Bir laçkalık var, sporun her alanında…
Bir rehavet.
Ve bir o kadarda savunma mekanizması…
Bu yazının sahibi üzüm yemek niyetinde.
***
Futbolda sezon başladıktan sonra, sahalara gitmek farzdır bizim meslekte…
Askerde seferberliğe gider gibi bir durumdur bu…
Uzun süre görmediğiniz insanları, görürsünüz maçlarda…
Ve ayak üstü bir sohbet yaparsınız.
Ya sahaların durumudur konu, ya takım, ya da tribünlerdir.
Ama mutlaka sporun yönetim erki de konunun ana temasını teşkil eder.
***
Altı haftayı geride bıraktığımız futbol sezonunda gittiğim her maçta sohbet ettiğim dostların sorusudur, “Napar be o Hüseyin veya napar be o Süleyman?”
“Yeni bakan nasıldır” diye de eklenir?
Arkasından da küçümseyen ifade eden bir el hareketi ve yüz ifadesi mutlaka vardır.
***
Çok rahatsız olsam da bu tutumdan, yapacak bir şeyin olmadığını da biliyorum.
Yılardır devam eden bir sorun bu.
Güvensizlik aslında…
Gelenle gidenin arasındaki farkın fark olmadığı toplumsal bir sorun.
***
Spor basını tribünde konular vatandaşınki ile aynı.
Yıllardır bu böyle.
Bir güven, bir istikrar ve bir ivme yok.
Kimi meslektaşlar, yerer yönetimi, kimi över, kimi suya sabuna dokunmayı tercih etmez.
***
Sporun daha ciddi yapılması, daha ciddiye alınması ve bugüne kadar yapılan her şeyin üstüne bir sünger çekmenin vakti geldi.
Daha farklı, daha sistemli ve daha planlı bir spor erki şarttır.