TOPRAK YOK Kİ SUYU ÇEKSİN

Sami Özuslu

 

Bol bol inşaat yapalım.
Neden?
Nüfus çok.
Öğrenci var.
Çalışma izinli var.
Yeni evlenenler var.
İkinci ev isteyenler var.
Üçüncü ülkelerden gelip yatırım yapanlar var.
Yapıp satalım.
Yapıp kiralayalım.
Nüfus arttıkça mülk değer kazansın.
Ekonomi büyüsün.

*  *  *

‘Kelle sayısı’ hesabından öteye gitmeyen bu ‘ekonomik akıl’ sayesinde ekonominin iyiye gittiği yok tabii…
Kişi başına düşen gelir 25 bin dolara çık(a)madığı ve çık(a)mayacağı gibi, nüfus bilinmediğinden gerçek gelir oranı da hesaplanamıyor.
‘Atmasyon’ yapmak serbest tabii, ama devlet yönetiminde ‘kafadan sallama’ olmaz.;
Rakam lazım, bilgi lazım, istatistik lazım…
Bunların hiçbiri bizde yok.
Olsa kolay!
Hemen hesap kitap yapıp ‘planlı kalkınma’ hamlelerini peş peşe hayata geçirebileceğiz.
Yok ama…
Vermeyince Mabut, ne yapsın Sultan Mahmut?

*  *  *

‘Kelle sayısı artsın da ne olursa olsun’ mantığıyla ekonomi bir milim ileriye gitmez, devletimiz sosyal olmaktan ve sosyal adaletten gittikçe uzaklaşırken, diğer yandan da bu çarpık mantık yüzünden memleket tarumar ediliyor.
Milyon defa söylendi, yazıldı, çizildi.
Uzmanlar uyardı, öneriler yaptı.
Her yağmur potansiyel felakettir artık!
Giderek daha fazla boğuluyor kentler…
Gittikçe daha fazla dereleşiyor yollar…
Lefkoşa, Girne, Mağusa çaresizliği yaşıyor.
Ana yollarda araç sürmek, nehri atla geçmek kadar tehlikeli hale gelebiliyor.
Değiştirilen, kapatılan dere yatakları sayesinde dağlardan gelen sular yerleşim alanlarına, ulaşım mekanlarına doluyor.
Doğa her seferinde öcünü alıyor.

*  *  *

Bol beton demek, az toprak demek.
Altyapı yetersiz olursa eğer, su tahliye edilemezse biriktiği yerden ve bir de toprak yoksa suyu çekecek, böyle olur işte!..
Kentlerde toprak kalmadı.
Parklar, bahçeler, yeşil alanlar yetersiz.
Ağaç neredeyse yok.
Hal böyle olunca su nereye gidecek?
Yanlış ekonomik düzen, plansızlık, bilim ve akıl dışı işler, rantı her şeyin önüne koyma arsızlığı ve dahası…
Çevre duyarlılığında tipik bir ‘geri kalmış bir toplum’uz, hepsi bu!..