2018 yerel seçim sonuçları ‘değişim olmadı’ olarak algılandı. Kıbrıs Türk basınında ‘Halk memnun’, ‘Sürpriz yok’, ‘Devam’ gibi manşetler okuduk.
28 belediyenin sadece 5’inde ‘yeni başkan’ var. Dolayısıyla bu yorumlar kesinlikle yanlış değil.
Ancak bu sonuç kimseyi yanıltmasın. Toplum ‘değiştirmeyi bilmiyor’ diye bir tespite ulaşmak gerçekçi olmaz.
Zira Kıbrıs Türk toplumu –eskiden çok daha kolay ve sıklıkla- ‘değişim’den yana irade ortaya koyuyor.
Yerel seçimler düzeyinde değil ama merkezi idarede toplum ‘değiştirme’ye çok daha yatkın.
* * *
Son 10 yıla bakalım.
Birkaç on-yıl sadece bir Cumhurbaşkanı gören toplum, son 9-10 yılda üç farklı ismi Saray’a gönderdi.
2010 yılında Mehmet Ali Talat Cumhurbaşkanı idi.
Aynı yıl yapılan seçimde Talat yerini Derviş Eroğlu’na bıraktı.
Beş yıl sonra bu sefer Eroğlu Mustafa Akıncı’ya kaybetti.
Siyasetin ve devletin ‘en üst makamı’nda böyle değişim olacağını 20 yıl önce söyleseler kimse hayra yormazdı.
Hükümetler düzeyinde ise çok daha hareketli bir 10 yıl geçirdik.
Bu süre içinde KKTC tamı tamına 8 farklı Başbakan gördü!
2009’da Başbakan Ferdi Sabit Soyer’di.
Aynı yıl seçim oldu, UBP kazandı, Derviş Eroğlu Başbakanlık koltuğuna oturdu.
Bir yıl sonra Eroğlu Saray’a çıktı, İrsen Küçük Başbakan oldu.
Başbakanlık koltuğuna oturan bir sonraki isim –geçiş hükümeti olsa da- Sibel Siber’di.
Sonra Özkan Yorgancıoğlu’nun Başbakanlık dönemi başladı.
Onu parti içindeki görev değişikliği ve Ömer Kalyoncu’nun Başbakanlığı izledi.
Ardından bir ‘azınlık hükümeti’ ve Hüseyin Özgürgün’ün Başbakanlık dönemi başladı.
Ve 2018 başındaki seçimin ardından bu kez dört partili koalisyon ve Tufan Erhürman’ın Başbakanlık devrine girildi.
Bu süreçte farklı partiler hükümete girdi, çıktı…
Yeni partiler kuruldu, onlar da seçim kazandı, meclise girdi. Diğer bazıları parlamentodaki temsiliyetini yitirdi.
Özetle seçmen ‘merkezi idare’yi kolayca ve sıklıkla değiştirdi, değiştirmeye de devam ediyor.
* * *
Oysa yerel yönetimlerde manzara bu değil. Geçmişte de mevcut belediye başkanları kolay kolay seçim kaybetmiyordu. Şimdi de öyle.
Seçime yeniden giren mevcut başkanlardan sadece üçü kaybetti. 23’ü ise seçmenden onay almayı başardı.
Bunun çeşitli sebepleri olmalı.
En önemlisi, belediyelerin ve de belediye başkanlarının toplumla, bireylerle iç içe olması…
Görevi gereği sürekli vatandaşın sorunlarıyla birebir ilgilenen siyasetçinin şansı daha yüksek oluyor herhalde…
Tersinden bakarsak, ‘merkezi idaredekiler toplumla yeterince ilişki kuramıyor, hatta süreç içinde insanlardan kopuyorlar’ sonucuna varabiliriz. En azından birçoğu için bu durum geçerli.
Belediye başkanlarının kolay kolay seçim kaybetmemesindeki bir diğer etken de beldelerinde ‘en tanınan kişi’ olabilmeleri. Bu bakımdan diğer adaylar yarışa epey geriden başlıyorlar.
Başka nedenleri de var elbette yerel yönetimlerde ‘değişimin zor’ olmasının ama bu zorluk kimseyi yanıltmasın.
Toplum gerektiğinde değiştirmesini biliyor.