Ödül AŞIK ÜLKER
ABD’nin California eyaletinde 38 yılı aşkın zamandır trafik ve ulaştırma uzmanı olarak çalışan Kıbrıslı Türk Trafik Mühendisi Taner Aksu, 1975’den beri trafikte 1848 ölüm olduğuna dikkat çekerek, devletin vatandaşının güvenliğini sağlamakla yükümlü olduğunun altını çizdi.
Yenidüzen’e konuşan Aksu, “Devlet arabamda giderken beni yanlış yapmaktan men ederek beni korumakla mükelleftir, ben kendimi koruyamazsam, hatta korumak istemesem bile devlet beni korumakla mükelleftir. Çocuk arabanın arkasında bağlanmadan gidiyorsa, polis bana “ne yapayım, çocuğunu bağlamaz” deme hakkına sahip değildir. Devlet o çocuğu bağlatmalıdır. Devlet o çocuğu korumalıdır. Benim gerek bilinçsiz ve gerekse umursuz koruyamadığım çocuğumu devletin koruması lazım. Bizim toplumumuz bunu anlayamıyor. Toplum devletten bunu talep etmiyor. 1975’den beri trafikte 1848 ölüm olduysa, devlet suçludur” diye konuştu.
Bilimselliğin altını çizen Trafikte Kazasız Yaşam Derneği (TRAKAYAD) Kurucu ve Onursal Başkanı Aksu, Kuzey Kıbrıs’ta hiçbir zaman trafik güvenliği planlaması olmadığını söyleyerek, trafik sorununun çözülmesi için denetimi trafik güvenliği eğitimi ve trafik mühendisliğinin önemine vurgu yaptı.
“Bunlardan biri eksik olursa biz ölümleri saymaya devam edeceğiz” diyen Aksu, şöyle konuştu:
“Bütün gayretlerimize, tüm bilimselliği yetkililere sunmamıza rağmen bunu başaramadık... Kuzey Kıbrıs dışındaki gittiğim tüm ülkelerde söylediklerimiz kaile alındı, ağacın meyvelerini toplayabildik ancak burada ne yazık ki her ektiğimiz ağaç kuruyor, meyve bir yana yeşermesine bile izin vermiyorlar, bilinçsizce ve umursuzca köküne kezzap döküyorlar.”
“Neden başka ülkeler başarabiliyor da biz başaramıyoruz?” diye isyan eden Aksu, sözlerini “Bu kadar küçük bir toplumda, istersek, sunulan bilgileri alıp uygularsak, polisimizi düzeltirsek, mühendisliği getirirsek, trafik güvenliği eğitimini verirsek ve devlet ile bugünkü ve gelecek hükümetleri toplumumuza hizmet etmeye mecbur edersek ve en önemlisi de trafik problemlerine karşı korumaya mecbur edersek, trafik sorunlarını çözmeye başlarız. Bunu yapacak devlet ve hükümet nerede?” diye tamamladı.
“Devlet bizi korumakla mükelleftir”
• Soru: Kuzey Kıbrıs’taki trafiği nasıl buluyorsunuz? Devlet insanlara gereken hizmeti sağlıyor mu?
• Aksu: Kuzey Kıbrıs’ta trafiğin durumu vahimin de ötesinde. Toplum ve devlet bunun neresinde? Açıkça söylemek gerekirse, acı gerçekle yüzleşmek gerekirse, Kuzey Kıbrıs’ta hiçbir zaman bir trafik güvenliği planlaması olmamıştır. Bütün gayretlerimize, tüm bilimselliği yetkililere sunmamıza rağmen bunu başaramadık. Biz, trafik konusunda bilirkişi olarak TRAKAYAD’ı kurduk ve bütün dünyada trafik güvenliğiyle ilgili uygulamaları yazılı ve sözlü olarak yetkilere defalarca aktardık. Kuzey Kıbrıs dışındaki gittiğim tüm ülkelerde söylediklerimiz kaile alındı, ağacın meyvelerini toplayabildik ancak burada ne yazık ki her ektiğimiz ağaç kuruyor, meyve bir yana yeşermesine bile izin vermiyorlar, bilinçsizce ve umursuzca köküne kezzap döküyorlar.
