Ödül AŞIK ÜLKER
O kara günün, 6 Şubat’ın üstünden 9 ay geçti. Adıyaman’da, depremde yıkılan İsias Otel’de çocuklarını, sevdiklerini kaybeden aileler adalet istiyor.
Şampiyon Melekleri Yaşatma Derneği Başkanı Ruşen Yücesoylu Karakaya, Karadeniz Teknik Üniversitesi’nin hazırladığı bilirkişi raporunu Yenidüzen’e değerlendirerek, “Aslında bir mezar inşa etmişler ve bu otelden insanların hayatını tehlikeye atarak para kazanmışlar. Bilinçli, isteyerek adam öldürmüşler. Orada bir katliam oldu, bunun cezasını tüm sorumluların çekmesi gerekir. Tüm sorumlular, olası kasttan yargılanıp hüküm giymeli” dedi.
Söz konusu raporu uzmanlarla incelediklerini, raporu ağlayarak, isyan ederek, öfkeyle okuduklarını anlatan Karakaya, bildikleri gerçeğin raporda bilimsel olarak açıklandığını belirtti.
Ruşen Yücesoylu Karakaya, “Bu insanlar ‘olası kastla öldürme’den yargılanarak, bir an önce cezalandırılmalıdır. Bizim öfkemiz, adalet isteğimiz, özellikle bu rapordan sonra, her geçen gün artmaktadır. Başsavcı, bir an önce iddianameyi tamamlasın ve dava başlasın istiyoruz” diye konuştu.
“Her şeyin odağı çocuklar olmalı”
Soru: 6 Şubat, o kara günde, Kahramanmaraş merkezli depremlerde yıkılan, Adıyaman’daki Grand İsias Otel’de, Mağusa’dan 26'sı öğrenci, 4’ü öğretmen ve 5’i veli 35 kişi hayatını kaybetti. Bu olayın ardından, yeri doldurulmaz kayıplarınızın adını yaşatmak için Şampiyon Melekleri Yaşatma Derneği’ni kurdunuz. Bu zorlu yolda, öğrencilere burs verdiniz, eğitim kompleksi yapmak için bağış topluyorsunuz, anıt mezar için çalışmalar başladı. Anıtla ilgili çalışmalar ne aşamada?
Karakaya: Geçen hafta anıtla ilgili toplantı yaptık, şartname yazılıyor. Çok büyük bir ekip çalışıyor. Anıt, Mağusa’daki Sulu Çember’de olacak. Önümüzdeki hafta, anıtla ilgili ulusal yarışmanın şartnamesi sunulacak. Farkındalık anıtının 3 ay içinde tamamlanması hedefleniyor. O anıtı gören herkes, bu olayın Kıbrıs’ın tarihinde ne kadar büyük bir etkisi olduğunu görecek. Her adımda çocukların güvenliği, eğitim hakkının tam olarak verilebilmesi gerektiğinin hatırlanması gerekir. Eğitim Bakanlığı’ndan öğretmenlerine, okulda çalışan hademelerden yöneticilere her şeyin odağı çocuklar olmalı, çocukların geleceği olmalı. Bu farkındalık anıtı da bu düşüncelerin bir sembolü olacaktır. 2023 yılında kliması çalışmayan, camları kırık, perdeleri dökülen sınıflar kabul edilemez. Gerekli adımların atılması, eğitime yatırım yapılması gerekir. Bina güvenliğinin, yapı kontrollerinin düzgün yapılması için bir farkındalık anıtı olacaktır.
Anıt mezarlar için çalışmalar büyük bir özveri ve hız ile sürmektedir. Bir ay içerisinde bitmesi planlanıyor. Bu konuda özveri ile çalışan herkese teşekkür ederiz. Bitince çocuklarımızı, kayıplarımızı huzur içinde ziyaret edebileceğiz.
“Adımlarımızı, deprem bölgesi olduğumuzu unutmadan atmalıyız”
Soru: 6 Şubat’tan sonra Kıbrıs’ın da deprem kuşağında olduğunu hatırladık, okul binalarıyla ilgil raporlar hazırlandı. O dönemde bazı okulları boşalttık ama yaz tatilinden sonra o binalara çocuklarımızı yeniden koyduk. Deprem olmayacakmış gibi, hayatımıza devam ediyoruz...
