“Topluma karşı suç işlenmiştir”

22 Ocak’ta Afrika gazetesi önünde yaşanan şiddet olaylarıyla ilgili yargılanan sanıklar, suçlu bulunup mahkum edildi.

Didem MENTEŞ

Lefkoşa’da 22 Ocak’ta yaşanan utanç olayları cezasız kalmadı, Afrika gazetesine karşı yapılan saldırı sonucu yargılanan 6 sanık suçlu bulunarak, hapis cezasına çaptırıldı.

Gazetenin balkonuna tırmanarak camlarını kıran, binaya taşlar ve sopalar atarak ayaklanan sanıklardan Abdülhadi Doğan 4 ay, Oktay Güney 2 ay, Mehmet İpek 6 ay, Bayram Ak 4 ay, Ahmet Türkmen 6 ay, Ümit Taş 4 ay hapis cezasına çarptırıldı.

Mahkeme, sanıkların avukatı tarafından yapılan “parmak verildiği diye tahrik oldular” iddiasıyla ilgili gerek tanık şahadetlerinin güvenilir olmayışı gerek sanıkların bu yönde beyan vermemesi gerekse kamera ve fotoğraf görüntüsü olmadığı için ispatlanamadığını vurguladı.

Bazı suçlarda sanığın ıslahından önce kamu menfaatinin ön planda tutulmasına vurgu yapan Yargıç, bu davadaki olayların tüm KKTC halkında derin yaralar açtığını, halkı dehşete düşürdüğünü, toplumsal huzuru bozduğu için kamuya karşı işlenmiş suçlar olduğuna dikkat çekti.

Mahkeme doldu taştı, geniş güvenlik önlemi alındı

Sanıklar Ümit Taş, Ahmet Türkmen, Bayram Ak, Mehmet İpek, Oktay Güney ve Abdülhadi Doğan dün yeniden geniş güvenlik önlemleri altında Lefkoşa Kaza Mahkemesi’ne çıkarıldı. Karar öncesinde mahkeme avlusu ve mahkeme içerisi yine doldu taştı. Mahkeme salonunda oturacak yer kalmadı. Polis mahkeme avlusunda ve çevresinde geniş güvenlik önlemleri aldı, mahkeme içerisinde ayakta durulmasına izin verilmedi.

Sanıklar 14:00 sıralarında mahkeme salonuna getirilirken, oturum 14:10 raddelerinde başladı. Lefkoşa Kaza Mahkemesi Ceza Davaları Kıdemli Yargıcı Tacan Reynar, davayla ilgili kararını yaklaşık 40 dakikada okudu.

Suçlar ve olgular

Reynar, ilk olarak İddia Makamı’nın ortaya koyduğu olgulara değinerek, sanıklar aleyhine getirilen davaları aktardı. Sanıkların ‘kanunsuz topluluk’, ‘ayaklanma’,’mala zarar verme’, ’kasti hasar’, ‘mülke tecavüz’ ve ‘tecavüzü alet taşıma’ suçlarından itham olduklarını anımsatan Reynar, aleyhlerine getirilen tüm davaları kabul ettiklerini söyledi. Tacan Reynar, 7 Şubat’ta İddia Makamı’nın birçok ihtilafsız emare sunduğunu, sanıkların avukatının da bazı iddialarda bulunduğunu anımsatarak, bu iddialardan birinin Afrika’nın içerisinden birinin, sanıklara parmak verildiği gerekçesiyle tahrik oldukları iddiası olduğunu aktardı. Reynar, savunmaya iddiasını ispat etmesi için fırsat verdiğini, savunmanın buna bağlı olarak mahkemeye 3 tanık dinleterek, emareler sunduğunu aktardı. İddia Makamı’nın da bu iddialara karşı tanık şahadetine başvurduğunu ve emareler sunduğunu söyleyen Reynar, “tahrik” iddialarını ayrıca değerlendirmeye aldı.  

