Dün Muratağa-Atlılar-Sandallar’da BKP ile AKEL’in yaptığı etkinlik ile Leyla Kıralp’ın Mari’de yaptığı etkinlik arasındaki fark üzerinde çok düşündüm…
1974’te EOKA-B’nin katlettiği Muratağa-Atlılar-Sandallar’da ağırlıkla kadın ve çocuklardan oluşan üç köyün nüfusunu katlettiği ve iki toplu mezara gömdüğü yerde BKP ile AKEL dün ortak bir etkinlik gerçekleştirmeye çalıştı ve bazı köylülerin büyük tepkisiyle karşılaştı.
Aslında bu yeni bir şey değildir: Bu bölge, son derece hassas bir bölgedir ve eğer bu bölgede ortak bir etkinlik yapılmak isteniyorsaydı, önceden köylülerle diyalog içerisinde, onların da olurunu almaya çalışarak planlama yapılmaya çalışılabilirdi. Muhtarlar ziyaret edilebilir ve ne planlandığı onlara anlatılabilirdi. Geçmişte pek çok kez Muratağa-Atlılar-Sandallar’da yapılmaya çalışılan etkinlikler köylülerin tepkileriyle engellendi. Bu bilinen bir şeydi… Hatta bu bölgeye bireysel olarak gidip toplu mezarlara çiçek bırakmak isteyen Kıbrıslırumlar da zaman zaman tepkiyle karşılandılar, bazı köylüler onları polise bildirdi…
Nitekim dün de “tatsız” bir durum ortaya çıktı çünkü bir grup köylü toplu mezara konan çiçekleri alıp ziyaretçilere fırlatmışlar, köy muhtarları da TAK’a yaptıkları açıklamada bu ortak etkinliği kınadılar…
Bu kadar hassas bir bölgeye hiç hazırlıksız ve önceden hiçbir köy ileri geleniyle temas etmeksizin gitmeye kalkışmak, burada etkinlik planlamak, tepki görünce de “zaten bir avuç insan tepki gösterdiydi” demek bu adada oluşturulmak istenen karşılıklı anlayış atmosferine yardımcı olmadı hiç…
Karşımızda bir de başka örnek vardır ki birkaç gün önce meydana geldi ve ne deve kalktı, ne çanı öttü. Bu muhteşem örnek, Leyla Kıralp örneğidir. Leyla Kıralp muhteşem bir insandır. Geçen Cumartesi günü yani 5 Eylül 2015 tarihinde Kıbrıs’ın güneyindeki Mari (Tatlısu) köyünde “kayıp” eşi, Dohni katliamında öldürülen Ahmet Bey anısına bir anıt-mezarın açılışını yaptı. Bu sayfalarda size törenle ilgili bilgiler verdik, anıt-mezar yaptırılırken, Leyla Kıralp’ın ne tür çalışmalar yaptığını hep bu sayfalarda yer verdik.
Leyla Kıralp, bu anıt-mezarın yaptırılması öncesinde Kıbrıs Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı’nı ziyaret ederek onlara yapmak istediklerini izah eden bir yazı verdi. Mari köyü muhtarı Maria Yeorgiu hanımı ziyaret etti.
İçişleri Bakanlığı’nın Mari’deki Kıbrıslıtürk mezarlığı içerisinde anıt-mezar için Leyla Kıralp’a tahsis ettiği yeri gidip birlikte gördüler. Mezarlığı birlikte temizlediler.
Anıt-mezar yapılıp da bittiği zaman Leyla Kıralp Lefkoşa Polis Müdürlüğü’nü, Larnaka Polis Müdürlüğü’nü, Larnaka Kaymakamlığı’nı ziyaret etti.
Hangi gün anıt-mezarın açılışını yapacağını, bu etkinliğe yaklaşık kaç kişinin katılacağını, açılış töreninde kimlerin konuşacağını hepsine izah etti. Her aşamada köy muhtarlığıyla diyalog içinde oldu. Onlara ne planladığını hep anlattı, hep gösterdi.
