Toplum, Tatar ve Saner’e güvenmiyor

Serhat İncirli

Sayın Cumhurbaşkanı, Sayın Başbakan ve değerli UBP’li kardeşlerim; ülkeyi getirdiğiniz noktaya bakar mısınız?
Meslektaşları, Başbakan Ersan Saner aleyhine imza topladı…
Neden?
Çünkü Külliye inşaatına Türkiye’den mimar getirileceği veya Külliye’yi yapacak mimara vatandaşlık vermek zorunda kaldığı için…

-*-*-

Vatandaş, Külliye’ye “külliyen” karşı!
Neden peki?
Gerçekten ihtiyaç olamaz mı?
Olabilir ama yaşananlar, “hiç ihtiyaç yok” dedirtiyor…
Güvensizlik ve hatta “nefret” boyutu o kadar yüksek ki; gerçekten ihtiyaç olsa da “Külliye” istenmiyor…
Türkiye “yürekten” hediye edecek olsa da, ekonomik çöküntü yaşayan toplum buna şiddetle ve hiddetle karşı çıkıyor.
Yapacak olana da “yapılacak” olana da vatandaşın güveni kalmamış!

-*-*-

Efendim, belki de Türkiye’den gelecek olan mimar, bu işlerin ehlidir, uzmanıdır ve iyi niyet söz konusudur!
Ama güven yok!
Neden güven yok!
Neden Erdoğan da, Tatar da, Saner de “nefret” oklarıyla eleştiriliyor?

-*-*-

Çünkü bu durumun yaratıcıları yani sorumluları kendileridir de ondan…
Çözümsüzlük siyaseti güden, tüm Dünya’nın sırtını daha da döndüğü, yabancı temsilcilerin uğramak dahi istemediği bir başkanlık sarayını artık kim ister ki?
Güvenilmeyen, kendi toplumunun her gün yoksullaşıyor olmasına aldırış etmeksizin, “vatan- millet” hamasi gereksizliğinden başka hiçbir şey söylemeyen Tatar’a, yeni bir saray yapılması, vatandaşı çileden çıkarıyor…

-*-*-

Saner’in “mimarlık” lisansı elinden alınabilir.
Meslektaşları, arkadaşları bunu yürekten talep ediyor.
Neden?
Yukarıda da söylediğim gibi; mutlak teslimiyet, mutlak biatçılık ve mutlak itaatçılıktan tabii ki!

-*-*-

Ersin Tatar da Ersan Saner de “Kıbrıslı” olmaktan çıktı veya çıkmaya zorlandı.
Ve ikisi de bunu kabul etti.
Kendi toplumlarını, kendi toplumlarının geleceğini umursamadıkları görüntüsü var ortada…
Haliyle tepkileri de çekiyorlar…

-*-*-

Tufan Erhürman ve Kudret Özersay da ne diyor?
“Seçim yasakları derhal başlamalı”…
Neden?
Bu iki lider, aptal değil ki; onlar da biliyor kurunun yanında yaşların da yanabileceğini ama hükümete güvenmiyorlar…
Mesela Kalkınma Bankası’ndan çok ciddi yatırımlar için para bekleyenler var…
Dün iki tanesi ile konuşma fırsatım oldu, kredileri alamayabilirler…
Çünkü gerek Özersay, gerekse Erhürman, Saner ve hükümetine “sakın kımıldamayın!” diyor…
Neden diyor?
Çünkü bu hükümet her kımıldadığında altından pis kokular savuruluyor da ondan!
Kimse güvenmiyor.

-*-*-

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Berna Çelik Doğruyol dün istifa etti…
Doğruyol, istifasıyla ilgili gerekçesini şöyle açıkladı: 
“Özel işlerime ve akademik kariyerime devam edebilmek amacıyla, 1 Kasım tarihinde dolacak olan sözleşmemin uzatılmaması için Başkanımıza dilekçe vererek sözcülük görevimden azledilmeyi arz ettim."

-*-*-

Tövbeler tövbesi ama yeni müftü güçlü nefesi ile üfürüp Allah’ı KKTC’ye vatandaş yapsa ve bir kez daha tövbeler tövbesi ama KKTC vatandaşlığını alan Yüce Allah bana gelip de “Bu açıklama doğrudur” dese; I’m sorry my Lord, please forgive me but I do not believe you” derim… 
Yani inanmam…
Kimse inanmaz.
Vatandaşın aklıyla oynandı çünkü…