Sanıkların işledikleri suçlar

Yargıç, sanık Abdulhadi Doğan’ın bayrak direğinden tırmanarak gazetenin balkon camını sandalyeyle kırdığını, sanık Ahmet Türkmen’in ise bayrak direğinden binaya tırmanarak, gazeteye ait iki tabelayı ve güvenlik kamerasını sökerek attığını belirtti. Sanık Bayram Ak’ın ise bayrak direğinden tırmanarak gazetenin camlarını dirseğiyle kırdığını, sanık Mehmet İpek ile Ümit Taş’ın ve tespit edilemeyen 9 kişinin de yerdeki taşları ve farklı cisimleri atarak binanın camlarına kırılmasına neden olduğunu kaydetti. Sanık Oktay Güney’in ise polislerin tüm müdahalesine rağmen gazetenin kapısından içeriye girmeye çalışarak, halka dehşet verecek şekilde ayaklanmaya neden olduğunu aktardı. Yargıç Reynar, sanıkların tespit edilerek tutuklandıktan sonra polise yaptıklarını beyanları ve yasal ihtara verdikleri cevapları da aktardı.

“Tahrik” iddiaları ispatlanamadı

Yargıç Reynar, sanıkları kendi ikrarları ve İddia Makamı’nın sunduğu olguları ve emareler ışığında, tüm sanıkları itham edildikleri davalardan ayrı ayrı suçlu bularak, mahkum ettiğini açıkladı. Sanıkların mahkum olacakları cezaları açıklamadan önce savunma makamının “tahrik” iddialarına değinen Reynar, avukatın daha önce mahkemeye aktardığı iddialarını yineledi ve bu iddialarla ilgili kanaatini açıkladı. Afrika gazetesinin içerisinden bir kişinin eylemcilere parmak verdiği iddiasına yönelik ne bir fotoğraf albümü ne de bir video görüntüsü bulunmadığına işaret eden Reynar, sanık Ahmet Türkmen’in ve tanık Gökhan Saraç’ın şahadetinde de vurgu yaptı. Yargıç, parmak iddiasıyla ilgili herhangi bir görüntü olmadığını, olaydan sonra çekilen fotoğraf albümünün ihtilafsız olduğunu aktardı. Yargıç şunları belirtti: “sanık Ahmet Türkmen mahkemede gözlük takan sanık, olay günü gözlük takmadığını söylemiştir. Sanığın gösteri başlangıcında ve devam eden süreçte nerde durduğuna dair kesin bir bulgu yapılamamıştır. Sanık şahadetinde ön safhalarda yer aldığını söylemesine rağmen daha sonra önden 20 metre uzakta durduğu söylemiştir. Sanığın özellikle görmüş olduğunu ileri sürdüğü parmak işareti sonrası sinirlenmemiş olması, kendisi açısından bu eylemin tahrik edici olmadığını belirtmiştir. Yine sanığın parmak işaretini kimin yaptığını görmediğini, en azından kimin yaptığını veya hangi el olduğunu doğrudan söyleyememesi, Mahkemede de çok yakın mesafeyi görmekte zaman zaman zorlanmasına rağmen ilgili gün gözlük kullanmayan sanığın, parmak işaretini nasıl gördüğü ciddi şekilde kuşku yaratmıştır. Sanık bu hususta Mahkemeyi ikna etmeliydi. Sanığın gerek şahadetindeki çelişkiler gerek parmak işaretini görebilmiş olması gibi iddiaları ispatlayamamış olması nedeniyle bu tanığın şahadetine itibar etmem mümkün değildir”

“Erkan Eğilmez’in şahadeti güvenilir değil”

Yargıç konuşmasının devamında Tanık Gökhan Saraç’ın da bu parmak işaretini gördüğünü ancak kadın mı erkek mi olduğunu bilmediğini, olay günü orada olduğunu daha sonra Erkan Eğilmez’in programına bunu gördüğüne dair mesaj gönderdiğini anımsattı. Tanık Erkan Eğilmez’in de bu iddiayı duyduğunu ancak kendisinin görmediğini söylediğini, TV programında bu yönde mesaj gelene kadar bu iddiaları söylememesine dikkat çeken Yargıç, ayrıca Eğilmez’in Afrika gazetesiyle ilgili sorunları olduğunu söylediğini, bu nende verdiği şahadeti güvenilir bulmadığını aktardı. 

