Hepimizin canını yakan o katliam gibi trafik kazasının ardından, ülkemizin trafik altyapısı bir kez daha gündemde.
Vaziyetin vahametini anlamak için uzman olmaya hiç gerek yok; durum çıplak gözle görünür şekilde ortada.
Yol ve yolcu güvenliğinden birinci derecede sorumlu olan devlet, bu konuda çok yetersiz.
Her trafik kazasının ardından bir dolu hamaset!
‘Şu yapılmalı, bu yapılmalı...”
İnsan haliyle sormak istiyor; bunca yıldır niye yapmadınız madem?
Neyse...
Kazanın ardından yol güvenliği meselesi gündeme gelince, merak ettim acaba Avrupa bu konuda ne durumda diye.
Kısa bir araştırmanın ardından edindiğim bilgileri sizlerle de paylaşmak istiyorum.
Avrupa Yol Değerlendirme Programı EuroRAP verilerine göre Avrupa’nın en güvenli yollarına sahip ülke, İngiltere.
Gelin EuroRAP’ın yayınladığı farklı birkaç istatiksel veriye bir göz atalım.
Trafik kazaları sonucunda ölüm oranları en düşük olan ülkeler:
Her 100 bin kişide;
İngiltere: 5.9
İsveç: 6.6
Hollanda: 6.9
Almanya: 9.5
Danimarka: 9.7
Günlük araç akışı bazında Avrupa’nın en işlek otoyollarına (motorway) sahip olan ülkelerin ilk sırasında yine İngiltere var, ancak buna rağmen, otoyollarında ölümle sonuçlanan kazaların en az olduğu ülke de İngiltere.
En işlek otoyollarında günlük araç akışı;
İngiltere: 64,900
Hollanda: 52,400
Almanya: 45,800
Otoyollarda ölüm oranları:
Her 1 milyar araçta;
İngiltere:2.0
İsveç: 3.2
Hollanda: 3.3
Otoyolun bir alt düzeyi olarak sınıflandırılan A sınıfı yollarda günlük araç trafiği en yoğun olan ülke de İngiltere.
Ve bu yollarda meydana gelen kazaların en düşük ölüm oranı da yine İngiltere’de.
***
İngiltere hükümetleri yıllardır düzenli olarak kendilerine kazaları azaltma yönünde ulusal hedefler belirliyorlar.
Ve bu hedefler doğrultusunda, başta yol güvenliği olmak üzere çok kollu çalışmalar yürütüyorlar.
İlk ulusal hedef, 1987 yılında belirlenmiş.
Bu hedef, 1981-1985 yılları arasında meydana gelen ölümlü ve/veya ciddi yaralanmalarla sonuçlanan trafik kazalarını, 2000 yılına kadar 3’te 1 oranında azaltmak.
Ve 2000 yılında bırakın bu hedefe ulaşmayı, hedeflenen oranın üzerine bile çıkılmış.
Ölümlü kazalar %39, ciddi yaralanmalarla sonuçlanan kazalar ise %45 oranında azaltılmış.
2000 yılında, ileriye dönük 10 yıllık yeni bir ulusal hedef belirlenmiş.
1994-1998 yılları arasında meydana gelen ölümlü ve/veya ciddi yaralanmalarla sonuçlanan trafik kazalarını %40, çocuk ölüm ve/veya ciddi yaralanmalarını da %50 oranında azaltma hedefi konmuş.
Ve biliyor musunuz, bu hedefe de yine amacın üzerinde bir oranla ulaşılmış.
Ölümle ve/veya ciddi yaralanmalarla sonuçlanan kazalar %44 oranında azaltılmış.
Çocuk ölümleri ve/veya ciddi şekilde yaralanmalarıyla sonuçlanan kazalar ise %61 oranında azaltılmış.
İngiliz Ulaştırma Bakanlığı’nın verilerine göre 1970 yılında trafik kazalarında ölenlerin sayısı 7,499.
Neredeyse her yıl düzenli olarak azalan bu sayı, 2012 yılında 1,754’e inmiş.
İngiltere’nin nüfusunun 63 milyon olduğunu dikkate alarak, çok düz bir matematik hesabıyla KKTC karşılaştırması yapmak mümkün.
Kendi nüfusumuzu 300 bin olarak hesaplamamız durumunda, senede bizim payımıza düşen ölüm sayısı 8.
Ama ya gerçekte?
Bırakın İngiltere’yi, bizim ölüm oranlarımız, genel ortalamanın bile çok üzerinde.
Peki trafik konusunda Avrupa’nın en iyisi olan İngiltere’de meydana gelen trafik kazalarının en önemli nedenlerini de merak ediyor musunuz?
Sürücü hataları!
İngiltere Trafik Kazalarını Önleme Derneği’nin yayınladığı verilere bakınca, karşımıza şöyle bir tablo çıkıyor:
Her yıl meydana gelen ciddi düzeydeki kazaların yaklaşık 400’ünde aşırı hız, yaklaşık 280’inde alkol, yaklaşık 300’ünde emniyet kemeri takmama, yaklaşık 300’ünde dikkatsiz sürüş, yaklaşık %30’unda aracın hakimiyetinin kaybı söz konusu.
Deneyimsiz sürücülerin (17-24 yaş arası) sebep olduğu ciddi kazaların oranı da yaklaşık %25.
***
İngiltere, en güvenli yollara sahip ülke sıralamasında ilk sırada olmasına rağmen, yol güvenliği konusunda ciddi programlar üretmeye, ciddi tedbirler almaya devam ediyor.
Bu amaçla ayrılan devlet bütçesi eskiye oranla azaltılmış olsa da, hâlâ bugün milyon sterlinlerden bahsetmek mümkün.
Ve bu bütçe içerisinde altyapı olduğu kadar, ciddi oranda bir eğitim ve bilinçlendirme kampanyaları payı da var.
Çünkü trafik, kolektif bir bilinç meselesi.
Hem bir altyapı, hem de bir eğitim meselesi.
Fakat ne yazık ki bizde, ne biri ne de öteki var!
Ciddi altyapı sorunlarına eğitimsiz ve bilinçsiz sürücüler ordusu eklenince, işte böyle katliamlar ortaya çıkıyor.