Sanat-Kitap Okuma Alışkanlığı-Komşuluk/Dostluk İlişkileri-Yardımseverlik....
Hayatamızın bir parçası haline gelenlerden sadece birkaç tanesi olan sanat, kitap okuma alışkanlığı, dostluk ilişkileri ve yardımseverlik karamelli bir çikolata gibi eriyip gitti avuçlarımızın arasından... Güzellik, iyilik ve doğruluk parçacıklarından oluşan bu kavramlar bugünlerde insanlar tarafından çiğnenmek durumuyla yüz yüze... Çevrenize baktığınız zaman insanoğlunu ayakta tutmayı ve ilerlemesini sağlayan sanat,kitap okuma,komşuluk ilişkileri ve yardımseverlik artık kulağımıza yabancı geliyor.Sizce neden?
[1] Güzellik duygularının biraraya gelmesi ile meydana gelen sanat insanların kendilerini, eşyalarını ve çevrelerini güzel tutmalarını sağlamaktadır. İnsanların kendilerini, eşyalarını ve çevrelerini güzel tutmalarının sebebinin ne olduğunu biliyor musunuz? İnsanoğlu beğenme ve beğenilme arzusu içerisinde olduğu için sürekli kendilerini ve çevrelerindekilerini güzel tutmaya özen gösterir. Sanat, güzellik duygusuyla mükemelliğin aynı noktada kesişmesi ile meydana gelir. Bildğimiz gibi resim, mimari, heykel ve kil sanatı insan etkinliklerini biraraya getiren, birbirinden güzel sanat dallarından sadece birkaç tanesidir. Öncelikle resim sanatına yakından bakalım. Resim sanatının malzemeleri arasında yer alan boya ve fırçanın yerini bugünlerde ‘mucizevi’ adını verdiğimiz icatlar aldı. Bir ressamın kendi düşüncelerini yansıtarak meydana getirdiği eserleri bazılarımız 1 saniyede hiçbir emek vermeden kara kutu adını verdiğimiz icatla meydana getirebiliyor. İşte bu kişiler sanatın, içi buzlarla kaplı bir dolapta saklı kalmasını sağlamak için ileriye doğru bir adım daha atıyor. Bir heykel sanatçısının oluşturduğu eserleri çok kolay bir şey gibi gören insanlardan dolayı sanat kendisini oluşturan parçacıklardan usulca ayrılıp tozlu raflar arasına saklanıyor. Bugün geldiğimiz noktaya baktığınız zaman geçmişteki insanların sanata ve sanatçıya ne kadar çok değer verdiklerinin farkına varabilirsiniz. Sanat ve sanatçının henüz yakınlarında veya çevrelerinde var olduğunun farkında bile olmayan insanlara rastlarsanız bundan hiç şüphem olmaz. Unutmayınız bir millet sanata ve sanatçıya ne kadar çok değer verirse dünya çapında da o kadar çok tanınır.
[2] Eskiden kocaman bir kitap sevgisi vardı çocukların, gençlerin ve yetişkinlerin yüreğinde. Ya bugün? Bugünlerde kitap okuma alışkanlığını küçük yaştan çocuklara aşılamak yerine yetişkinler kara kutu adını verdiğimiz televizyon ile onlar işten dönerken veya rahatlamak istediklerinde çocuklarını oyalamak için dakikalarca hatta saatlerce karanlık fikirlerle onların sevgiyle dolu dünyalarını büyülüyorlar...
Okuduğunuz her kitapla farklı diyarlara doğru birbirinden güzel yolculuklar yapabileceğinizin farkında bile değilsiniz artık. Kitaplarda, okuduğunuz her kelime ile farklı insanlarla arkadaşlıklar kurabilirsiniz. Sanal olmalarına rağmen sizleri doğruluğa karşı itmek için ellerinden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorlar.Kitap okuyarak kendi ülkenizin iklimi dışında farklı bir iklimle yakından tanışmaya fırsat bulabilirsiniz.Dudaklarınız arasında çınlayan o minicik hecelerle karlarla ühatta buzlarla çevrili bir ülkenin iklimine kapılıp düşler diyarına gidebilirsiniz.Aslında,kitaplardır insanı geliştiren ve yücelten.
İnsanları iyiliğe ve doğruluğa karşı yönelten kitaplardan yararlanarak ödevlerimizi/ araştırmalarımızı yapmak yerine 1 saniyelik,en kolay yolu seçiyoruz(inerneti).Günümüzde kitap okuma alışkanlığını açıklamak bir yetişkin insana yabancı bir sözcüğü telafuz etmek gibi uzak geldiğini biliyor muydunuz?
[3] Sanat,sanatçı ve kitap okuma alışkanlığını bahsettikten sonra sizlere bugünlerdeki komşuluk ilişkileri ile ilgili sahip minik bilgileri aktarmak istiyorum.Kendi aramızdaki ilişkilerin dünden bugüne ne kadar çok değiştiği hakkında bir bilginiz var mı ?Komşuluk ve dostluk gibi kavramların adamızdan veya dünyamızdan göç etmesinin sebebi insanların ‘‘biz değil ben olmayı’’ tercih etmeleridir.Günümüz insanın büyük bir kısmı sevgi ve mutluluğu paylaşmaktan kaçınıyor.Her yerde kendi çıkarlarını düşünüyorlar.Bir insanın komşusuyla bir fincan kahve içmesi ve yoldan geçerken insanların birbirlerine ‘selam’ vermeleri artık geride kaldı.Birlikte sohbet edip acılarımızı veya kederlerimizi gidermekte artık nostaljide kaldı.Biz, onların hepsini tozlarla kaplı büyük bir kütüphaneye hapsettik.Her saniye,her dakika ve her saat onları yanımızda taşımak yerine sonsuzluğa doğru atıverdik.Ayrıca,günümüzde insanlar birbirlerini görmekten,selamlaşmaktan ve hatta konuşmaktan kaçınıyorlar.
