Bir fotoğraf karesine sığacak kadar kalacak Kıbrıslı Türkler demişti bir dost. Umutsuz bir günündeydi belki, belki benden çok daha gerçekçiydi. Umutlarımızı ve korkularımızı konuşuyorduk geleceğe dair. Türkiye’nin Kıbrıs’ı Türkleştirme politikasını, Annan Planı’na hayır diyen Kıbrıslı Rumların bizde, çözüm isteyen Kıbrıslı Türkler’de yarattığı hayal kırıklığını, itilmişlik duygusunu konuşuyorduk. Yalnızlığı. 10 yıl önceydi.
‘Umutlarımız ve Korkularımız’ isimli bir rapora girdi bu konuştuklarımız. Geleceğin Kıbrıs’ını nasıl görüyorsunuz sorusuna Kıbrıslı Türklerin verdikleri cevaplardan en acısıydı ve en gerçeği. Maalesef.
10 yıl sonra, ‘Kıbrıslı Türkler Nereye’ isimli bir konferans düzenliyoruz, yine aynı korku çıkıyor karşımıza, çok daha büyük, çok daha yakın, çok daha olası. Yok olan bir toplum, bir fotoğraf karesine sığacak sayıda Kıbrıslı Türk. Kameraya acı acı gülümsüyoruz.
Türkiye’de yaşayan birçok Türkiyeli dostumuz var hepimizin. Kıbrıs’ta yaşayan birçok Türkiye göçmeni dostumuz var. Avrupalı, Amerikan, Yunan, Kıbrıslı Rum, Arap, Kürt dostlarımız da var, aynı şekilde.
Tükenme korkumuzu dile getirdiğimiz zaman, hemen karşılaştığımız soru;
‘Siz Türkleri niye sevmiyorsunuz?’
Bizim herhangi bir millet ile, herhangi bir toplum ile bir derdimiz yok ki. Tam tersine, biz insanı, insan olduğu için seviyoruz. İnsan haklarını savunup bir yandan, bir yandan beğenmediğimiz şeyler söyleyen kişilere ne sözlü, ne fiziksel şiddet uygulamıyoruz. Tehditler savurmuyor, hakaretler etmiyoruz.
Konuşuyoruz, tartışıyoruz, sorunlarımızı ortaya koyup, çözmeye çalışıyoruz. Dile getiriyoruz bıkmadan usanmadan, Türkiye’de, Kıbrıs’ta, Avrupa’da. Sıkıştık diyoruz, görünmeyen bir toprak parçasında, tanınmayan bir devlet içerisinde çırpınıp duruyoruz. Kendi kendimizi yönetmek istiyoruz. Adalet istiyoruz, özgürlük istiyoruz. Kendi ayaklarımız üzerinde durmak, kardeşçe yaşamak istiyoruz. Olmuyor, yapamıyoruz, yok oluyoruz.
Bizim Türkiyeliler ile bir derdimiz yok, bizim Kıbrıslı Rumlar ile de bir derdimiz yok. Bizim derdimiz haklarımızı elimizden alan herkes ile. Zorunlu din dersi istemiyoruz dediğimizde zorla zorunlu din dersi koydurtanlar ile derdimiz var. Seçilmiş liderimize hakaret edenler ile bizim derdimiz. Haddinizi bilin' diyenler ile. Paranızı veriyorum düdüğümü çalıyorum zihniyeti ile bizim derdimiz.
Avrupa yurttaşıyız, haklarımızı ne kuzeyde, ne güneyde kullanamıyoruz. Bununla ilgili de dertlerimiz var. Anadilimiz Türkçe AB lisanı değil, bu da derdimiz. Ayrımcılık, mülteci hakları, çevre adaleti, insan ticareti, toplumsal cinsiyet eşitliği, insan hakları bunların hepsi derdimiz bizim.
Yakında cumhurbaşkanlığı seçimleri var. Müdahale olmasın istiyoruz, kendi kendimizi yönetelim, liderimizi kendimiz seçelim istiyoruz. Siyasi irademize, toplumsal varlığımıza sahip çıkmak istiyoruz. Kıbrıs ile ilgili kurulan cümlelerin nesnesi olmaktan bıktık artık, özne olmak istiyoruz ve bunu hep birlikte dile getiriyoruz.
Kıbrıs küçücük bir ada, bölünmüş olmaz diyoruz, birlikte daha güzeliz diyoruz. Akdeniz’deki savaş naralarına malzeme değil, Barış adası olalım diyoruz, demokrasi diyoruz, hep birlikte diyoruz.
Çözüm isteyen, federal Kıbrıs’a inananlar, üç beş kişi değiliz. İrademize saygı istiyoruz.