ABD başkanı seçildiği günden bu yana savaş çığırtkanlığı yapan, Obama döneminin bütün kazanımlarını ortadan kaldırmayı hedefleyen, petrol ve silah tekellerinin çıkarlarına hizmet etmeyi kendisine şiar edinen Donald Trump İran’la yapılan “İran’ın nükleer programının iptali”ne yönelik anlaşmadan çekildiğini açıkladı.
Açıklamanın ardından da İran’a yeniden uygulamaya başlanacak ambargo kararnamesini basının önünde imzaladı. Ertesi gün de İran’a çağrı yaparak “İran masaya gelerek müzakerelere yeni baştan başlamayı kabul etmezse bir şeyler olacak” diyerek açık açık tehdit savurdu.
Trump’ın çekildim dediği anlaşma ne idi?
İran'ın nükleer programına ilişkin ortak geniş çaplı girişim planı BM Güvenlik Konseyi'nin beş daimi üyesi olan; ABD, İngiltere, Çin, Rusya, Fransa ile AB ülkeleri (P5+1) arasında imzalanmıştı. Anlaşma, Tahran'ın nükleer programını sona erdirmesine karşılık olarak bu ülkeye uygulanan uluslararası yaptırımların kaldırılmasını öngörüyordu.
Anlaşma, 2015 yılının ekim ayında yürürlüğe girdi ve 2016 yılının ocak ayında Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu'nun (IAEA) İran'ın nükleer programının barışçıl olduğunu açıklamasıyla uygulanmaya başladı.
Anlaşmanın uygulanıp uygulanmadığını denetlemekle görevli Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (IAEA), şimdiye kadar İran'ın anlaşmanın tüm koşullarına uyduğunu saptamıştı.
Buna rağmen Trump İran’ı bu anlaşmaya uymayarak anlaşmaya taraf olan diğer ülkelerden gizli olarak nükleer programına devam ettiğini iddia etti. Ayrıca İran’ı “bölgedeki terör örgütlerine destek vermekle” de suçladı.
Trump’ın bu konudaki şahidi ise İsrail. İsrail başbakanı Netanyahu geçen hafta İsrail gizli servisi Mossad’ın sözde ele geçirdiği onlarca dosyayı kamuoyuna açıklayarak İran’ı suçlamıştı. Tam da “bozacının şahidi şıracı” misali. Çünkü Trump’ın bu anlaşmadan çekildiğini açıklamasından sonra kendisine destek veren dünyada yalnızca 2 ülke var. İsrail ve Suudi Arabistan.
Anlaşmanın tarafı olan İngiltere, Çin, Rusya, Fransa ve AB ülkeleri anlaşmaya sadık olduklarını açıkladı. Anlaşmanın öteki tarafında olan İran da “ABD'nin asla sözünü tutmadığını gördük” diyen Ruhani, “ABD'nin neden anlaşmadan çekildiğini anlamak zor, anlaşmaya diğer 5 ülke ile devam edeceğiz” dedi.
Bu durumda ABD, İsrail ve Suudi Arabistan ile baş başa kaldı. Doğal müttefiki İngiltere ile bile ters düştü. Bu durum uzun vadede Amerikan çıkarlarına da aykırıdır. Buna rağmen Trump temsil ettiği savaş baronlarının hizmetinde olmayı Amerikan çıkarlarına tercih etti.
İran anlaşmaya imza koyan öteki ülkelerle nükleer programını sona erdirmeyi şimdilik sürdürecek. Ama bunu nereye kadar sürdürebilir bilinmez. Bu konu benim anladığım kadarıyla ABD’in yeniden uygulamaya koyduğu ambargoların ne kadar etkili olabileceğine bağlı olacak.
Daha önce BM kararı ile uygulanan çok yönlü yaptırımlar Iran’ı büyük zorluklarla karşı karşıya bırakmıştı. Yaptırımlar sadece mali, ticari, enerji ve diğer alanlarla sınırlı kalmamıştı. İran’ın milyarlarca dolarlık ticari mal varlığı da dondurulmuştu.
Anlaşmada bu yaptırımların ancak İran’ın anlaşmaya uymadığı saptanırsa yeniden başlatılacağı yazılmıştı. Anlaşmanın uygulanıp uygulanmadığını denetlemekle görevli Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu (IAEA), şimdiye kadar İran'ın anlaşmanın tüm koşullarına uyduğunu saptamıştı.
Yani ABD’nin anlaşmadan çekilmesini gerektirecek bir durum yoktu. Ama Trump’ın niyeti üzüm yemek değil, bağcıyı dövmekti. Niyet bu olunca da İsrail’in uydurma belgelerine dayanarak bölgemizi daha büyük bir ateşin içine sürüklemekten çekinmedi.
Benim en çok üzüldüğüm nokta ise Trump’ın bu kararına karşı henüz bir kamuoyu tepkisi oluşturulamamış olmasıdır. Göz göre göre 3.üncü dünya savaşına sürükleniyoruz ama savaş karşıtı eylemler ne ABD’de, ne Avrupa Birliği’nde, ne ateşin önce bizi saracağı bölgemizde en küçük bir kıpırdanma yok.
Trump, Obama’nın Küba açılımını ilk günden kaldırdı tıs yok. Meksika sınırına duvar inşa etme projesini her gün biraz daha ileri götürüyor ses seda yok. Kuzey Kore ile restleşti, nükleer füzeler karşılıklı ateşlendi, ateşleniyordu itiraz eden yok. Suriye’yi neredeyse parçalara böldü, bu parçaların bazılarında kendine bağlı uydu devletçikler yaratmaya çalışıyor ses çıkaran yok. Çin ile ticaret savaşı başlattı, AB ülkeleri dahil bütün ülkelere ticari kota uygulamaya başladı birkaç açıklama dışında sessizlik sürüyor.
Trump “ben güçlüyüm, büyüğüm, zenginim öyleyse dünyayı ben istediğim gibi idare ederim, karşı çıkanı vururum, sesini çıkaranı ezerim” diyor.
Dünya bu duruma daha ne kadar sessiz kalacak?
İnsanlık 21.inci yüzyılda bu adama daha ne kadar sabredecek?
Amerikan gençleri İrak’ta, Suriye’de, Afganistan’da, Kore’de ve şimdi de İran’da ölmeye giderken petrol ve silah baronları ceplerini doldurmayı sürdürecek. Peki Amerikan halkı bu duruma ne zamana kadar sabredecek?
Benim asıl merak ettiğim budur.