Kuzey Kıbrıs’ta devlet ve hükümet aynı olarak algılanıyor. Devlet başka, hükümet başkadır. Hükümet bakanlar ve başbakandır. Devlet bütün organlarıyla, yasa yapanlardan, uygulayanlara kadar bir bütündür. Devletin bir tek sorumluluğu vardır, halka hizmet etmek ve her yönden güvenli bir hayat sağlamak. Trafik güvenliği çok önemlidir çünkü insanlar ölüyor. Devlet vatandaşının güvenliğini sağlamakla yükümlüdür. Devlet arabamda giderken beni yanlış yapmaktan men ederek beni korumakla mükelleftir, ben kendimi koruyamazsam, hatta korumak istemesem bile devlet beni korumakla mükelleftir. Çocuk arabanın arkasında bağlanmadan gidiyorsa, polis bana “ne yapayım, çocuğunu bağlamaz” deme hakkına sahip değildir. Devlet o çocuğu bağlatmalıdır. Devlet o çocuğu korumalıdır. Bizim toplumumuz bunu anlayamıyor. Toplum devletten bunu talep etmiyor.
“Devletimiz bizi korumaktan aciz”
1975’den beri trafikte 1848 ölüm olduysa, devlet suçludur. Amerika gibi birçok gelişmiş ülkeler “ölümlü ve ebedi sakatlıklara sebep olan kazaları kabul etmeyiz” diyor. Bizde hedef yok. Bizde sadece ölüm rakamlarına bakıyoruz oysa kazalar sonucunda ortaya çıkan sakatlanmalara da bakmak lazım. Avrupa şartlarına göre her ölümlü kazaya karşılık 4 veya 5 sakatlık kazası oluyor. 1848 x 5 yaparsak 9000’in üzerinde trafik çarpışmalarından dolayı sakatlanmış insan var demektir. Bu insanlara ne hizmet veriyoruz, bir engelli tek başına istediği herhangi bir yere gidebilir mi? Bu insanlara yönelik hiçbir şey yapılmadı. Devlet ve hükümet bunun suçluları değil mi?
Güney’e geçerken insanlarımız kemerini takıyor, telefonunu kapatıyor, sürat tahditlerine uyuyor. 2003’de açıldı kapılar, 13 senede bir ölümlü kaza oldu, 2 çocuğumuzu kaybettik. 75’den beri Kuzey’de 1848 ölüm oldu. Neden aynı insanlar burada kaza yapıyor da orada yapmıyor? Bizim devletimiz bizi korumaktan aciz olduğu için, Kuzey Kıbrıs’ta gereken trafik denetimi yapılmadığı için, sınırı geçen hemen kemerini açıyor, telefonunu eline alıyor, sürat tahditlerine ve tüm diğer trafik kurallarına uymuyor. Devlet gereğini yapacak, yaşayan tüm insanları korumakla yükümlüdür. Devlet nerede, hükümet nerede?
“Trafik mühendisliğine inanmıyorlar”
• Soru: TRAKAYAD olarak trafik güvenliği hakkında bazı projeler de hazırlamıştınız. Bu konu ne aşamadadır?
• Aksu: 2012’de kendi insanımızla iki sene boyunca çalıştık ve bir proje yaptık. AB’den uzmanlarla da trafik güvenliği konusunda çalıştım, milyonlarca Euro gitti, projeler raflarda çürüdü, kayboldu, bu projeleri yıllar sonra dönüp AB’den istiyoruz. Bu projeler hiçbir zaman hayata geçmedi. Sunulan öneriler bilinçli olarak saklanıyor, uygulanmak istenmiyor. Kuzey Kıbrıs’taki ilgililer trafik konusunda yeterli bilgiye sahip değil. Trafik güvenliği, eğitimi, denetimi, trafik mühendisliği konusunda ne biliyorlar? Biliyorlarsa bu kadar yıldır neden uygulamıyorlar? Trafik mühendisliğinin olduğuna inanmıyorlar, maalesef hiç bir uzmanlığa saygı yok. Trafikle ilgili çalışanların bilgisizliği ve yeteneksizlikleri bizi mevcut duruma getirdi ve daha da kötü durumlara getirecektir. Bunu önleyecek devlet nerede?