Öte yandan sanıkların daha önce polise verdikleri yazılı dava tebliğlerine farklı farklı cevaplar vermelerine rağmen ‘tahrik’ iddiasına yönelik hiçbir yazılı beyan vermediklerine dikkat çeken Yargıç,

ayrıca sanık Abdülhadi Doğan’ın verdiği gönüllü ifadesinde “parmak verilmesi” ile ilgili yazılı bir ifadesi bulunmadığını vurguladı

Yargıç, bu iddialara karşın Savcılığın ise 3 polis ve Yusuf Alkım’ı tanık olarak dinlettiğini, bu tanıkların şahadetlerinin birbirlerini doğrular nitelikte olduğunu aktardı. 

“Tahrik iddiası ispatlanamadı, ceza takdirinde dikkate alınmadı”

Yargıç, savunmanın ileri sürdüğü “parmak verildi diye tahrik oldular” iddiasına yönelik diğer sanıkların şahadet vermediğini, yazılı dava tebliğlerinde bu yönde beyanda bulunmadıklarını, sanık Doğan’ın ifadesinde bu beyanı olmadığı, neden başka tanık çağırılmadığını sordu. Sadece Gökhan Saraç’ın şahadetine sav olunmayacağını, savunmanın başka tanık çağırması gerektiğini, CD görüntülerinde parmak işaretinin yer almadığını aktaran Yargıç, eylemcilerin binaya taş savururken isabet etmesiyle sevinç gösterisi yaptığı, parmak verildiği için tahrik olunduğuna dair bir belirti bulunmadığını aktardı. Yargıç ayrıca “Eğer tahrik olunmuşsa sanık Ahmet Türkmen’in görmesine rağmen neden sinirlenmediği ve sinirlenmediği bir hususta, bayrak direğine tırmanarak mülke tecavüz ve kasti hasar suçlarını işlediği dolayısıyla bunu tahrik olarak değerlendirilmesinin makul bir izahı bulunmayacağını” vurgulayarak, savunmanın ortaya attığı “tahrik” iddiasının ispatlanamadığı hususunda bulgu yaptı. Yargıç, bu nedenle bu hususun ceza takdir ederken dikkate alınmadığını vurguladı.

“Her yurttaş anayasanın kendisine bir yurttaş olarak tanıdığı hakları doğru kullanması gerekir. Demokratik bir hukuk devletinde cezayı ayaklanan göstericiler değil, yasalar tahtında mahkemeler verir”

 

“Anayasal hakkını kullanmak isteyenler bunu silahsız ve saldırısız yapmalı”

Sanıklara verilecek cezayı takdir ederken Yüksek Mahkeme tarafından verilen birçok karardan hareketle cezalandırma prensiplerine atıfta bulunan Yargıç Tacan Reynar, tüm olguların, sunulan emareler, sanıkların kişisel durumu, müştekilerin uğradıkları zarar, suçun vahameti ile  birlikte değerlendirildiğini söyledi.Yasa koyucunun tüm bu suçlara para cezası ve hapislik cezası öngördüğünü aktaran Yargıç, sanıklara aleyhine getirilen davaların ayrı ayrı 1 yıldan 7 yıla kadar hapislik cezası içerdiğini belirti.

Yargıç, Anayasa’nın başlangıç kısmına değinerek, Kıbrıs Türk halkının insan hak ve özgürlüklerini, hukukun üstünlüğünü, kişilerin ve toplumun huzur ve refahını korumayı içeren, demokratik ve sosyal bir hukuku devleti gerçekleştirmek için hareket ettiğini vurgulayarak, Anayasanın 1’inci maddesinin ise KKTC’nin demokrasi, sosyal adalet ve hukukun üstünlüğüne dayanan bir yönetim olduğunu belirtti.   Reynar ayrıca Anayasanın 32’inci maddesinin 1’inci fıkrasında yer alan ‘Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Hakkı’na işaret ederek, “yurttaşlar, önceden izin almaksızın, silahsız ve saldırısız toplanma veya gösteri yürüyüşü yapma hakkına sahiptir” dedi.

