Lefkoşa Üniversitesi’nde hukuk ve sosyoloji doçenti olan Nikos Trimikliniotis, Kıbrıs’ta toplumların liderlere çözüm için baskı yapması gerektiğini söyledi
Ödül Aşık ÜLKER
Kıbrıs’ın güneyindeki Lefkoşa Üniversitesi’nde hukuk ve sosyoloji doçenti olan Nikos Trimikliniotis, Kıbrıs’ta toplumların liderlere çözüm için baskı yapması gerektiğini söyledi.
“Kıbrıslılar çözümü bulmalıdır, üzerinde çalışmalıdır, nasıl ilerleneceği üzerinde anlaşmalıdır” diyen Doç. Trimikliniotis, insanların liderlerinin çözüme hazır olmalarını talep etmeleri gerektiğini belirtti.
Doç. Trimikliniotis, siyasetin politikacılara bırakılamayacak kadar önemli birşey olduğunu vurgulayarak, “Kıbrıslı Türklerin olmadığı bir Kıbrıs, benim için Kıbrıs değildir. Aynı şekilde Kıbrıslı Rumların olmadığı bir Kıbrıs’ın Kıbrıs olmadığını düşünen Kıbrıslı Türkler olduğunu da biliyorum. O başka birşeydir. Biz o başka şeyin parçası olmak istemiyoruz” diye konuştu.
Kıbrıs’ın şimdi Ortadoğu’ya eskisinden daha yakın olduğunu ve bölgedeki gelişmelerin gözardı edilemeyeceğini söyleyen Doç. Trimikliniotis, şunları söyledi:
“Kıbrıs olarak nerede duracağımız konusunda çok dikkatli olmalıyız. Yapılabilecek tek şey anlaşma, Kıbrıs bir tampon olmalı. İleriye doğru tek yol Kıbrıs’ın nötr bir tampon bölge olmasıdır. Bunun da tek yolu Kıbrıslı Türklerle, Kıbrıslı Rumların birlikte çalışmasıdır. İki toplumdaki ilericiler sadece batıya veya sadece doğuya bakamaz. İşbirliği yapmanın yollarını bulmalıyız, bölgedeki rolümüzü düşünmeliyiz.”
• Soru: Sizce görüşmelerin yeniden başlamasını ne sağladı?
• Trimikliniotis: Mevcut durum bana göre savunulamaz, bu şekilde kalamaz, bu şekilde sonsuza kadar devam edemez. Herkes için kabul edilemez bir durum ve özellikle doğalgazın bulunmasından sonra uluslararası toplum için de kabul edilmez olmaya başladı. Türkiye’deki dönüşümler ve sorunlar da paradoksal olarak burada istikrar ihtiyacını itmiş olabilir. Ayrıca burada ekonomik kriz var, istikrar gerekiyor ve bunun için birşey yapılması lazım. Tüm bu faktörlerin görüşmelerin yeniden başlaması gerekliliğinde sonuçlandığını düşünüyorum. Görüşmelerdeki donmanın sonsuza kadar sürmeyeceğini zaten düşünüyordum.
• Soru: Doğalgaz ve ekonomik krizin Kıbrıs sorunu ve görüşmelerin başlamasında olumlu rol oynadığını mı düşünüyorsunuz?
• Trimikliniotis: Olumlu rol diyemem ama paradoks olarak buna katalizör olduklarını söyleyebilirim. Ama bu daha fazla karmaşaya da neden oldu. Farklı tarafları, uluslararası toplumu görüşme masasına oturma ihtiyacına itmiş olabilir ama yeni sorulara da neden oldu. Sorunlu bir bölgedeyiz. İçte kitlesel işsizlik var, finansal kurumlarda istikrarsızlık var. Her iki tarafta da kemer sıkma politikaları uygulanıyor. Küresel krizin Kıbrıs’a etkileri nedeniyle neoliberal kemer sıkma politikaları uyguluyoruz ki bu da şartları çözüm arayışı konusunda yeniden şekillendiriyor.
“İlluzyonsuz bir AB var”
• Soru: 10 yıl önce çözüm konusunda bir başarısızlık yaşandı. Annan Planı dönemiyle şimdiki dönem arasında sizce ne fark var?
• Trimikliniotis: Aslında çok büyük fark var. Kıbrıs Cumhuriyeti açısından, AB’ye girildi, artık AB’nin parçasıdır. Ama diğer taraftan AB’ye girmek hiçbir taraf için nimet olmadı. AB’ye girildi ama şimdi illuzyonsuz bir AB var. İllüzyonsuz AB demek derken şunu kastediyorum. Kıbrıslı Türkler için, direkt ticaret olasılığa gibi konulara çok fazla yatırım yapan politikacılar için bu bitti, Kıbrıslı Rumlar için iki olasılık bitti, yani AB’ye girmekle ekonomik istikrarı sağlamak amaçlanıyordu ki girince hesaplardaki traşlama ile ne olduğunu gördük, Kıbrıslı Rumlara çok da kötü davranıldı. İkincisi Türkiye’ye karşı jeopolitik olarak, siyasi anlamda bir kart yaratma, kullanma konusu da çok zayıf oldu. Kısacası şimdi daha az sayıda illüzyonla AB faktörü var. Bunlara ek olarak AB’deki kriz de var. Ayrıca şimdi “anavatanlar” denilen Türkiye’de ve Yunanistan’da kriz var, siyasi ve ekonomik kriz, tasarruf anlayışı var. Kıbrıs’ta, Kuzey’de ve Güney’de kemer sıkma, tasarruf politikaları var.