Karakaya: Bildiğim kadarıyla, birkaç okul dışındaki okulların tamamen yıkılıp, yeniden yapılması planı yok. Bakanlığın hep iyileştirme projeleri var. Ama iyileştirme yeterli değil, okullar tek tek planlanmalı. Depremden sonra, Türkiye’den gelen yetkililer, 26 okul sözü vermişti ama bu konuda bir adım atıldığını duymadık. Bir okul yapmanın ne kadar detaylı bir çalışma gerektirdiğini, yaptırmak istediğimiz eğitim kompleksiyle ilgili çalışırken gördük.
Geçen hafta, GMTMK’da balkondan beton düştü. Özellikle GMTMK’daki öğrenciler, psikolojik olarak, kayıplardan çok etkilendi. Onlar hep aklımızda. Biz aileler, her gün, 6 Şubat’a uyanıyoruz ama aklımızda aynı zamanda çocuklarımızın arkadaşları da var, onlar çok büyük bir travma yaşadılar. En sevdiklerini kaybettiler, çocuklara yardım edemedik. Okula danışmanlar gitti ama aileleri bilinçli değilse, o çocuklar yardım alamadı. Çok ortada kaldılar, çok büyük kayıp yaşadılar. Bazı uzmanlar bize ulaştılar, yardım teklif ettiler. Bazı kurumlara giden aileler oldu, yardım alanlar da oldu, alamayanlar da. Belki zamanı değildi, belki hazır değildik, belki bizim için doğru cevap o değildi. Ama uzmanlar, çocuklara destek verebilir, vermeli. Çocuklara destek vermek, Eğitim Bakanlığı’nın da öncelikli adımlarından biri olmalı. Çocuklarımızla Adıyaman’a giden ve kurtulanlar oldu. Onlar da destek verilecekler arasında öncelikli olmalı.
Adımlarımızı deprem bölgesi olduğumuzu unutmadan atmalıyız, her alanda buna dikkat edilerek tüm konroller yapılmalı, gerek okullarda, gerekse yeni inşa edilen binalarda... Maalesef bu gerçeği çok acı bir şekilde yaşamış olduk tüm toplum olarak. Lütfen unutmayalım!
“Çocuklarımızın geleceği çalındı”
Soru: Belki de, hem şampiyon melekler, hem de onların arkadaşlarından aldığınız güçle bu yola, mücadeleye devam ediyorsunuz. Dernek olarak Şampiyon Melekler adına verilen burslar hakkında detaylı bilgi verir misiniz?
Karakaya: Çocuklarımızın geleceği çalındı. Başka çocuklara dokunarak, destek olalım istedik. Bütün ailelerin aklında bu vardı. Ayakkabı, üniforma desteği verdik, gelen maddi katkılar sonucunda geniş kapsamlı bir burs projesi başlattık. Eğitim bursu projemiz, tüm toplumun desteğiyle, 200’e yakın çocuğun hayatına dokunmamıza vesile oldu. Bursu alan her öğrenci, hangi Şampiyon Melek adına burs aldığını bilecek, örneğin “Selin Karakaya Şampiyon Melekler - KTEV Bursu”... KTEV işbirliği ile eğitim burslarımızı vermeye başladık. Liste de yakında basında duyurulacaktır. Vakıflar işbirliği ile bazı üniversite öğrencilerine da katkı yaptık. Dernek olarak sosyal sorumluluk projesi çerçevesinde de, bu yıl için bazı Mağusa okullarındaki çocuklarımıza destek sağladık. En başından söylediğimiz gibi, bu projeleri tüm toplumla, bize destek olan bağışçılarımızla hep birlikte yapıyoruz. Çocuklarımızın, kayıplarımızın adlarını yaşatmak en önemli hedeflerimiz arasındadır.
“Şampiyonlarımızın adı sonsuza dek yaşayacak”
Soru: Yapılması planlanan eğitim kompleksiyle ilgili çalışmalar ne aşamada?
