Başbakan Tufan Erhürman, Meclis Genel Kurulu’nun bugünkü oturumunda Yeniden Doğuş Partisi (YDP) Genel Başkanı ve milletvekili Erhan Arıklı’nın, Bertan Zaroğlu’nun dün yaşadığı olayla ilgili söylediklerine yanıt verdi.
ERHÜRMAN, MANAVOĞLU’NDAN ALDIĞI BİLGİLERİ PAYLAŞTI
Polis Genel Müdürlüğü’nün ve polis memurlarının tek tek bu konu üzerinde yaşanan tartışmalara yanıt verme şansları olmadığını belirten Erhürman, Polis Genel Müdürü Süleyman Manavoğlu’ndan olayın olguları ile ilgili aldığı bilgileri hiçbir yorum eklemeden aktardı.
Başbakan Erhürman olayla ilgili aldığı bilgileri şu şekilde aktardı:
“Bu rutin kontrollerin yapıldığı sırada yaşanan bir olaydır. Arabalar rutin olarak durduruluyordu. Durdurulan kiralık araçta, aracı kullanmakta olan şahsın hem bu ülkede araç kullanma ehliyeti açısından hem de diğer tüm evrakları açısından sorunlu olduğu tespit edildi. Yani yanında olması gereken hiçbir evrak yanında değildi. İlgili sigorta şirketi veya aracı kiralayan şirket arandı. ‘Kimin adına kayıtlıdır ?’ diye soruldu. Bunun üzerine de sayın milletvekilinin değil, başka birinin adına kiralanmış olduğu söylendi polise. Bu durumda mevzuat araca el konması gerektiriyordu. Bu sebeple de araca el konuldu. Milletvekili ‘Bu benim adıma bir araçtır’ bildirimini yaptığı zaman da araç kendisine verildi.”
Herkesin de çok iyi bildiği gibi kiralanan aracı milletvekili de kiralamış olsaydı, ilk verilen isimdeki kişi de kiralamış olsaydı, aracı kullanan kişiler olmadıkları için zaten trafik suçunun oluştuğunu ifade eden Erhürman, bir başka trafik suçunun ise belgelerin ibraz edilmemiş olması olduğunu bildirdi.
Başbakan Erhürman, konuyla iki tarafın da ilgili şikâyetlerini yaptığını, PGM’nin araştırmasının sürdüğünü dile getirdi.
Trafik kurallarının belediye başkanları, milletvekilleri, bakanlar ve Başbakanlar için de geçerli olduğuna vurgu yapan Başbakan, bu konuda milletvekillerinin dokunulmazlıklarının bulunmadığına dikkat çekti.
TÜRKİYELİ-KIBRISLI AYRIMI YAPILMASI SON DERECE TEHLİKELİ
Başbakan Erhürman şu şekilde devam etti:
“Bu olay yaşandıktan sonra sosyal medya üzerinden yaşananlar son derece tehlikeli bir boyuta ulaştı. Sosyal medya üzerinde tamamen Türkiyeli- Kıbrıslı ayrımı meselesi ortaya çıktı. Bu benim Meclis açıldı açılalı altını çizmeye çalıştığım bir tehlikedir. Bu tehlike konusunda herkesi son derece duyarlı olmaya davet ediyorum”.
PGM’nin içinde çok sayıda Türkiye kökenli polisin görev yaptığına vurgu yapan Erhürman, böyle bir şeyin üzerinden Türkiye-Kıbrıslı kökeni ayrımı yapılmasını hiçbir şekilde tasvip etmediğini dile getirdi.
Yine ilgili polis memuruna sosyal medya üzerinde Türkiye’ye gitmesi halinde kendisine neler yapılacağı üzerinde yayınlar yapıldığına değinen Erhürman, “Arkadaşlar, aktarılanlara göre görevi sırasında en ufak bir sıkıntı dahi yaratmayan bir polis memurunu böyle bir sıkıntıyla karşı karşıya bırakamayız. Bu kabul edebileceğimiz bir şey değildir” diye konuştu.
Başbakan Tufan Erhürman, internet ve sosyal medya üzerinden tehdit, hareket ve küfrün şuandaki Ceza Yasası’na göre suç olduğunu bir kez daha hatırlattı.
TEHDİT, HARAKET, KÜFÜR SOSYAL MEDYA ÜZERİNDEN YAPILDIĞINDA DA SUÇTUR
Başbakan konuyla ilgili açıklamasına şu şekilde devam etti:
“Bunun suç haline gelmesi için hala daha ‘Bilişim Suçları Yasası’nı’ çıkarmadığınız iddiası daha önce de anlatmamıza rağmen kamuoyunda hala daha konuşulmaya devam ediyor. Tehdidi, hakareti, sövmeyi, mektupla da yapsanız suçtur. Telefonla da yapsanız suçtur. Sosyal medya üzerinden de yapsanız suçtur. Hangi enstrümanla yaptığınız bir şeyi değiştirmiyor”.
Bir polis memurunun durdurduğu araçlara ilişkin olarak mevzuatı uyguladığı zaman bu tip tehditlerle karşı karşıya kalması halinde polisin iş yapamaz hale geleceğini ifade eden Erhürman, bu tip olayları Türkiyeli-Kıbrıslı ayrımı üzerinden deşmek ve kazımak gibi davranışların oldukça yanlış ve zararlı davranışlar olduğuna dikkat çekti.
Başbakan Erhürman şu şekilde konuşmasına devam etti:
“Oradaki polis memuru çok büyük ihtimalle Türkiye kökenli bir yurttaşımız da olabilirdi. Şuanda polisin içinde çok sayıda Türkiye kökenli insanımız vardır. İnsanlarımız görevlerini icra ederken kendilerini tehdit altında hissedecekleri, tedirgin hissedecekleri, risk almış hissedecekleri koşulların oluşmasını engellemek her şeyden önce biz milletvekillerine düşer. Türkiyeli-Kıbrıslı ayrımı bu memlekete yapılabilecek en büyük kötülüktür. Bizim sadece Türkiye kökenli değil başka kökenlerden gelen vatandaşlarımız da vardır. Hangi ülkede doğmuş olursa olsun. Bu ülkede yaşayan her insan bizim kardeşimizdir anlayışından hareket etmemiz gerekiyor. Bu tip konularda çok dikkatli olmamız gerekiyor. Bunu da çok fazla uzatıp siyaset malzemesi yapmak asla derdim değildir. Ama bu iki noktanın siyaset üstü bir nokta olarak bütün milletvekillerimizce kabul gördüğünü düşünüyor ve umuyorum. Polislerimizi de diğer memurlarımızı da bu anlamda koruyalım. Bu ayrımın yaratacağı tehlikeye karşı hep birlikte mücadele edelim.”