Ayrıca aktörler de değişti. Kıbrıs’ta aynı güçler görevde değil, Eroğlu Denktaş’ın devamı veya Denktaş’ın hayaleti Eroğlu’nun arkasında diyebiliriz. Güney’de Anastasiades’in arkasında Papadopulos vardı ancak şimdi hükümetten ayrılmaya karar verdiler. Bu durumda da DISI solda AKEL’e dayanmak durumundadır. Herhangi birşeyde ilerlemek istiyorsa AKEL’e danışmak zorundadır, daha önce yaptığı gibi otoriter başkan gibi davranamaz, istediği herşeyi yapamaz. Bunun gerçekten ilginç bir durum ortaya çıkardığını düşünüyorum. Kısacası hem içte, hem de bölgede değişen aktörler var. Bölgedeki durum çok çok istikrarsız ve belirsiz. Bölgedeki gelişmeleri gözardı edemeyiz. Şimdi Ortadoğu’ya eskisinden daha yakınız ve onun bir parçası olduğumuzun da farkında olmalıyız. Çözüm olma olasılığı ekonomik kalkınma, sosyal gelişme ve ilerleme demek. Demokrasi hakkında da birşey yapılmalı, mevcut demokratik yapı durumu kontrol edemiyor. Yeniden gözden geçirmek gerekiyor. Demokrasinin yeniden kurulması gerekli. Kıbrıs olarak nerede duracağımız konusunda çok dikkatli olmalıyız. Yapılabilecek tek şey anlaşma, Kıbrıs bir tampon olmalı. İleriye doğru tek yol Kıbrıs’ın nötr bir tampon bölge olmasıdır. Bunun da tek yolu Kıbrıslı Türklerle, Kıbrıslı Rumların birlikte çalışmasıdır. İki toplumdaki ilericiler sadece batıya veya sadece doğuya bakamaz. İşbirliği yapmanın yollarını bulmalıyız, bölgedeki rolümüzü düşünmeliyiz.
“Siyaset politikacılara bırakılamayacak kadar önemlidir”
• Soru: Liderler toplumlarını çözüme hazırlamak için ne yapmalı, ya da toplumlar ne yapmalı?
• Trimikliniotis: Çok uzun zamandır toplumlarından korkan liderlerimiz oldu. Bazı şeyleri toplumlarına söyleyemediler. Pek çok defa toplumların liderlerinden daha olgun olduklarını gördük. Çoğu liderin klişeleri var, insanlarından korkuyorlar. Liderlerin cesur kararlar alması, lider gibi davranması gerekir. İnsanlar da liderlerinin çözüme hazır olmalarını talep etmelidir. Siyaset politikacılara bırakılamayacak kadar önemlidir.
“Kıbrıslı Türklerin olmadığı bir Kıbrıs, benim için Kıbrıs değildir”
• Soru: Sizce toplumlar bunun farkında mı yoksa daha çok iç sorunlarımıza mı odaklandık?
• Trimikliniotis: Kıbrıslı Rumlar için konuşacaksam, ekonomik traştan sonra insanların şok geçirdiklerini düşünüyorum. İnsanlar bunun uzun bir kriz ve mücadele olacağını şimdi anladılar. Ekonomik kriz ortadadır ve orta sınıfı da etkilemeye, yok etmeye başladı. Bu çok önemlidir. Annan Planı’nda iki tarafta da bir konu vardı ki iktidar sınıfı ve statüskodan faydalanan kesimde, illaki bölünme yanlısı olmasalar da “bekle gör” yaklaşımı vardı, bu egemendi. Bunun değiştiğini düşünüyorum.
