Gemikonağı’nda Naveed Akbar’ın ölümü ile sonuçlanan kazada, TSK askerinin Türkiye’ye iade edilmesi büyük tepki toplamaya devam ediyor. Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Milletvekili Ongun Talat, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda TSK askerinin KKTC yargısına teslim edilmesi gerektiğine dikkati çekerek, şu paylaşımı yaptı;
“Düşünsenize, yabancı bir memlekete okumaya gittiniz. Geleceğe dair umutları olan bir öğrencisiniz, iyi de bir çevreniz var, seveniniz çok... Gece arkadaşlarınızla deniz kenarındaki bir banka oturdunuz, az önce yanınızdan ayrılan kız arkadaşınızla mesajlaşıyorsunuz...
“Eve gidince ara” diyor. “Tamam” diyorsunuz. Aynı anda içinizi hafif bir coşku kaplıyor, denizin kokusunu içinize çektiğiniz gibi, bir anda yaşamla doluyorsunuz...
Bu vaziyette, başınızda 20’li yaşların o meşhur kavak yelleri eserken, az sonra öleceğiniz hiç aklınıza gelir mi?
Ama oluyor işte, bir anda, göz açıp kapayıncaya kadar yaşam hakkınız elinizden alınabiliyor.
Tıpkı gencecik Naveed Akbar 'ın yaşamının sorumsuz bir sürücü tarafından elinden alındığı gibi..
Peki Naveed’in ölümüne sebep olan korkunç kazanın sorumlusuna ne oldu?
Kendisi bir TSK mensubu olarak KKTC Mahkemelerinin yargı yetkisinden muaf tutuldu.
GKK üzerinden, göbekten TSK’ya bağlı Polis Genel Müdürlüğü tarafından bir anda serbest bırakıldı. Hemen ardından da apar topar Türkiye’ye gönderildiği bilgisi yayıldı.
Tüm bunlar olurken biz ise bugün "yüce" Meclisin "yüce" komitesinde toplandık ve Ceza Yasası'nda ölümle sonuçlanan kazalardaki ceza üst sınırı da dahil olmak üzere, trafikle ilgili mevzuattaki değişiklikleri ele aldık.
“Egemen” bir devletin vekilleri, bürokratları, savcısı, polisi olarak, bağımsız Mahkemelerimizin yargı yetkisinde olduğunu varsaydığımız konularda uzun uzadıya tartışmalar yaptık, en küçük ayrıntıların bile üzerinde titizlikle durduk.
Ama Naveed ‘in ölümüne neden olan şahıs bir çırpıda hukuk devletinin kapsama alanının dışına çıkarılıverdi.
Naveed Akbar’ın ölümüne neden olan TSK mensubu şahıs derhal KKTC yargısına teslim edilsin.
Edilsin ki, biz de “anlamı olan birşeyler yapabiliyoruz” diyebilelim...
Bundan ötesi “eşit egemen devlet” masalı, bol bol hamaset, içi boş böbürlenme, kendini kandırma...”