[4] İmece(yardımlaşma), eski çağlarda daha çok köylerde yaşayan insanlar arasındaki yardımlaşma şekliydi.Bundan onlarca hatta yüzlerce yıl önce köylü kadınlar zeytin yağı elde etmek için hep birlikte çalışıp ağaçların gövdelerinin bir kısmını kullanarak zeytinleri ezerlerdi.Böylece zeytin yağı elde etmiş olurdular.Bu insanlar emek vererek aralarındaki sevgi taneciklerini her geçen gün çoğaltırlardı.O zamanlar erkeklerin evlerinin çatılarında meyve ve sebzelerini kurutmak,tüccarlardan satın aldıkları buğdayları,tahılları ve bakırları taşımak gibi görevleri vardır. Aralarında geçim zorluğu çekenleri mahçup duruma getirmeden el birliği ile ihtiyaçlarını karşılarlardı.Bir başka deyişle,birbirlerine yardım edebilmek için ellerinden geleni yapardılar + insanlar arasındaki komşuluk ilişkisi dostane ve samimiydi.Dokunmaktan bile çekindiğiniz ‘yardımlaşma’ bugün uzak diyarlara doğru yolculuk yapmakta.Bu arada dostluk/komşuluk ilişkilerinden bahsederken eskiden yazdığım bir hikayem aklıma geldi.
10.08.2011 tarihinde dostluk & yardımlaşma ile ilgili yazdığım hikayemden bazı alıntılar:
‘‘Topladığı deniz kabuklarını odasındaki rafın üzerinde bulunan cam kavanozuna özenle yerleştirmek onun en sevdiği işlerden biri haline gelmişti.Sonsuzluğa uzanan kumsalda yıllardır hiçbir yerde arayıp da bulamadığı mutluluğu hissetmişti.Gerçek mutluluğu uzak diyarlarda arayıp durmuş ta ki mutluluğun her zaman yanı başında olduğunu farkedene dek. Eva, hayata ‘kumsaldaki deniz kabuklarıyla’ tutunmuştu.Yakınındaki insanlarda bulamadığı sevgi ve sadakati kumsaldaki deniz kabuklarında bulmuştu.Kumsaldaki deniz kabuklarını(Dostların) korumak için yaz-kış demeden belediye başkanı,yerli halk ve turistlerle görüşmüştü. Eva son bir kez daha kumsala gitmişti.Deniz kabukları gibi davranmaya başlamıştı artık.Kendisini denizin alçak bölgelerine atıp yavaş yavaş yuvarlanmaya başlamıştı tıpkı deniz kabuklarının kıyıya ulaştıkları gibi.Daha sonra, sonsuzluğa kucak açan masmavi enginlere karşı bir daha geri gelmeyecek şekilde yuvarlandı. Kendisine oyunmuş gibi gelen bu yuvarlanma onun deniz kabuklarına elveda bile demeden göçüp gitmesine neden olmuştu. Sevgiyle dolu minicik yüreğiyle masmavi dalgalar arasında kaybolup giden Eva ile deniz kabukları arasındaki dostluk o denli kuvvetliydi ki deniz kabukları onu yüzyıllarca aynı yerde beklediler.’’
''İşte gerçek dostluk ve gerçek imece budur...’’
* İnsanları her zaman minik kurşun kalemlerine benzetip dururum.İnsanlar, tıpkı kalemler gibi kocaman daireler çizip etrafında dönebilirler.Yani istediklerinde hem ileriye hem de geriye doğru daireler etrafında adımlar atabirler.Sanat,kitap okuma alışkanlığı,dostluk ilişkileri ve yardımseverlik insanoğlunun kocaman daireler etrafında geriye doğru adım attıklarından sadece birkaç tanesi.
Tozlu raflar arasında saklı kalan sanatın,kitap okuma alışkanlığının,komşuluk/dostluk ilişkilerinin ve yardımseverliğin üzerindeki tozları almanın zamanı çoktan gelip geçti bile.Özellikle kitap okuma alışkanlığının,komşuluk/dostluk ilişkilerinin ve yardımseverliğin üzerindeki tozları alırken dikkat ediniz çünkü onlar gözle görülemeyen,duyulamayan ve yalnızca hissedebilen kavramlar...
Tozlu raflar arasında saklı kalanları bulmak için aşağıda sizler için minik bir denklem yazdım.
sa2+k2+dostluk2+i2 = x2 |
Sizce ‘‘x’’ nedir? ( x=? )
(İpucu: Bilinmeyen harfin [x] anlamı diğer yazılarımda da bahsettiğim gibi her güzel şeyin malzemesidir.)
Yukarıdaki denklem sadece bir kişiyle değil,o topraklar üzerinde yaşayan herkes tarafından uygulanırsa tozlu raflar arasında saklı kalanlar kurtarılabilir!!!
SON
Herkese sevgiyle ve mutlulukla dolu haftalar dilerim...