Karakaya: Çocuklarımuz adını yaşatmak için spor salonu yapılsın diye yola çıkıldı ancak sonrasında okulların durumu dikkate alındığında, eğitim kompleksi yapmaya karar verdik. Öncellikle yer tespiti için çok uzun bir çalışma süreci gerçekleşti. Sonrasında, bulunan alanı Mağusa Belediyesi’nden talep ettik. Mağusa Belediyesi yetkilileri, başkan ve meclis üyeleri bu alanı Bakanlar Kurulu’na geri vererek, “Şampiyon Melekleri Yaşatma Derneği Okul Projesi” kapsamında Milli Eğitim Bakanlığı’na alan tahsis edildi. Şimdi sırada, Milli Eğitim Bakanlığı ile yapılacak protokolle, okul projesi için verilen arazinin kullanımımıza tahsis edilmesi var. Sonrasında, dernek olarak Mimar ve Mühendisler Odası ile çalışarak, en doğru projeyi seçmek için bir yarışmaya çıkma planı var. Hep birlikte, tüm toplumun sağladığı bağışlar ve desteklerle bu eğitim kompleksini yapıp, çocuklarımızın, kayıplarımızın adlarını sonsuza dek yaşatacağız. Çok modern, Kıbrıs’ta tek teknolojik donanımlı, müthiş bir eğitim kompleksi yapacağız. Şampiyonlarımızın adı sonsuza dek yaşayacak.
“Hayatım boyunca görmediğim toplumsal dayanışmayı gördüm”
Soru: Bu süreçte kitap gelirinden bağış yapıldı, turnuvalar oldu, maratonlar yapıldı. En son, LTB’nin maratonuna rekor bir katılım oldu. Bu süreçte ortaya konan toplumsal dayanışmayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Karakaya: 17 Mart’ta, dernek kurulduktan sonra, hayatım boyunca görmediğim toplumsal dayanışmayı gördüm. Kıbrıslıyım, böyle bir dayanışma hiçbir yerde görmedim. Hiç tanımadığımız, bilmediğimiz insanlardan inanılmaz destek gördük. Çok büyük bir toplumsal dayanışma var, daha da olmalı. İnsanlar hedeflerimizi biliyor ve herkes elinden geleni yapıyor. Ama derneğin büyümesi, üye sayısını artırması gerekir. Şanpiyon Melekleri Yaşatma Derneği, Kıbrıs’ın üye sayısıyla en büyük derneği olmalı. Şampiyon Melekleri Yaşatma Derneği, toplumsal dayanışmanın örneği olmalı. İki hedefimiz var, adaletin sağlanması ve eğitim odaklı projeler. Çok büyük bir acının içinde bunları yapmaya çalışıyoruz.
“Hep birlikte çalışmalıyız”
Üye sayımız artmalı. Özellikle Maliye’den ödenen memurların ve Sosyal Sigortalar’dan ödenen kişilerin maaşlarından aidat kesilmesi için tüm işlemler yapıldı. Derneğe üye olmak için, tek yapmaları gereken şey, bir form doldurmaktır. Derneğin aidatı asgari ücretin binde sekizidir, bu da bu yıl için 145TL’dir. Bu miktar maaşlarından kesilir, bu önemli bir katkıdır. Diğer kişiler de, KKTCELL ve TELSİM aracılığıyla bize üye olabilirler, yapmaları gereken şey 4271’e ABONE MELEKLER yazıp göndermektir. Hep birlikte çalışmalıyız, her şey öyle anlam kazanacak. Bizim çocuklarımız ve kayıplarımız, bu toplumsal dayanışmaya yol açtı. Bunu tam anlamıyla hep birlikte başarmamız gerek.
“Raporu ağlayarak, isyan ederek, öfkeyle okuduk”
Soru: DAÜ ve İMO, İsias Otel’le ilgili rapor hazırlamıştı. Geçtiğimiz günlerde de, Karadeniz Teknik Üniversitesi’nin hazırladığı bilirkişi raporu açıklandı. Aslında bu malumun ilanı gibi bir şeydi. Bu raporu siz de incelediniz, değerlendirmeniz nedir?
