Evet, insanlar sürat yapıyor, dikkatsiz davranıyor, trafikteki diğer sürücüleri görmezden geliyor, yollarda sadece kendisi varmış gibi araba kullanıyor, kendisinin ve başkalarının canını tehlikeye atıyor ve sonuç ortada…
Bizi nüfusta üç kat geçen Kıbrıs’ın güneyinden bile fazla sayıda trafikte ölüm…
İnsanın dikkatsizliğini, diğer sürücülere saygı duymamasını, kırmızı ışıkta süratle geçişini, yolda, trafiğin içinde sağa sola cambazlık yapar gibi geçişini hepimiz biliyoruz, bu durumları yaşamışızdır, belki biz de yapmışızdır.
Aşırı süratin, cambaz gibi araba kullanmanın, trafik ışıklarında kırmızıda son sürat geçişin Türkiye’de kazanılmış bir alışkanlık olduğunu ve ülkemizde de lahmacuna alıştığımız gibi trafikteki bu kuralsızlığa da alıştığımızı söylemek çok mümkün.
Bir ülkeye asimile olmanın biçimi, o ülkenin kurallarını ve yaşayış biçimini kabullenmektir. Oysa biz dıştan gelen aşırı nüfusun yaşam biçimini ister istemez alıyoruz.
Kim ne derse desin, bu düşüncem nasıl isimlendirirse isimlendirsin kazaların önemli bir nedeni de bu…
Tabii ki yolların durumu, alt yapı yetersizliği ve alt yapısı olanın da yanlışlığı ve tabii ki eğitim yetersizliği diğer nedenler…
İşte henüz üç genç kadınımızın yasını tutarken, acılarını atlatamamışken hemen ardından bir gencimiz daha Karpaz yolunda trafikte yaşamını yitirdi.
Figen, Ayşe ve İmge öğretmenlerin, başkasının hatası sonucu hayatlarını kaybettikleri gün trafikte önümde bir tır gidiyordu. Kasasını örten branda, tırın süratinden dolayı uçup gidecek gibi olurken altındaki yükün büyükçe iki kaya olduğunu gördüm.
Öyle bir yükün sahibi tır, sağ şeridi alıp süratle giderken o tehlikeli yükü fotoğraflamak için ben de tehlikeli bir iş yaptım ve gaza bastım. Zor yetiştim. Çok zor fotoğraf aldım. Sağ şeridi engelliyor, bu yüzden soldan geçip gidebilecek olan araçlar da kayaların korkunç görüntüsünden dolayı gidemiyordu. Çünkü kayalar kasanın dışına taşmış, yanından geçecek bir aracın damını alıp götürebilecek bir haldeydi. Veya bir yayanın kafasını…
Bu köşeye o fotoğrafı da koymak istedim. Trafik polisi sadece yolda kamera tutup para toplamaya çalışırken, bu gibi tehlikeli yüklerin de peşine düşmeli, ışıklarda kırmızıda geçenlere en büyük cezaları kesmeli, kuralları ihlal edenleri bir daha yapmamaları için uygulamalarıyla pişman etmeli…
Ölenlerin, özellikle öğretmenlerimizde olduğu gibi kendi hataları dışında canını kaybedenlerin umutlarını almak, hayallerini yok etmek, ailelerine en büyük acıyı tattırmak kimsenin haddi değil, olmamalı…
“Para yok” mazeretini kabul etmiyorum. Memur sendikaları gibi “nerden bulursan bul, beni öde, maaşıma zam yap” demiyorum hükümete ama “gereksiz harcamalardan (ki çok var) tasarruf yapın ve trafikte emniyet için kullanın” demeyi de ihmal etmek istemiyorum.