“Örgütlü mücadele” önemlidir!
Ama salt “örgütlü” olduğu...
Ya da “mücadele” edildiği için değil!
Niçin örgütlendiğinizdir, aslolan...
Niçin mücadele ettiğiniz!
"Ne" hedeflediğiniz...
“Örgütlü mücadele” eğer toplumun yarınını iyileştirecek, adalet getirecek, eşitlikle hayatı kuşatacak, barışı büyütecek, emeği yüceltecek, mağdura omuz verecekse önemlidir.
* * *
"Örgütlü" mücadelenin hedefi eğer "toplumsal" değilse sarsıcı sonuçlar üretir.
Unutmayınız ki, dünyayı kirleten pek çok çevre de "örgütlü" çalışır!
"Sömürü" de örgütlenir...
"Milliyetçilik" de...
Hele ülkemde “statüko”dur en önemli örgütlü kesim, “avantacılık”tır...
* * *
Örgütlü mücadele bireysel ya da dar zümresel çıkarların dümen yoluna girmişse; eşitliği unutmuşsa, adil paylaşım yolundan şaşmışsa...
Yani "ilkeler" yoksa ortada...
Yani "değerler" sözdeyse...
Kendini yıpratmış, kendini tüketmiş, kendini kokutmuşsa...
O durumda eleştirmek gerekir.
Çünkü sendikal itibar ancak böyle korunabilir...
Ancak böyle yükseltilebilir toplumsal muhalefet...
* * *
‘Kendine demokratlar’ın kim olursa olsun temel özellikleri değişmez...
Eleştiriye tahammül etmezler.
Kendilerine sadece övgü beklerler.
Sorgulamayı “düşmanlık” olarak yansıtırlar.
Her koşulda “alkış” isterler.
Farklı fikirleri sindiremezler.
Hedef şaşırtır, kendilerini tartıştırmazlar.
Özeleştiriden utanırlar, yüzleşmezler.
Kendilerini “kusursuz” görürler.
“Sloganlar”la yaşarlar.
Yaygarayla haklılık ararlar.
Sindirirler, sustururlar, konuşturmazlar.
* * *
Sağ iktidarların tutuşturduğu yangın, ‘ganimet’ kültürüyle korlanmış, toplumcu duyarlılığın gözünü köreltmiştir.
O nedenle ‘psikolojik baskılara’ yenilmeden, doğruya ulaşmak adına eleştiri kaçınılmazdır!
Toplumsal isyanlar toplumsal sonuçlar üretene kadar!
Eğitimde, mesai saatleri yeniden belirlenmiş, çocuklardan çalınan eğitim hakkı iade edilmişse, bunun sebebi gösterilen samimi dirençtir.