spesifik olarak HIV üzerine çalışan Pozitif Düşün İnisiyatifi oluşturuldu. İçerisinde öznelerin bulunduğu, HIV ile yaşayan insanların HIV üzerine çalışmalar yürüttüğü bir örgüt. İçinde öznelerin olmadığı mücadele anca bir noktaya kadar devam edebilir. Gündelik hayatımda benim ne yaşadığımı, ne hissettiğimi bilmeyen ve yukardan gelen bir anlayış benim haklarımı savunamaz. Ne zaman ki biz HIV ile yaşayan insanlar kamusal olarak açılıp haklarımızı daha somut bir şekilde arayabileceğiz işte o zaman bu sivil toplum örgütleri ve mücadele yeterli olmaya başlayacak.”

“Toplum çok bilinçsiz, anonim test merkezleri artmalı…”

A.B, toplumun HIV konusunda oldukça bilinçsiz olduğuna dikkat çekerek, “HIV statüsünün bir dedikodu niteliğinde olduğu algısı, halen daha devam etmekte. Daha önce onlara bahsettiğim için benden uzaklaşan, bana acıyan gözlerle bakan insanlar ile karşılaştım. Anlamıyorum, bu bilinçsizlik nasıl hala var?” diye sordu.

▶ Toplum yapısı itibari ile HIV ile yaşayan bireylere ayrımcılık veya ön yargı barındıran davranışlar olduğunu düşünüyor musun? Hiç karşılaştın mı?

“HIV söz konusu olunca gerçekten çok bilinçsiz bir toplumda yaşıyoruz. Bulaş yöntemleri nelerdir, nasıl korunulur, tedavisi nedir ve bunun gibi birçok konuda insanların yeterli bir bilgisi yok. Bu da doğal olarak 1980-90’lardan kalma önyargıları hala besleyebiliyor. İş piyasasına yasal olarak engellerin, sınır dışı işleminin olduğu bir ülkede ayrımcılık ve ön yargı nasıl olmasın ki? Bu konuyu bahsettiğinizde, size garip garip bakan insanlar, HIV statüsünün bir dedikodu niteliğinde olduğu algısı, halen daha devam etmekte. Daha önce onlara bahsettiğim için benden uzaklaşan bana acıyan gözlerle bakan insanlar ile karşılaştım. Anlamıyorum, bu bilinçsizlik nasıl hala var? Günümüzde tıp HIV konusunda birçok konuda olmadığı kadar çok net. Bunu idrak edebilmek hem bu toplum hem de bu toplumu yöneten kişiler tarafından nasıl zor olabilir?”

▶ Ülkedeki anonim test merkezlerinin yeterli olduğunu düşünüyor musun?

“Kesinlikle hayır! Şu an sadece Burhan Nalbantoğlu Devlet hastanesinde anonim bir şekilde test gerçekleşmekte. Bu durum, test olan insan sayısını oldukça düşürüyor. Birçok önyargı ve bilinçsizlik yüzünden kişiler, HIV tanısı almamak adına test olmaktan kaçınıyor. Buna ek olarak da her ilçede anonim test merkezlerinin olmayışı bu sorunun git gide büyümesine sebebiyet veriyor. Test olmayan kişiler, HIV statüsünün farkına varmayıp tedaviye erişemeyince bulaştırıcılığı devam etmektedir. Bu da HIV ile yaşayan kişi sayısının artışına sebebiyet veriyor. Oysa ki anonim test merkezlerinin artışı daha fazla kişinin statüsünü öğrenmesi, tedavisine başlaması bu da HIV aktarımının azalmasına neden olacaktır. Fakat bu uygulamaya erişebilmek ve anonim bir şekilde test olabilmek için nerede yaşarsanız yaşayın hafta içi mesai saatlerinde Lefkoşa Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’ne gitmenin yolunu bulmanız gerek. Hali hazırda test olmaktan korkuyorsanız ulaşım bariyerine ve erişim güçlüğüne de maruz kalıp test olmayı erteleme veya tamamen vazgeçmek de çok sık yaşanan şeyler haline geliyor. Özel labaratuvarlarda da HIV testi yapılabiliyor. Ancak Anonim şekilde yalnızca devlette yapılabilir. Ne yazık ki özel labaratuvarda HIV testi pozitif gelen kişilerin kendisinden önce ailesinin arandığına da şahit oldum.