Bu arada Kıbrıs sorununda sosyal taraf hep eksikti. 2004’de ekonomi konusu iki tarafta da kullanılmıştı. Denktaş “onlar zengin olduğu için bizi satın alamazlar” derken, Kıbrıslı Rumlar Kıbrıslı Türkleri sübvanse etmeyeceklerini söylüyordu. Şimdi ekonomi konusu farklı kullanılıyor. İki tarafta da gelişme olacak, çözümden faydalanacağız görüşü var. Bu konuyu nasıl ele alacağımız konusunda da çok dikkatli olmalıyız. Çözüm istemeyen, milliyetçi kesimler şimdi de “ekonomik olarak zayıf olduğumuz için çözüm olmasın” diyebiliyor. İki tarafta da çoğu Kıbrıslı çözümün gerekli olduğunu ve şimdiki gibi kalamayacağımızı anladı. Ekonomik olarak birlikte çalışmanın yollarını bulmalıyız çünkü bunun başka yolu yok. Bunu ayrıca sadece gerektiği için değil, yapmak istediğimiz için yapmalıyız ve bunu yapabiliriz. Birlikte yaşama vizyonumuz var. Kıbrıslı Türklerin olmadığı bir Kıbrıs, benim için Kıbrıs değildir. Aynı şekilde Kıbrıslı Rumların olmadığı bir Kıbrıs’ın Kıbrıs olmadığını düşünen Kıbrıslı Türkler olduğunu da biliyorum. O başka birşeydir. Biz o başka şeyin parçası olmak istemiyoruz. Biz, etnik kökenine bakılmaksızın, tüm Kıbrıslılar için olan Kıbrıs’ın parçası olmak istiyoruz. Bence bu potansiyel kazanan birşeydir. Bunun üzerinde çalışmalıyız. Çözüm hazır, otomatik veya kolay birşey değildir. Bunun üzerinde çalışmalı, buna yatırım yapmalıyız.
-----
“Ortada solun tarihi bir mirası var”
• Soru: Müzakerecilerin çapraz görüşmesini nasıl değerlendiriyorsunuz? Bunun sürece hız kazadırıcı bir etkisi veya katalizör olabileceğini düşünüyor musunuz?
• Trimikliniotis: Çok fazla birşey beklemiyorum. Türkiye ile Kıbrıs Rum tarafı veya Yunanistan ile Kıbrıs Türk tarafı arasında bir müzakere olmayacak. Bu daha çok halkla ilişkiler çalışmasıdır. Müzakere edenlere güven verecekse, bırakalım olsun. Eğer yanlış kullanılırsa, destekleyici yerine bomerang olma tehlikesi de var. Eğer Kıbrıslı Türkler tüm kararları verenin Yunanistan olduğunu düşünürse, bu yanlış olur. Yunanistan’ın neden önemli olduğunu da anlayamıyorum, ekonomik olarak çok zayıf durumda. Türkiye bölgede süper güç... Yunanistan’ın Kıbrıslı Rumlarla ilişkisi ile Türkiye’nin Kıbrıslı Türklerle ilişkisi simetrik değil. Ben bu tür görüşmelerden çok birşey bekliyorum, eğer olumlu bir sonuca neden olursa ne iyi. Kıbrıslılar çözümü bulmalıdır, üzerinde çalışmalıdır, nasıl ilerleneceği üzerinde anlaşmalıdır. Çerçeve oradadır. Ortada solun tarihi bir mirası var, ilk defa onlar gücü nasıl paylaşacakları konusunda anlaşmıştı. Talat ve Hristofyas bunu başarmıştı. Çok önemli bir konu olan çapraz oylama konusunda anlaşmışlardı. Çapraz oylama gerekli olan dayanışmayı, birbirine bağlı olmayı sağlayacak. Ancak üzgün olduğum şey iki tarafın, iki liderin geride bıraktıkları bu mirasın önemini anlamamış olması. Zamanında bunun önemini konuşma konusunda halklarından korktular, başarılarını farkedecek kadar cesur değillerdi. Eroğlu buna (çapraz oya) karşıdır, Anastasiades’in de ne kadar istediğinden emin değilim. Önemli olan sokaklarda karar verecek insanlar olmasıdır, onların politikacılara baskı uygulaması gerekir. Bu politikacılar kaç yaşında? Daha kaç sene aynı insanların ülkemizi yönettiğini ve geçmişin hayaletleriyle yaşadıklarını göreceğiz? İleriye bakmalı ve onlara baskı yapmalıyız. Onların anlaması gereken şey anlaşmaları yapıp, insanların önüne koymaları gerektiğidir. Eğer başaramazlarsa onlardan kurtulmalıyız ve bu dünyada ilk defa olan birşey olmaz. Kendi başlarına birşey yapamayacaklarını bilmeleri gerekir.
“İradenin iyimseri, aklın kötümseri olmak zorundayız”
• Soru: Anlattığınız karmaşık ortamda ve bu iki liderle iyimser misiniz?
• Trimikliniotis: Çok kasvetli bir durumdayız. Her yerde kriz var, savaş var, etrafımızda olumsuz güçler var. Ama bir umut ışığı var. Bu sadece iyimser olmakla ilgili birşey değil. Gramsci’nin dediği gibi “ben iradenin iyimseriyim” yani iradenin iyimseri olmak aklın kötümseri olmak zorundayız. Çok çok ihtiyatlı olmalıyız ama kesinlikle irademiz var ve geçmişten ders çıkarmamız gerektiğini düşünüyorum. Daha iyisi için mücadele edebileceğimiz konusunda iyimserim.