 

 “Demokratik ve çoğulcu toplum olma amacıyla hareket eden her topluluk, öncelikli olarak farklı düşünen, davranan, yazan veya söyleyen kişilere tahammül göstermeli, demokrasinin gelişmesi ve hukukun üstünlüğü için yasaları ihlal etmemelidir”

 

“Cezayı ayaklanan göstericiler değil, yasalar tahtında mahkemeler verir”

Yargıç Reynar, demokratik hak arama ve ifade özgürlüğünden biri olan ‘toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı’nı kullanmak isteyen yurttaşların, bu özgürlüğü silahsız ve saldırısız yapmaları gerektiğinin altını çizdi. Aksi durumda bu meselede olduğu gibi Fasıl 154 Ceza Yasası’nın hak aramayı aşan, kendi düşüncesi gerçekleşmediği için ayaklanan, taş ve cisimlerle saldırıp mülke tecavüz suçu işleyen kişiler için cezai yaptırımlar öngörmekte olduğunu belirtti.

 

“Eğer bir yayında suç unsuru olduğu görüşü varsa buna ilişkin yargıya müracaatta bulunulabilir. Yoksa huzurumdaki sanıkların yaptı gibi hak aranmaz. Böyle bir ifade özgürlüğü kullanılamayacağı gibi Anayasada da ifade edildiği şekilde böyle bir hareket, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Hakkı’nı da kötüye kullanmadır”

Yargıç Tacan Reynar, “Demokratik ve çoğulcu toplum olma amacıyla hareket eden her topluluk, öncelikli olarak farklı düşünen, davranan, yazan veya söyleyen kişilere tahammül göstermeli, demokrasinin gelişmesi ve hukukun üstünlüğü için yasaları ihlal etmemeli. Anayasanın kendisine bir yurttaş olarak tanıdığı hakları doğru kullanması gerekir. Demokratik bir hukuk devletinde cezayı ayaklanan göstericiler değil, yasalar tahtında mahkemeler verir” dedi.  Sanıkların, Afrika gazetesinin manşetine farklı düşündükleri için tepkili olabileceklerini, manşette yazılanların kendilerini tahrik etmiş de olabileceğini söyleyen Yargıç, şöyle devam etti: “herkes gazete yazılanlara, paylaşımlara katılmak, desteklemek zorunda olmadığı gibi kendi ifade özgürlüğünü kullanarak bir görüşü eleştirebilir. Eğer bir yayında suç unsuru olduğu görüşü varsa buna ilişkin yargıya müracaata da bulunabilir. Yoksa huzurumdaki sanıkların yaptı gibi zaman ve mahalde gazeteyi taşlayarak, sert cisimler savurarak, içerdeki kişilere zarar verme ihtimali varken, bu eylemlerdeki şiddeti tırmandırarak, yasada belirtildiği gibi halka dehşete verecek şekilde ayaklanıp, gazetenin kameralarını sökerek hak aranmaz, böyle bir ifade özgürlüğü kullanılamayacağı gibi Anayasada da ifade edildiği şekilde böyle bir hareket, Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Hakkı’nı da kötüye kullanmadır.