“80-90 milyon Euro ile bütün Kuzey Kıbrıs’ın trafik problemini çözebilirim”
Bize “hep konuşuyorsunuz, siz ne yaptınız” diyorlar. Projeler yaptık ama uygulamadılar. Birçok belediye mühendis ve mimarlarını davet ettik, onları iki sene eğittik, trafik mühendisliği bilgisini aktardık. Bu grup özveriyle derslere katıldı. Dersler bitince iki yıl süreyle birlikte proje hazırladık. Dr. Fazıl Küçük Bulvarı’nı inceledik. Koridor olarak 8 kavşağı ele aldık ve çözüm önerilerini toparladık. Mühendislik teorisi ve prensibi olarak en ucuz ve en iyisini önerdik. En pahalısını herkes yapar, bilinçsizce, mesuliyetsizce ve gerekliliğini hesaba katmadan “üst geçit yapalım”, “4 katlı yol yapalım” demek kolay...
Dr. Fazıl Küçük Bulvarı Projesi için, “neden yonca kavşak gibi bir alt-üst geçit koymadınız” diye sordular, ona kesinlikle ihtiyaç yok ki. Bunun için 80-90 milyon Euro’yu neden verelim? Hemzeminde madem çözüm var neden öyle çözmeyelim? 80-90 milyon Euro ile bütün Kuzey Kıbrıs’ın trafik problemini çözebilirim. Bunu anlayacak ve uygulayacak devlet ve hükümet nerede?
“Uykudan uyanmak isteyen devlet var mı?”
• Soru: Son dönemde özellikle yayalara çarpmayla sonuçlanan kazalardan sonra üst geçit bir çözüm olarak ortaya konuyor...
• Aksu: Kim kullanacak? 5 sene YDÜ’de ders verdim, fuarın önündeki üst geçidi kullanan görmedim. Ama devletin insanların o geçidi kullanmasını sağlaması gerekir. Bunun başka yolları var. Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi’nin önünde birkaç kaza oldu, şimdi oraya üst geçit yapılması konuşuluyor. Çok saçma, “Bak üst geçit yaptım, çıkmadı, öldü” demek için. Burada devlet insanları koruyamıyor. Devlet ve hükümet artık uyansın, çember uygulayan ülkelerde, başta İngiltere’de, yaya geçitlerini çemberlerde nerelere koyduklarını ve nasıl uyguladıklarını görüp Kuzey Kıbrıs’ta da uygulasınlar.
Denetim, eğitim ve trafik mühendisliği...
• Soru: Devletin sorumluluklarından bahsettik ancak bireylerin de görevini yapmadığını söylüyorsunuz...
• Aksu: Buradaki insanlar savaş öncesi, savaş sonrası, 63 öncesi, 63 sonrası, 74 öncesi, 74 sonrası derken yavaşlatıldık, “nemelazımcı olduk”. Ben merkezci olduk, ben değil, biz demeyi unuttuk. "Biz" demediğimiz sürece ölümler devam edecek. Toplum kendisine hizmet etmeyen, kendisini koruyamayan bir devlet yarattı. Topluma hizmet etmeyen bu meclisi toplum seçmiyor mu? İşimize gelmediğinde “devlet suçlu”, işimize geldiğinde “seni seviyorum devlet”...
“Bilinçsizlik, siyasi rant, maddi rant”...
Bilinçsizlik, siyasi rant, maddi ranttan dolayı çok yanlış şeyler yapılıyor. Ercan yoluna yonca kavşak yaptık, fiyasko. O dönemde yapılmaması için çok uğraştım ama kimseye anlatamadım. Hiç gerekmediği halde yine de göstermelik veya rant sağlamak için yapacaklarsa, bari standartlara uygun yapsalardı. Orada büyük bir çemberle olay çözülürdü. Kameralar başka bir fiyasko. Kameralar bu ülkede yanlış kullanılıyor. Kameralar kazanç unsuru olarak görülüyor. Doğru kullanılırsa etkili olur, tuzak olarak kullanılırsa değil. Örneğin Lefkoşa’da hastane yoluna kamera kondu ve hız sınırı 50 kilometre. Orada amaç hastane kavşağında sürücüyü yavaşlatmak mı yoksa hastane kavşağından 200-300 metre önce tuzak kurup yakalamak mı? Eğer gerçekten 50 km gitmesini istiyorlarsa oraya uyarıcı tırtırlar hatta mutlaka ve mutlaka yanıp-sönen uyarıcı sarı ışık konması gerekir...Maksat trafik güvenliği mi yoksa tuzak kurup halktan para toplamak mı?. İki şerit yolda istemeyerek 60-70 km ile geçer insan. Zaten biz hastane önünde ölçüm yaptık, kamerayı geçtikten sonra hastane kavşağına gelene kadar 90-100 kilometre hız yapanlar tesbit ettik. Bu da ne demek? Oradaki kamera trafik güvenliği amacına hizmet etmiyor demek. Devletin maksadı para toplamak ise o maksada hizmet ediyor demek.
