Bizim taraf, yani Ersin bey ve saz arkadaşları, BM’nin Kıbrıs’ta yeni bir “Özel Temsilci” atamasına karşıydı…
Ersin bey ve saz arkadaşları, çeşitli defalar, buna gerek olmadığını dile getirdi…
“"Özel temsilci atama konusu sadece ve sadece zamana oynama oyunudur" dedik hatta “eğer atanırsa; Kıbrıs Türk tarafı cezalandırılmış olur” diye açıklamalar yaptık…
Oysa, “Özel Temsilci” atanması konusu, BM ile TC arasında, Ersin bey ve saz arkadaşlarının hiç haberi bile olmadan kabul edilmişti…
-*-*-
Hatta diplomatik kaynaklar bu konuda şunları anlatıyor:
“… Ersin beyin, TC’nin BM Genel Sekreteri’ne özel temsilci ataması konusunda onay verdiğinden haberi yoktu… BM Genel Sekreteri ise Ersin beyin bundan hiç haberi olmadığını tahmin edemezdi… Hani Eylül ayı sonunda Anastasiadis, Ersin bey ve Genel Sekreter birlikte yemek yemişti ya… İşte o yemek buluşması sırasında BM Genel Sekreteri, Ersin beye, ‘Özel Temsilci atanmasını kabul ettiğiniz için teşekkür ederim” demişti… Ve evet, biliyorum, çok acı bir şey ama Ersin beyin bundan haberi yoktu… Tıpkı, Cenevre’de bazı öneriler sunulacağını son dakika öğrenmesi gibi…”
-*-*-
Şimdi çok merak ediyorum; “biz oynamıyoruz” diyerek sahadan çekilecek miyiz?
“Egemen eşitlik ve eşit uluslararası statü” konusunda, yeniden “Equal footing” yani “eşit zemin”e geri dönüş yapacak mıyız?
-*-*-
Aslında çok fazla kafa karıştırmanın anlamı yok; tükürdüğümüzü yalayacak mıyız?
Yani Ersin bey ve saz arkadaşları, bunca zamandır boşuna mı şahinlik yapıyordu?
Şahin, tükürdüğünü yalayan bir kuş cinsi midir?
İki olumlu tavır
Muhalefetin uyarıları çok önemliydi…
UBP’li bir vekilin geçtiğimiz gün “bütçe seçim sonrasına kalacak” demesi, ortamı germişti…
CTP ve HP’liler buna sert tepki gösterdi.
Faiz Sucuoğlu dün kabineyi Cumhurbaşkanı’na sunduktan sonra yaptığı açıklamada, “… bütçenin geçmesi şart” dedi…
Olumlu bir tavır!
Doğru olan bütçenin geçmesidir ve gerekirse seçimin Ocak sonuna kadar beklemesidir…
-*-*-
Neredeyse her televizyon programında, her köşe yazısında bakanların tamamına yakınını “değiştirenler” oldu…
Bunun doğru olmayacağını yazanlardan biriyim…
Gazeteci arkadaşım Aytuğ Türkkan ile bir programda bağıra çağıra “iki aylık seçim hükümetinde bakan değişmek doğru değildir” noktasında fikir birliği yaptık.
Akabinde, övünmek gibi olmasın ama, “yeni bakan, yeni müsteşar, yeni özel kalem bir de UBP’li 200 örgütün bitmek bilmeyen ziyaretleri; selfie çekimleri derken, bu görgüsüz para ve zaman harcamasını kısın, lütfen yapmayın” diye uyardık…
-*-*-
“Faiz Sucuoğlu bizi dinledi” diyecek değilim ama bizim savunduğumuz doğru olandı ve O da doğru olanı yaptı.
Bir tek “Sağlık Bakanı”nı değiştirerek, masraftan, gereksiz atamalardan, selfie manyaklığından ve ziyaret çılgınlığından bizi korudu!
Son derece olumlu bir şey!
Doğru bir tavır…
-*-*-
Hükümet özellikle son bir yılda doğru hiçbir şey yapmadı…
Daha güven oyu almadan; alın size hükümetten iki adet doğru tavır!
Yeni nüfus ve farklı kültürlere karşı çaresiz kalan bir güvenlik yapısı
Elbette Dünya değişti; Kuzey Kıbrıs da bu hızlı değişen kapitalist Dünya’dan bir şekilde etkilenecekti…
Nüfus artışları ve nüfus değişiklikleri; elbette bütün Dünya’da, özellikle ciddi anlamda göç ve göçmen kabul eden ülkelerde, son derece önemli sorunlar ortaya çıkardı.
Kültürel farklılıkların, bu tür sorunları ortaya çıkarması da kesinlikle normaldi…
-*-*-
Bizde de en çok verilen örnek, 1974 sonrasında yeni nüfuslarla birlikte sürekli artan suç rakamlarıdır…
Bu tür yazılar “ırkçılık” olarak da adlandırılır; adlandırılabilir…
Çok dikkatli olmak gerekir…
-*-*-
Dikkatli olamadık…
Hiçbir konuda başarı elde edemedik…
Devlet olamadık; ticareti, üretimi, ulaşımı, eğitimi, sağlığı batırdık…
Irkçılık yapıyoruz, bu doğrudur ve özür dilerim ama 1974 sonrasında Kuzey Kıbrıs coğrafyasındaki tüm nüfus siyasetimiz de yüzümüze gözümüze bulaşmış durumdadır…
Yeni nüfus ve farklı kültürlere karşı çaresiz kalan bir güvenlik ya da polis yapısı söz konusudur; bilmem farkında mısınız?
BM Genel Sekreteri António Guterres ve yeni Kıbrıs Özel Temsilcisi Colin Stewart… (UN Photo/Mark Garten)