▶ Sağlık Bakanlığı’nın HIV farkındalığı ve toplumsal yapı konusundaki çalışmaları hakkında ne düşünüyorsun?

“Açıkçası olmayan bir şey hakkında ne düşünebileceğimi bilmiyorum. Şu ana kadar bakanlığın uyguladığı sistem yılda bir kez 1 Aralık Dünya AIDS gününde bir basın bülteni geçmekten ibaret. HIV ile yaşadığımız için; Bakanlığın kendisinin imzaladığı protokoller ve gerçekleştirdiği uygulamalar sayesinde güncel tıp bilgisini hiçe sayan hak ihlalleri ile karşılaşıyoruz. Bu konuda duyarlı olan uzman hekimlerin girişimleri ile yakın bir geçmişte tek bir merkezde olsa bile anonim test yapımları başladı, ilaç kullanımı düzenlendi. Fakat bunlar asla yeterli değil. HIV ile ilgili bilgilendirici farkındalık kampanyalarının yapılması gerek. Sağlık Bakanlığı üzerine düşen sorumluluğu, toplumu HIV ile ilgili doğru bilgiyi yayarak yerine getirmeye başlayabilir. Bunun için çok rahatlıkla, bilboardlar, sosyal medya paylaşımları kullanılabilir. Özellikle gençlerin konu hakkında bilinçlenebilmesi için ortaokul – lise seviyesinde HIV farkındalık seminerlerinin gerçekleştirilmesi elzemdir. Bunun ile birlikte güvenli cinsel ilişkinin öneminin vurgulanması, koruyucu yöntemlere erişimin arttırılması ve ücretsiz hale getirilmesi gerek. İnsanlara test olabilecekleri, pozitif olmaları haline ilaçlarına güvenle erişebilecekleri bir alan sunulması olmazsa olmazlardandır. Bunlar gibi yapılabilecek birçok şey varken ‘maddi kaynak’ eksikliği ve ‘toplum sağlığı’ argümanlarının arkasına sığınılması kabul edilemez ve edilmeyecektir. Biz HIV ile yaşayanlar bu konuda susmayacağız ve git gide çoğalan ve güçlenen sesimizi duyurmaya devam edeceğiz! Bu konudaki yükün sivil toplum örgütlerinin üzerine kaldığını düşünüyorum.”

▶ Hekimlerden, medyadan ve devlet yapısından beklentilerinden söz eder misin?

▶ “Bu sorunun cevabı da çok net ortadadır. Hekimlere HIV hakkında hem kendilerini hem de toplumu geliştirmek adına çok büyük sorumluluklar düşüyor. Bu sorumluluktan korkup kaçmadan hekimlerin ve aynı zamanda medyanın HIV konusunu ana akımlaştırmaları çok önemlidir. Hali hazırda HIV ile yaşayan insanların haklarını gasp eden, görmezden gelen bu devlet yapısına karşı birlikte mücadele etmek zorundayız. Biz HIV ile yaşayan insanlar damgalanmaktan, ötekileştirilmekten, güncel tedaviye erişimde sıkıntı yaşamaktan, iş piyasasına erişimimizin engellenmesinden çok yorulduk. Bunlara sessiz kalmayacağız. Her şeyden önce tüm hekimlere, medya emekçilerine ve devlet yapısı içerisinde çalışanlara hatırlatmak isterim ki Belirlenemez = Bulaştıramaz! Tam bu sebepten ötürü sadece önyargılara dayanan korkutma politikalarınızı, bilinçsizliğinizi ve yarattığınız hak ihlallerini reddediyoruz! HIV konusunu birlikte çalışarak daha eşitlikçi, adil ve toplum sağlığını güncel tıp bilgileri ile gerçekten düşünen bir toplum yaratmak için en büyük beklentim tüm kesimlerin bir araya gelerek bu konuda özne deneyimleri ile birlikte çalışma yürütmesidir.”

Özel Haber Haberleri