Yarım yüzyıldan fazla bir süredir devam eden Kıbrıs sorunu nihayet yeni bir çözüm aşamasına geldi. Artık çözüme inanmayanlar da, çözüm isteyen ama temkinli olanlar da, çözümü arzulayan ama yeni bir hayal kırıklığını kaldıramayacağı için şimdiden sevinmeyi kendilerine çok görenler de, hepimiz artık tünelin ucundaki ışığı görüyoruz.
Daha düne kadar “bu iş olmaz, Rum tarafı psikolojik olarak çözüme hazır değil, büyük devletlerin çıkarları çözümde değil çözümsüzlüktedir, bölgede sıcak savaş sürerken burada çözümü unutun, Erdoğan bu aşamada asla çözüm konuşmaz” benzeri değerlendirmeler yapanlar da artık çözüme hazırlanıyor.
Sona geldik. Bir ay kadar önce “bu çözüm sürecinden kimse kaçamaz” diye yazmıştım. Bana göre kritik eşik New York idi. Herşey iyi giderken ne olmuşsa olmuş Anastasiadis New York’a giderken süreci sona erdirecek, ya da buz dolabına kaldıracak açıklamalarla New York’a gitmişti.
Bu durumda New York zirvesi bekleneni verememiş, arzulanan 5’li konferans tarihi açıklanamamıştı. Ama New York dönüşü liderler hemen Ekim ayı başında marathon bir görüşme takvimi açıklayarak New York’un olumsuz havasını dağıtmışlardı. Bu marathon görüşmelerden 1.inci Mont Pelerin zirvesi çıktı.
Kasım ayı başında yapılan ve 5 gün süren zirve son gününde yeniden tıkanmıştı. Akıncı’nın toprak konusunda yaptığı açılım üzerine Anastasiadis 1 hafta süre isteyerek adaya döndü ve hem ulusal konsey üyeleri, hem de özellikle Yunanistan hükümeti ile görüştü.
Kasım ayının ikinci yarısı 2.inci Mont Pelerin zirvesi gerçekleşti. Ama 2 günün sonunda taraflar tıkanıklığı aşamadı.
Tıkanıklık Türk tarafının harita vermek için 5’li konferans tarihinin belirlenmesini şart koşması, Rum tarafının da tam tersi haritada tatmin olmadan 5’li konferans olmaz diye diretmesiydi.
Zirve sonuçsuz kaldı. Liderler eve döndü. Ama diplomasi devam etti. Belli ki başta BM olmak üzere kimse son noktaya gelmiş Kıbrıs gibi önemli bir sorunun çözümünü kaçırmak istemiyor.
Böylece geçen hafta sonu Eide’nin daveti üzerine akşam yemeğinde buluşan liderler ansızın 9 Ocak 2017’de yine İsviçre’de zirve, 11 Ocak 2017’de karşılıklı haritaların sunulması ve 12 Ocak 2017’de de 5’li konferans toplanması kararı aldılar.
Ben 2.inci Mont Pelerin zirvesi çöktükten sonra yazdığım yazıda özetle “Kıbrıslı bir çözüm için yola çıktık ama yine başaramadık ve topu anavatanlara ciriledik, artık kararı onlar verecek” demiştim.
Muhtemelen öyle oldu. Mevlut Çavuşoğlu meslektaşı Kocias’la, Erdoğan da Tsipras’la görüştü ve takvim öyle ortaya çıktı.
5’li konferansa kim katılacak?
Yemekten sonra Eide’nin açıkladığı tarafların mutabık kaldığı metinde bu konu açıktır. Konferansa Kıbrıs Türk ve Rum tarafı ile 3 garantör ülke Türkiye, Yunanistan ve İngiltere temsilcisi katılacak.
Muhtemelen bu temsiliyet en yüksek düzeyde olacak. Türk ve Rum toplumları zaten toplum liderleri düzeyinde katılacak. Türkiye’yi bu konferansta Cumhurbaşkanı Erdoğan temsil edecek. Bunu dün erdoğan’ın sözcüsü açıkladı. Muhtemelen Yunanistan ve İngiltere de Başbakanlar düzeyinde katılacak.
Rum tarafı konferansa şimdiden yeni boyut katmaya çalışıyor. AB temsilcisi, BM Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi üyesinin temsilcileri ve tabii Kıbrıs Cumhuriyeti temsilcisinin katılımını da istiyorlar. Anastasiadis geçen gün ulusal konsey toplantısı sonrasında yaptığı açıklamada Kıbrıs Cumhuriyeti’nin temsiliyeti ile ilgili soruyu es geçti. Bunun mümkün olmayacağını biliyor. Ama AB’nin mutlaka temsil edilmesi gerekir diyor. 5 daimi üyenin temsiliyeti için de çalışma yaptığını söyledi.
Konferans şimdilik Eide’nin açıkladığı gibi 5’li olacak. Ama taraflar uzlaşırsa elbette AB ya da BM GK’nın daimi üyeleri ve tabii başka katılımcılar olabilir. Ama altını çizmek istiyorum “taraflar uzlaşırlarsa”.
Ben artık tünelin ucundaki ışığı daha net görüyorum. Yan yollar yok. Geri çıkış kapatıldı. “Ya çözeceğiz, ya çözeceğiz”başka çare yok.
Başaramazsak o zaman gerçekten kimi çözüm karşıtlarının ağzının suyunu akıtan “ya çözeceğiz, ya böleceğiz” sloganı atılacak.