-*-*-

Cumhurbaşkanı da Başbakan da Başbakan Yardımcısı da vatandaşın aklını, beynini yaptıkları saçma sapan açıklamalar ve gereksiz kavgalarla “tılt” ettirdiler…
Resmen tılt olduk!
Bu yüzden herkes bilse de bilmese de Doğruyol’un istifası ile ilgili olarak onlarca farklı senaryo çiziyor…
Bu senaryoların hepsi uydurma ya da dedikodu bile olsa, vatandaş, yapılan açıklamayı  “yeterli” bulmuyor.
Kimisi “kavga”dan bahsediyor, kimisi Saray’dan son zamanlarda basına yapılan açıklamaların bazılarından Ersin Tatar’ın haberi dahi olmadığından yakınıyor.
İddialara göre özellikle son dönemde Tufan Erhürman ve Özdil Nami’yi de hedef alan Saray çıkışlı son derece saldırgan ve Cumhurbaşkanlığı makamına hiç yakışmayan seviyesiz açıklamalar, UBP’deki bir yetkili tarafından kaleme alındı ve Tatar’ın onayı olmaksızın basına servis edildi… 

-*-*-

Anastasiadis’e “yalancılar birinci lig şampiyonu” gibi diplomatik jargonun çok dışında ve son derece seviyesiz bir dille yazılan açıklamadan da Tatar’ın hiç haberi olmadığı ve Sözcü’nün bu ve buna benzer olaylardan sorumlu tutulmak istemediği için istifa ettiği kaydediliyor…

-*-*-

Kıbrıslı Türkler, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın da, Ersan Saner’in de Türkiye’den gönderilen birkaç danışmanın esiri hatta kuklası olduğundan emindir…
Güven sarsılmıştır.
Ve güven sarsılmasının sorumlusu da buna fırsat veren, bu duruma kendi kendilerini düşüren Ersan bey ve Ersin beydir.
Düşünebiliyor musunuz; Ersan bey genel başkanlık, ardından da vekillik seçimini kaybederse, işsiz kalacak… 
Ve bunun tek sorumlusu kendisi olacak!
Neden?
Bu kadar biatçı ve itaatçı olduğu için!


Erdoğan ve rakipleri!

Çağdışı faiz politikasında ısrar…
2023’teki seçimlere odaklanılmış, özellikle orta sınıf milliyetçi seçmeni kaybetmemeye yönelik dış siyasetteki gereksiz çıkışlar…
Fransa, Almanya ve İngiltere ile ilgili gerçek dışı yoksulluk senaryoları…
Osman Kavala’nın ve Selahattin Demirtaş’ın, kin, nefret ve propaganda amaçlı olarak, hukuk dışı bir şekilde hala tutuklu olmaları…
Kıbrıs sorununu çözmek yerine, karmaşık ve içinden çıkılamaz bir hale sokmaktaki anlamsızlık…

-*-*-

Dünya’da konuyla ilgili uzmanların gülerek eleştirdiği bir yığın “propaganda”…
Mesela mı?
Mesela uzay programı…
Mesela Türkiye’nin kendi otomobilini yapma haberleri…
Mesela “yine doğal gaz bulduk” açıklamalarının bir türlü hayat bulmaması… 

-*-*-

Her gün, her an yandaş medyanın çılgınca reklamını yaptığı İHA ve SİHA’lar dışında elle tutulur bir şey yok…
Dünya’nın en hızlı büyüdüğü iddia edilen, 2023’te şöyle kalkınacağı, böyle şahlanacağı söylenen ama Avrupa ortalamasının dörtte biri kadar kişi başına yıllık geliri olmayan bir ülke…

-*-*-

Dünya’da tek dostu kalmamış olmak da cabası…
Daha ne kadar şovla, propagandayla idare edeceksiniz ki?

-*-*-

Paranız puldan değersiz hale gelir, halk yoksullaşmayı hissettikçe, siz kesin gidersiniz!
Ama acı olan nedir biliyor musunuz?
Kılıçdaroğlu ve Akşener’i izliyorum… 
Umut vermiyorlar…
Hala rakipsizsiniz!


Ali Bizden Türkiye’ye alınmadığı zaman da yazmıştım; “… Yapmayın, etmeyin, eylemeyin, bu gibi saçma sapan hareketlerle Türkiye ile Kıbrıslı Türklerin arasını açıyorsunuz”… Hadi bu hiç umurunuzda değil… Avrupa gazetesi “işte yasaklılar listesi” diye bir liste yayınladı… Bu listede Mustafa Akıncı da var… Gazeteciler, sendikacılar, aktivistler… Tüm Dünya bu haberi gördü, görüyor, görmeye de devam edecek… Peki, bundan en çok kim zarar görecek? Yani, insanları, nasıl düşünürlerse düşünsünler, “bu ülkeye giremezsin” diye tutup kulağından kovarsan, bir anlamda o kişilerden düşünceleri nedeniyle intikam alırsan, sen mi kaybedersin yoksa kovduğun 40 veya bilemedin 50 kişi mi? Türk Lirası neden mi pul oldu? Kahramanlıkla uluslararası itibar kazanılmıyor da ondan! TV dizilerindeki kahramanlıklarla seçmene gaz verebilirsiniz de çağdaş Dünya’da bu geçmiyor!