“Mağusa yolunda kötü 5-6 kavşak var, her birine 30 bin Euro maliyetli kamera konmuş!”
Mağusa yolu da ayrı bir vahim olay. O yolda birbirinden kötü 5-6 çeşit kavşak var. Her kavşağa en az 30 bin Euro maliyeti olan iki kamera konmuş. Sonuç, her yanlış kavşağa en az 60 bin Euro. Her bozuk kavşak en fazla 2-3 yüz bin Euro’ya düzeltilir. Çok büyük bir diğer fiyasko da çift taraflı çekim yapabilmesine rağmen her kavşağa iki kamera konmuş olması. Bu fazladan, fuzuli kameraların onaylamasını kimler yaptı ve bu fuzuli paralar kimin cebine gitti? Kavşağı düzenlemiyorlar. Düzenlerlerse ortadan kalkması gereken kameraları kavşakları düzenleyene kadar ikiden bire indirmiyorlar, çünkü o zaman kamera istenilen işi yapmaz ve ceza kesilemez. Para mı önemli, can mı önemli? Kameralardan milyonlarca TL para toplandı. Kameralar yazıyor çünkü tuzak gibi konuyor ve amaca da hizmet etmiyor. Kamera olan yerlerde kaza olmadığını savunuyorlar ama hemen sonrasında oluyor. 1848 ölüm olmuş, bunlar çok değişik noktada oldu. Kazaların olduğu her noktaya kamera mı koyacağız? Bütün Kuzey Kıbrıs kara noktadır. Çok değerli polis müdürlerimiz var, onları da kamera koydukça kazaların azaldığına ikna ettiler. Azalmıyor. Bu arada kaza insan suçu olmadan meydana gelendir, bizde olanlar çarpışmadır. “Sürat yaptı, çarpıştı”, “alkollü sürdü, çarpıştı”, “dikkatsiz sürdü, çarpıştı”... Bütün dünya ülkeleri “çarpışma” kelimesini kullanmaya başladı. Rakamlara baktığımızda sigortalara göre haftada takriben 300’ün üzerinde çarpışma var. Toplumu trafik kurallarına uymamaktan, bilhassa sürat yapmaktan, vazgeçiremezlerse toplumu eğitemezlerse, trafik mühendisliği getiremezlerse, kameralar bu gün kullanıldığı gibi kullanılmaya devam edilirse trafik sorununu kesinlikle çözemezler.
“Şehirlerarası yolları Amerika neden aydınlatmıyor?”
Şehirlerarası yolları Amerika neden aydınlatmıyor? Aydınlatacak olsa isimlendirilemeyecek miktarda para yetmez. Bizde hala daha trafik çözümü olarak hükümet programlarında şehirlerarası yolların aydınlatılacağı yazılabiliyor. Devlet ve hükümet toplumu bilinçsizlik ve umursuzluklarını ortaya koyarak aldatıyor.
“Nereye dokunsak eğridir”
• Soru: Eğitimin de önemine dikkat çekiyorsunuz. Eğitime ehliyet sistemini de dahil edebiliriz. Bu konudaki değerlendirmeniz nedir?
• Aksu: Bu konuda nereye dokunsak eğridir. Devenin hikayesi gibi. TRAKAYAD olarak iki sene okullarda kitap olarak okutulabilecek kitabı hazırladık. Avustralya’da trafik eğitiminde kullanılan kitapların Kuzey Kıbrıs’a en uygun olduğunu tespit ettik ve bu kitapları kullanmak için Avustralya hükümetinden izin aldık, uzun ve yoğun çalışmalardan sonra kitaplar tercüme edildi, sponsor bulduk bastırdık. Kitaplar okullara gitti ama müfredata maalesef henüz giremedi. Hala uğraşıyoruz. Devlet bunun neresinde?
