Tüm Dünyaya daha fazla rezil olmadan...

Serhat İncirli

Uzmanların yorumlarıdır bunlar...

Mesela son 43 günde, Brent cinsi petrolün varil fiyatı  yüzde 33 yükseldi...

Yine bir haber – yoruma göre, “... Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü, Dünyada gıda fiyatlarının son 10 yılın en yüksek seviyesine yükseldiğini bildirdi.”

-*-*-

Türk Lirası (TL) değer kaybediyor ve insanlarımızın yaşamında belki de tarihin en rezalet yıkımına sebep oluyor...

Sterlin, akşam yatıyorsunuz 12.50, ertesi gün öğleye doğru, 13.60...

-*-*-

TL’nin özellikle günlük yaşantımızın çok önemli parçası olan Sterlin, Euro ve Dolar karşısındaki sürekli erimesi, önümüzdeki günlerde ithal ürünlerin de kendi ürettiklerimizin de fiyatına yansıyacak...

-*-*-

Salı günü, değil mevcut KKTC Hükümeti, gökyüzünden Tanrı’yı indirseniz, ülkedeki akaryakıt fiyatlarına artış yapmaktan kaçamaz durumdadır...

Yani Ersan Saner ya da Erhan Arıklı, ülkenin alıştığımız cinsten siyasileri değil, Allame – i Cihan olsalar, yeni hafta, çok ağır fiyat artışlarının başlangıcı olacak...

-*-*-

Akaryakıt fiyatlarındaki artışın durdurulamaz olması; dövizin TL’yi patates püresine çevirmesi kesinlikle raflara yansıyacak...

Vatandaşın alım gücü bırakın “düşmeyi”, resmen “eriyecek”...

-*-*-

Peki ne yapmak lazım?

Ne yapılacağını düşünmesi için çok sağlam bir hükümetin olması lazım...

Hükümete başkanlık edecek, karizmatik bir başbakanın olması lazım...

Konuyla ilgili uzmanların, danışmanların görüşlerinin derlenmesi ve üzerinde düşünülüp kararlar alınması lazım...

-*-*-

Böyle bir durumda; bu ahval ve şerait içerisinde, hükümetin ve başkanının durumu ortadayken, “Cumhurbaşkanı” ya da “Lider” sıfatlı kişinin Türkiye’de, makamı ya da mevkisi ile alakasız toplantılarda mutluluk fotoğrafları sergiliyor olması ve günlerce ülkeden uzak kalması, bu görevi sağlıklı bir şekilde yapamadığı anlamından başka bir şey taşımıyor...

Sadece Türkiye’deki elit yöneticilerin keyfi çıkarlarına hizmet eden değil; toplumuna sahip çıkan bir Cumhurbaşkanımızın olması lazım...

-*-*-

Bu toplumun karnı, “Anavatanla etle tırnağız” ifadesiyle doymuyor...

“... Varlığım Türk varlığına armağan olsun, Anavatan hep yanımızda” diyerek turist getiremezsiniz...

“Ne mutlu Türküm diyene; yaşasın Sayın Erdoğan” diye bağırıp, saçma sapan kostümlerle, garip garip gülümseyişler sergileyerek, KKTC’nin içine düştüğü duruma çare olamazsınız...

-*-*-

Şunu belirtmekten büyük utanç duymaktayım ancak mevcut koşullarda, inat ve ısrarla, felaket bir çöküntü yaşayan ülkesini bırakıp, haftanın en az 3 gününü Türkiye’de gezerek geçiren bir “Cumhurbaşkanı”nın sağlık sorunu olduğu inancım bulunmaktadır.

Bir vatandaş olarak da, görevini sağlıklı bir şekilde yürütemeyeceği inancındayım...

-*-*-

Bakanlar Kurulu’nun bu konuda gerekli sağlık kontrolünü talep etmesi; Yüksek Mahkeme’nin de gereken kararı vermesi bence kaçınılmazdır...

-*-*-

Çünkü, mevcut “Cumhurbaşkanı” sıfatlı kişinin görevinin, “2023’te Türkiye’de yapılacak Cumhurbaşkanlığı seçiminde Ak Parti adayına oy kazandırmak ve Kıbrıs’ta olası bir çözümü engellemek” olduğu gayet net bir şekilde ortaya çıkmıştır...