Karakaya: Rapor bize 12 Ekim’de ulaştı. Raporu, uzmanlarla inceledik. Çok zor bir toplantı oldu, raporu ağlayarak, isyan ederek, öfkeyle okuduk. Çünkü, bildiğimiz gerçek, raporda kelimelerle, sayılarla bilimsel olarak açıklanmıştı. 1993 yılında yapı ruhsatı alıp bir apartman inşa ediliyor. Ruhsat yasal olarak 5 yıl sonra bitiyor. Otele çevirmek için işlem yapılacağı zaman, tüm raporlamaların sıfırdan hazırlanması gerekir. Zemin etüdünün, hesaplamaların yeniden yapılması ve yapı ruhsatının öyle çıkması gerekir. Ama, belediye bunları istememiş ve İsias Otel’e yapı ruhsatı el altından verilmiş. Bu da, orada bir yolsuzluk olduğunu gösteriyor. Belediye görevlilerine raporlar, yasal olmayan yollarla imzalatılmış. Hiçbir işlem tamamlanmamış.
Raporda, kolonların, kirişlerin tamam olmadığı açıkça yazılmış. Statik hesap raporu ve statik proje yok. Zemin etüdü yapılmamış, binada dere kumu ve çakıl kullanılmış, beton kalitesi düşük. Kaçak çıkılan onuncu kat, 2018’de çıkan imar affı ile parası ödenmiş ve devlete bildirilmiş. Rapora göre, kaçak kat, binanın yıkılmasında tek sorun değildir ve tüm bu bahsettiğim etkenler zaten çürük bir bina olduğunun kanıtıdır. Esas sorun, düzgün yapılmayan inşaat ve onun ruhsatlandırılması.
“Tüm sorumlular, olası kasttan yargılanıp hüküm giymeli”
Taşıyıcı sistemde, donatıda detaylar eksik ve bunlar da raporda binanın yıkılma nedenleri arasında belirtilmiş. Raporda, yumuşak kat düzensizliği olduğu da yazılmış. Bu da, deprem sırasında yumuşak katın görüldüğü yerden kırılma olacağı anlamına geliyor. Statik hesaplamalar yapılmış olsaydı, yumuşak kat düzensizliği görülecekti ve bu da ruhsat alınmasına engel bir durum teşkil edecekti. Binada ayrıca burulma tespit edildi. Depremden kurtulan arkadaşlarımız da binanın dönerek, öne doğru yıkıldığını söylüyor. Yani özet olarak, aslında bir mezar inşa etmişler ve bu otelden insanların hayatını tehlikeye atarak para kazanmışlar. Bilinçli, isteyerek adam öldürmüşler. Orada bir katliam oldu, bunun cezasını tüm sorumluların çekmesi gerekir. Tüm sorumlular, olası kasttan yargılanıp hüküm giymeli.
“Onlar katildir, bu net”
Soru: Hukuki süreç nasıl işliyor?
Karakaya: Konuyla ilgili 9 sanık var. 3ü otel sahibi, 2si fenni mesul olmak üzere 5 kişi tutuklu. 2 fenni mesul ve birinin eşi ve kızı olmak üzere 4 kişi de adli kontrolle serbest. Mehmet Göncüoğlu ve Hasan Aslan denilen iki fenni mesul adli kontrolle serbest bırakıldı. Neden? Yaşları 75 ve üstüymüş, oysa ki bu insanlar asli suçlu, birer katil. Tutuklu olmaları gerekirken ispat-ı vücut ve seyahat yasağı ile dışardalar. Adli kontrol şartıyla serbest bırakılan diğer iki kişi, otelin sahibinin eşi ve kızıdır. Adli kontrolle serbest olan mimar ve mühendis, Mehmet Göncüoğlu ve Hasan Aslan, Karadeniz Teknik Üniversitesi’nn hazırladığı bilirkişi raporunda asli sorumlu yani cinayete neden olan kişiler, esas sorumlular olarak belirtiliyor. Bunu yanında bahsedilen belediye çalışanlarının da tutuklanması ve olası kasttan yargılanması gerekir. Biz, bu kişilerin, esas sorumluların tutuklanmasını bekliyoruz. Artık bilirkişi raporu çıktı, başsavcı iddianame yazma aşamasına geldi. O zaman bu insanlar “olası kastla öldürme”den yargılanarak, bir an önce cezalandırılmalıdır. Bizim öfkemiz, adalet isteğimiz, özellikle bu rapordan sonra, her geçen gün artmaktadır. Başsavcı, bir an önce iddianameyi tamamlasın ve dava başlasın istiyoruz.