Toplumsal barış bu topraklarda yaşayan herkesin yasalara uyarak, şiddetten uzak durarak, fikirlerine ve haklarını hukukun üstünlüğü çerçevesinde, hukuk devletine dolayısıyla KKTC Anayasası’na ve bu Anayasanın mecburiyeti olan hukuk haklarını taşıyan herkesin haklarına saygı duymasıyla sağlanır”

Yargıç: “Kimi suçlarda sanığın ıslahının ön planda tutulması gerekirken, bazı suçlarda da dikkate alınması gereken öncelik kamu menfaati hususudur. Sanıkların işlemiş olduğu suçlar, kamuyu yakından ilgilendiren, kamuda gerginlik ve huzursuzluk yanında öfke de yaratan, toplumsal huzuru bozan ve doğrudan toplum düzeninin aleyhine işlenmiş suçlardır”

 

“Kamu düzenine karşı suç işlendi”

Yargıç, bu davadaki olgulara bakıldığında, bu olayların tüm KKTC halkında derin yaralar açtığını, halkı dehşete düşürdüğünü toplumsal huzuru ve güveni bozduğunun görüldüğünü aktardı. Yargıç, sanıkların işlemiş olduğu ‘kanunsuz topluluk’ ve ‘ayaklanma’ suçlarının Ceza Yasası’nda kamu düzenine karşı işlediklerinin görüldüğünü dolayısıyla ceza takdir ederken kamu menfaatinin dikkate alınması gerektiğini vurguladı. Olayın vahametine bakıldığında, sanıklar hakkındaki en önemli hususun ıslah edilmeleri ve kamu menfaati hususları olduğunu belirten Yargıç, bazı suçlarda sanığın ıslahının ön planda tutulması gerekirken, bazı suçlarda da dikkate alınması gereken önceliğin kamu menfaati olduğunu kaydetti. Yargıç, sanıkların işlemiş olduğu suçların, kamuyu yakından ilgilendiren, kamudaki gerginlik ve huzursuzluk yanında öfke de yaratan, toplumsal huzuru bozan ve doğrudan toplum düzeninin aleyhine işlenmiş suçlar olduğunun altını çizdi.

Yargıç, sanıkların tümünün “mülke tecavüz” davası dışında diğer tüm davaları birlikte işlediklerini, yapmış oldukları fiillerin kamu düzeninin aleyhine olduğu ve birlikte hareket ettikleri cezalandırma açsından da dikkate alındığını söyledi.

Sanıklara verilecek cezada önceliğin kamu menfaati olduğuna dikkat çeken Yargıç Reynar, verilecek cezanın daha sonra benzer suçu işlemeye yeltenecek olanlar için caydırıcı olması için büyük önem arz ettiğini kaydetti.

Cezalar

Kıdemli Yargıç Tacan Reynar, huzurundaki tüm olguları, emareleri ve hususları değerlendirerek, ceza takdirini açıkladı.  Sanıkların yaptıkları her eylemi ayrı ayrı dikkate alan Yargıç, özellikle sanık Ahmet Türkmen’in bayrak direğine çıkmak için çaba sarf ettiğini, etraftan yardım istediğini, yukarı çıktıktan sonra mülke tecavüz edip, eşyaları aşağı attığını ve olayların büyümesindeki katkısının ağırlaştırıcı neden olarak dikkate alındığını belirtti. Sanık Mehmet İpek’in ise benzer sabıkası olduğunu belirten Yargıç, ayrıca gazete içerisinde insanlar varken sert cisimlerin tekrar tekrar atılması ve bunun sevinç gösterisine dönüşmesinin de ağırlaştırıcı unsurlar arasında yer aldığını aktardı.

Bir hususa daha dikkate çeken Reynar, sanıkların sadece Afrika gazetesi önünde meydana gelen olaylardan yargılandığını, başka bir olay veya suç ile bağlantılı mahkeme huzurunda herhangi bir yargılama işlemi yapılmadığını belirterek, olaylara karıştığı iddia edilen 9 kişiyle ilgili tahkikatın ne aşamada olduğunun bilgisinde olamadığı için bulgu yapılmasının mümkün olmadığını vurguladı.

Kıdemli Yargıç Tacan Reynar, sonuç itibariyle Abdülhadi Doğan’ın 4 ay, Oktay Güney’in 2 ay, Mehmet İpek’in 6 ay, Bayram Ak’ın 4 ay, Ahmet Türkmen’in 6 ay, Ümit Taş’ın 4 ay hapis cezasına çarptırıldığını açıkladı.

 

 

 

 

İlgili Haberler

Özel Haber Haberleri