TOPLUMSAL

Cenk Mutluyakalı

Üstüme (de) almam gerekir mi bilmiyorum!..
Sanmam..
Öyle olsa açık açık söylenirdi zaten.

---

Elektrik sendikamız, ülkemizde enerjinin yüzde 55’ini üreten AKSA’ya ödenen rakamları açıkladı.
- Ocak’ta 15.6 milyon!.
- Temmuz’da 26.6 milyon!..

Bu ‘fark’ önemli!.
Yani ‘maliyet’ arttı.
Öyle böyle değil ciddi arttı…
Ve sendika diyor ki, “elektrikte tarife artışı talebini çalışanların maaşı ile ilişkilendirmeyiniz.
Burada haklı…
Çünkü belirleyici olan ‘yakıt’ farkı.

---

“EL-SEN üyeleri maaşının tümünü bağışlasa maliyetlere tek kuruşluk etkisi olmayacaktır” diyor, yine sendika başkanı…
İşin bu kısmı ise gereksiz bir abartı.
Üstelik sağlıklı yorum yapmamız için “elektriğin % 55’ini üreten” AKSA ile KIB-TEK’in personel maliyetlerinin de açıklanması gerekiyor.
‘Personel’ gideri, yani emek, elbette maliyetin çok doğal bir parçası...
Oysa bu değil konumuz...
Üstelik de sendika, samimiyetle kurumuna sahip çıkıyor.

---

- “Üzerime almalı mıyım” kelamımın nedeni şu!.
Demiştim ki; “Yurttaşla duygu bütünlüğü yaratmak için personel ve kurumun kendisi de adım atmalı, ilk fedakarlık bizden diyebilmeli.
Niye?
Çünkü yurttaşın ya da sanayicinin ‘alım gücü’ gerilerken, bir de ‘elektrik zammı’ ile baş etmek çok kolay değil.
İşin hem ekonomisi hem psikolojisi var.
O nedenle önermiştim zaten “Artık bizler de tükettiğimiz elektriği yurttaş gibi ödeyeceğiz der mi çalışan? ‘K’ ödeneğini kaldırarak;  ‘Gürültü’, ‘Teşvik’ gibi tahsisatları gözden geçirerek…”
Eğer KIB-TEK  için ‘toplumsal bir seferberlik’ duygusu ile hareket edeceksek…
Hayat Pahalılığına endekslenmiş ve maaşa eklenen, ortalama bir haneye ait elektrik ücretinin neredeyse iki katına denk gelen “K değeri” ödeneği,  “ayranı yok içmeye” görüntüsü ile sırıtıyor şimdi…
İşin özü…
Elektrik ücretini hele de ‘zamlı’ ödemek istemeyen yurttaş, esnaf, sanayici, “Siz kendiniz ödemiyor, bunun için ödenek alıyor, bize gelince karşılığını istiyorsunuz” derse…
Kimse bu lafın altında kalmamalı…
Körü körüne ve gerçek üstü bir ‘kazanılmış hak’ inadı sürerse, kimseler toplumsal çıkarları, ‘kişisel çıkarlar’ın önüne koymaz, kolay kolay...