Köy muhtarı Maria Yeorgiu hanımı açılış öncesi ziyaret ederek, açılışta kimlerin konuşacağını aktardı ve ona da konuşmak isterse konuşabileceğini bildirdi. Her aşamada Mari köyü muhtarlığını olaya dahil etti. Sürekli diyalog içinde oldu. Etkinlik günü polis, etkinliğe katılan Kıbrıslıtürkler’e sıkı koruma verdi. Bu bölgeye bazı EOKA-B’ciler yerleştiği için burası da hassas bir bölge ve Leyla Kıralp herhangi bir olay çıkmaması yönünde atılabilecek tüm adımları önceden attı… Gene de olay çıkabilir miydi? Çıkabilirdi… Örneğin tören öncesinde insanlar henüz Mari’ye gelmeye başladığı zaman bir haber aldık ki bazı siyah giyimli gençler Lefkoşa’dan çıkmışlar ve bu bölgeye doğru geliyorlarmış. Polis bu durumu araştırdı ve siyah giyimli gençlerin Mari’ye değil Köfünye’ye gittiği ortaya çıktı.
Gene de olay çıkabilir miydi? Çıkabilirdi. Ancak Leyla Kıralp altı aydan fazla bir süre bir olay çıkmaması için tüm ilgili tarafları olayın içine katarak ve diyalog içinde, alınabilecek tüm önlemlerin alınmasını sağladı. En önemlisi açılışın yapılacağı Mari köyünde muhtarla sürekli diyalog içinde olmasıydı…
Leyla Kıralp bize Mari gibi, Muratağa-Atlılar-Sandallar gibi son derece hassas olan bölgelerde bir etkinlik planlarken nasıl hareket etmemiz gerektiğini bizzat gösterdi.
Ve Leyla Kıralp bir siyasi parti olmadığı, sade bir yurttaş olduğu halde tüm bunları akıl edebildi ve ne kadar yorucu olsa da tüm bu süreçte bıkmadan usanmadan uğraştı. Mari’deki etkinliğe köy muhtarı Maria Hanım da geldi, Leymosun’dan, Baf’tan, Mağusa’dan, adanın her tarafından insanlar geldi… Hiçbir olay olmadı – Mağusa’dan Mağusa Belediyesi’nin etkinlik için koyduğu otobüsle gelen Kıbrıslıtürkler’e Kıbrıslırum polisi motosikletler ve araçlarla eşlik etti… Hem giderken, hem dönerken bu eskort sağlandı…
Leyla Kıralp bize önceden hazırlık yapmadan, özellikle hassasiyetler bulunan bölgelerde köy ahalisiyle, köy muhtarlarıyla iletişime geçip onları da olaya katmadan etkinlik yapılamayacağını bizzat gösterdi… Çünkü Leyla Kıralp’ın Dohni katliamında katledilen eşi ve tüm Kıbrıslıtürk ve Kıbrıslırum “kayıplar” anısına yaptırdığı anıta şu veya bu köylüler tepki gösterebilirdi, şu veya bu grup bu olayı kullanıp saldırmaya kalkabilirdi – tüm bunları çok iyi hesaplayan Leyla Kıralp, önceden yapabileceği her şeyi yapmaya çalıştı ki çok büyük bir tepki oluşmasın…
Kıbrıs’taki tüm “kayıplar” anısına yaptırılan bu anıt-mezarın açılışı işte böyle gerçekleşti… Leyla Kıralp açılış konuşmasında Mari’deki yeni köylüleri Kıbrıslırumlar’a da seslenerek bu anıt-mezarın korunmasını istedi onlardan…
Leyla Kıralp’ı hem tüm “kayıplar” anısına kendi olanaklarıyla yaptırdığı anıt-mezar girişiminden ötürü, hem de bu hassas bölgede bıkmadan usanmadan çalışıp tüm ilgili tarafları olaya katmasından ve olası tepkileri önceden önlemeye çalışmasından ötürü kutlarız… O bize böylesi konularda nasıl hareket edilmesi gerektiğini gösteriyor…