Ben trafik polislerine 5-6 sene önce 3 gün süreyle günde 8 saat eğitim verdim. Yanılmıyorsam, trafik polisleri 24 saat çalışıp 48 saat çalışmıyor. Eğitim alacaklarında izinli günlerinde çağrılıyorlar. Polisler bana kızdı izin günlerinde eğitim yapıyoruz diye. 24 saat çalışan polisten ne randıman alınır ki? Demir olsa 24 saat çalışmaya dayanmaz. Çalışma saatleriyle ilgili araştırmalar yapıldı, bir insan kaç saat çalışılırsa randımanlı olur diye. Polis 8 saat çalışacak, sonra diğer ekip gelecek. Bunu değiştirecek devlet nerede?
“Sigorta sistemi yarım kaldı”
• Soru: Sigorta sisteminde bir iyileştirme yapıldı aslında. Kaza yapanın primlerinin artırılması gibi. Yeni sigorta sistemini nasıl buluyorsunuz?
• Aksu: Benim dünya çapında bildiğim sigorta sistemini göremiyorum. Bir noktaya geldiler ama bence bitmedi. Bence planlandığı gibi halka faydalı olacak bir şekilde pek yansımadı. “Yolla sigorta tamir etsin” deniyor. “Yolla yapsın” yeterli değildir, bu kaza niçin oldu, nasıl oldu? Sigortacılar eskisi kadar olmasa bile birbirleriyle rekabet halindedir. Sigorta sistemi dört dörtlük çalışmak zorundadır. Gelişme var, Bir şeyler yapıyorlar. Ama sistem değişince primler arttı. Kaza yapmayana da artış oldu. Yani sistem bence yarım kaldı.
“Yasayı çıkarmak değil, icraat önemli”
• Soru: Trafiğin tek çatı altına alınmasını öngören yasa geçti. Bu da sizin önemsediğiniz bir konu. Bu konuda ne söylemek istersiniz?
• Aksu: Böyle bir oluşumun olması için yıllarca mücadele verdik. Yasayı çıkarmak değil, icraat önemlidir. Trafik biriminde trafikten yani trafik denetiminden, trafik güvenliği eğitiminden ve trafik mühendisliğinden anlayan kişiler olması gerekir. Bu da olmayacağına göre, devlet ve hükümet toplumu ve kendi kendilerini, bilinçsizliklerini ortaya koyarak kandırıyorlar, aldatıyorlar.
“Trafik sorununu çözmek isteyen yok”
• Soru: Son olarak ne söylemek istersiniz?
• Aksu: Trafiğin problemi, trafik denetimi, trafik güvenlik eğitimi ve trafik mühendisliği bilgisi olmayanlardan trafik güvenliği sağlamasını beklemektir. Devlet ve gelmiş, geçmiş ve bugünkü tüm hükümetler bütün trafik problemlerinde kesinlikle sorumlu ve suçludur. Trafik güvenliği hiç ama hiçbir zaman kuzeyde öncelik olmamıştır. Bütün hükümetler hükümet programlarında ulaştırma ve trafikle ilgili basma kalıp bir şeyler yazar, ben neden bahsettiğini anlamıyorum . Göstermelik olarak yazıyorlar... Toplumu ve kendi kendilerini uyutmaya çalışıyorlar. Trafik sorununu çözmek isteyen yok. Maksada hizmet edecek çok değerli raporlar hiç bir zaman kullanılmadan çöpe atılıyor. Niyet ve istek yok. Devlet ve hükümet toplumu ve kendi kendilerini bilinçsizliklerini ortaya koyarak aldatıyorlar.
İngilizlerin bir sözü var, değişim büyük külfettir ama değişmek zorundayız. Biz uzman olarak doğruyu göstermeye çalışıyoruz. Neden başka ülkeler başarabiliyor da biz başaramıyoruz? Bu kadar küçük bir toplumda istersek, sunulan bilgileri alıp uygularsak, polisimizi düzeltirsek, mühendisliği getirirsek, trafik güvenliği eğitimini verirsek ve devlet ile bugünkü ve gelecek hükümetleri toplumumuza hizmet etmeye mecbur edersek ve en önemlisi de trafik problemlerine karşı korumaya mecbur edersek, trafik sorunlarını çözmeye başlarız. Bunu yapacak devlet ve hükümet nerede?
(Fotoğraf: Ayşe GÜLER)