-*-*-

Tüm Dünyaya daha fazla rezil olmadan, en kısa sürede “ortak vatan Kıbrıs” mücadelesinin son derece cesur bir şekilde; bu ülkenin tamamını kendine ortak vatan kabul edenler tarafından başlatılması gerekmektedir...

-*-*-

Kıbrıs Türk toplumu; tarihin hiç bir döneminde bu kadar “başsız”, bu kadar “zayıf”, bu kadar “kimsesiz”, bu kadar “örgütsüz” ve bu kadar “teslim” olmamıştır...

-*-*-

Kıbrıs sorununun çözümünden başka şansımızın kalmadığı çok açıktır...

Ya büyük Avrupa Birliği (AB) ailesi içerisinde, Federal Kıbrıs Cumhuriyeti’nin eşit ve de egemen vatandaşları olarak yerimizi alacağız; ya da çok affedersiniz ama hem siyasi anlamda hem de gerçek anlamda mastürbasyonla idare edeceğiz...

-*-*-

Eğer hiç bir şey yapmadan oturacaksak; söyleyin Sedat Peker’e, bir sonraki video, azıcık daha kapsamlı olsun...

Eylenelim da gene!


Türkiye düşmanı!

Kimse kusura bakmasın...

Eleştirdiğim, koskocaman Dünyalar güzeli Türkiye veya Türkiyeli kardeşlerim değildir...

-*-*-

“Türkiye düşmanı” denilmesinden huy kapıyorum...

Çünkü gerçekten değilim...

Sadece Türkiye değil; Dünya’daki hiç bir ülke ile sıkıntım ya da sorun yoktur...

“Düşmanlık beslemek” gibi bir alışkanlığım da bulunmamaktadır çünkü zaten köpek ve kuş beslemeyi daha çok seviyorum...

-*-*-

Neyi eleştirdiğim konusunda, çok basit bir örnek vermek istiyorum...

Türkiye İçişleri Bakanı, LGBTI konusunda görüşlerini açıkladı ve dedi ki; “... LGBT’yi aile yapımızı bozmasın, çocuklarımızı ahlaksızlığa sevk etmesin diye engelledik. Biz Müslüman bir devletiz."

Yani bundan anladığımız nedir?

LGBTI bireyler, Müslümanlıkta olmamalıdır, olmaz da!

Bu doğru bir saptama değildir; son derece bilim dışıdır ve insanlık utancı bir açıklamadır...

-*-*-

Ve devam edelim; Bakan Soylu’nun bu açıklamasının yapıldığı gün, Türkiye Diyanet İşleri Başkanlığı da, “... Baldızla zina nikaha zarar vermez” diyebilmektedir...

-*-*-

Şimdi, “aman birileri kızacak, aman bize parayı kesecek, aman Anavatan” diyerek; bu türden çağdışı tavır veya açıklamalara karşı sessiz mi kalalım?

-*-*-

KKTC Din İşleri Başkanlığı’nın 30 Ağustos Zafer Bayramı ile ilgili hutbesinde (imamlara gönderilmiştir bu hutbe); Atatürk kelimesinin geçmemesini “hoş” mu karşılayalım?

-*-*-

Kıbrıs sorununun önünde çok engel olabilir ama çözümünün önündeki en büyük engelin Türkiye’deki yönetimin kabul edilemez tavrı olduğunu söylemeyelim mi?

-*-*-

Bunları söyledik diye Türkiye düşmanı olacak ve bu ülkeye sokulmayacaksak; “... İstanbul, Ankara, Antalya? Koymuyor musunuz? Sorun yok; onlar olmazsa Santorini veya Ibiza; o da olmadı, sorry ama Baf var, Ayanapa var gardaccığım!”



Ersan Saner mi? Yıllardır tanırım... Çok defalar birlikte yemek yedik, meyhaneye gittik... Gayet samimi, çok iyi bir insan ve muhteşem bir baba olduğundan zerre şüphem yoktur... Yaptığı bir hata mıdır? Belki kendisi hata yapmamıştır ama bir şekilde hata “yaşanmıştır”... Gelinen aşamada, tüm Dünyaya rezil olmuş durumdayız... İstifa etmesi, kendisi için en doğru olandır... Dediğim sadece budur... Kendi keyifleri için Saner’i istifa etmemek için zorlayanlar, hem O’nu hem partilerini hem de çok sevdiklerini iddia ettikleri KKTC’yi daha da çamura gömecektir...