Her ay tutukluluk süreleri uzatılıyor, avukatları serbest bırakılmaları talebiyle mahkemeye başvuruyor. Onlar katildir, bu net. Biz her ay, onların serbest bırakılacaklarına dair korku yaşıyoruz.
“Bu bir katliamdır, cezalarını çekmeleri lazım”
Soru: Başka kimleri sorumlu tutuyorsunuz?
Karakaya: Raporda asli kusurlular ve tali kusurlular açık açık yazıldı. Belediye görevlilerinin isimleri raporda var, gerekli belgeleri talep etmeden verilen yapı ruhsatında da zaten imzaları var. Türkiye’de çok farklı bir hukuk sistemi var. Belediye görevlilerine dava açılması, onların iddianamesinin yazılması farklı hukuki imzalar, izinler gerektiriyor. Biz bunun olacağına inanıyoruz. O insanlar, bilerek bu izinleri verdiler. Bütün eksiklikleriyle bu binaya izin verenler, olası bir depremde çökeceğini biliyorlardı. Her şeyden çalarak bina yapılmış ve biz çocuklarımızı bu tabutun içine göndermişiz. O yüzden katildirler, cinayet işlediler. Bu bir katliamdır, cezalarını çekmeleri lazım.
“Biz yapabiliyorsak, siz de yapabilirsiniz, lütfen bizi yalnız bırakmayın”
Soru: “Artık iddianameler hazırlansın, yargılanma başlasın” diyorsunuz. Türkiye’de temaslar yaptınız, etkin soruşturma yapıldığı konusunda tatmin oldunuz mu?
Karakaya: Biz dernek olarak, aileler olarak işin peşini bırakmıyoruz. En ufak bir boşluk hissettiğimizde girişim yapıyoruz. KKTC Meclisi’ndeki komiteyle de iletişimdeyiz. Türkiye Barolar Birliği, Kıbrıs Türk Barolar Birliği, avukatlarımızla, Türkiye’de ve Kıbrıs’taki yetkililerle süreci çok yakından takip ediyoruz, işin peşindeyiz. Dava, bu şekilde bu noktaya geldi. Adaleti sağlamamız lazım, bizi ayakta tutan budur. Her gece 19:00’da sosyal medyadan adalet çığlıkları atıp, sesimizi duyurmaya çalışıyoruz. Herkesten destek bekliyoruz. Biz yapabiliyorsak, siz de yapabilirsiniz, lütfen bizi yanlız bırakmayın.
“Çocuklarımızın sesini unutacağız diye korkuyoruz”
9 ay kızımı karnımda büyüttüm, Selin tek çocuğumdu, bütün hayatımdı. Eşim ve ben, bütün hayatımızı çocuğumuzun üstüne kurmuştuk. Onun üstüne titrerdik. Her anne-baba, kaç çocuğu olursa olsun, çocuklarının üstüne titrer. Çocuklarımız, her şeyimiz. Onlar bizden alındıysa, adalet sağlanmadan rahat uyuyamayız. Uykumuz yok, sağlığımız yerinde değil ama bunlar bize asla ve asla engel olamaz. Adalet sağlanana kadar peşini bırakmayacağız. Sonra bileceğiz ki, şampiyonlarımız oldukları yerden bize bakıp, “annem ve babamla gurur duyuyorum” diyecekler. Kavuşacağımız günü bekliyoruz. Durmadan çalışacağız, durduğumuz anda mahfoluruz.
Çocuklarımızın sesini unutacağız diye korkuyoruz, telefonlardaki videoları izleyip seslerini duyuyoruz, resimlerine bakıyoruz, kardeşlerine, arkadaşlarına sarılıyoruz. Kimse böyle bir acı yaşamasın. İçimizdeki boşluğu doldurabilecek hiçbir şey yok. 11 buçuk, 14 yaşında çocuklarımızın, bizden önce gitmesi kabul edilemez. Çocuklarımızın, kayıplarımızın enerjilerinin tükendiğine asla inanmıyorum, onların enerjisi her zaman bizimle. Hepsi çok çalışkan, çok başarılı, mücadeleci çocuklar ve yetişkinlerdi, bizim de onların adaleti için mücadele ettiğimizi gördüklerini biliyoruz.