Erken seçim kapıya dayandı. Adaylar bugün YSK’ya bildirilecek. Son bir haftada siyasi kulisler transfer haberleriyle gündem oldu.
Siyasiler o parti ile öteki arasında neredeyse mekik dokudu. Bugün artık kimin hangi partiden aday olacağını göreceğiz. Muhtemelen ardından yeni istifalar da duyacağız.
KKTC’de siyaset malesef bu kadar ucuzladı. Siyasi görüş, düşünce, ideoloji hak getire. Siyesetçiler, özellikle sağ kulvarda siyeset yapanlar, sanki bir arabadan inip, ötekine biniyorlar. Ya da bir binadan çıkıp, ötekine giriyorlar.
Bu anlamda KKTC’de siyasete de, siyasetçiye de güven giderek azaldı. Hatta siyasetçilerin saygınlığı giderek yerlerde sürünür hale geldi.
Bu duruma artık dur deme zamanı çoktan geldi de geçiyor. Kuşkusuz bundan siyaseti bilenle, bilmeyeni ayırmayı bir türlü başaramayan seçmen de sorumludur.
Kişileri görüş ve düşünceleri seçmeyi başarabilirsek sanırım siyasetin düzeyini de yükseltebiliriz. Elbette bunu başarabilmemiz siyasetin bugünkü yapısının değişmesine de bağlıdır.
Siyaseti “devlet kaynaklarını dağıtarak yurttaştan oy alma” garagözlüğünden kurtarmalıyız.
Bu yapılmadan siyaseti bu transferlerden kurtarmamız mümkün olmayacağı gibi, ülkemizi de düzlüğe çıkarmamız mümkün olmayacaktır.
Hep anlatırım 1994-1998 arası Girne’de o güne kadar Girne’lilerin görmediği kadar iş yapmış olmamıza karşın Haziran 1998’deki belediye seçimini kaybetmiştik.
Bunun nedenleri elbette çoktu. O günün koşullarında bu değerlendirmeleri yaptık. Ama bir arkadaşımızın anlattığı anektod gerçekten ilginçti. Arkadaş bir seçmene “suyunuz artık akıyor, sizin sokağa önce kaldırım, ardından da yeni asfalt yapıldı, beledi hizmetleri eksiksiz alıyorsunuz, ama siz bu başkana oy vermediniz. Neden?” diye sormuş.
Seçmen de “doğru demiş kapının eşiğine kadar herşey tamam, ama kusura bakma eşikten içeri 2 oğlum var, öteki aday geldi devlette iş sözü verdi ben de oyumu ona verdim” demiş.
UBP bu düzeni 1970’li yıllardan beri bu yapıda kurdu. Her dönemde devlet olanaklarını dağıtarak seçim kazandı. Yetmedi vatandaşlık dağıttı. Hala da dağıtıyor.
Dün yeni hükümet açıkladı. Düşen UBP hükümeti erken seçim kararı alındıktan sonra seçim yasakları başlamadan önceki hafta, yani 22-29 Mayıs haftası tam 552 tane bakanlar kurulu kararı almış. Her bir kararı bir dakikada alsalar tam 9 saat yapar.
Yanlış okumadınız tam tamına 552 karar. Neredeyse 1 yılda aldıkları kararlar kadar.
Bu kararlar nedir?
Kime ne tür devlet kaynağı verilmiştir?
Kaç kişiye daha vatandaşlık verilmiştir?
Bunlar elbette göreve başladığı günden bu yana aldığı kararlarla halka yeniden moral kazandıran Sibel Siber hükümeti tarafından araştırılacaktır. Zaten Karakum Zeyko arazilerinin bağışlanmasının iptali de bu açıdan önemlidir.
***
Bu düzen devam edemez. Artık sona erdirilmelidir. Siyasetin bu yapısı sona erdirilmezse, bilelim ki toplumun sonu olacaktır. Toplum eriyerek yok olacak ve bazılarının çok arzu ettiği gibi burasını da artık başkaları yönetecek.
Şimdi kenarda durup bizi seyrederek kıs kıs gülenler, günü geldiğinde “hade mahalleye” diyerek direksiyona oturmakta sakınca görmeyecekler. Bize de “ne yapalım size o kadar para verdik, o kadar destek olduk ama beceremediniz” diyecekler.
O nedenle bu erken seçimleri çok iyi değerlendirelim ve bireysel çıkar sağlamak yerine, toplumsal çıkarımızı düşünerek sandığa gidelim.
Transferlere de hiç ama hiç itibar etmeyelim.