Bilirsiniz; Türkiye ve diğer ülkelerin herhangi bir noktasından ve Ercan Havalimanı’nı kullanarak çarter seferler ile ülkeye turist getiren tur operatörleri ve/veya KITSAB üyesi turizm ve seyahat acenteleri teşviklendirilir.
Bu teşviklendirme belli dönemler için teşviklendirme esasları çerçevesinde yapılır.
Bu çerçevelendirme dönem dönem yenilenir.
İçinde bulunduğumuz teşvik dönemi 1 Ocak 2014 –31 Aralık 2016 dönemleri içerisini kapsıyor.
Söz konusu teşvikler değişik ölçeklerde yapılıyor yıllardır…
Bu teşviklerin mali kaynağı ise büyük oranda Türkiye Cumhuriyeti’ne ait…
Zaten “teşviklendirme esasları”nda da bu ödemelerin “fondan” karşılanacağını kayda geçiriyor.
Söz konusu esasların son maddesinde “Bu maddelerde belirtilen teşvik miktarları, kaynak yaratılması halinde Turizm Geliştirme ve Tanıtma Fonu’ndan karşılanacaktır” deniliyor.
Kısacası bu fona parayı TC yatırıyor.
Daha doğrusu kaynağın % 70’ini Türkiye, % 30’unu da KKTC maliyesi ödüyor.
Yıllık 30 milyon TL’lik bir paradan bahsediyoruz, az buz bir para değil.
Şimdi yeni bir durum olduğu söyleniyor.
Yeni turizm teşviklerinin bazı nedenlerden dolayı ödenmediği söyleniyor.
Özellikle de 2016 yılı teşvikleri henüz ödenmemiş!
Ve bu konuda bazı iddialar var.
Birinci iddia: Türkiye’deki kumar soruşturması (internet üzerinden bahis oyunları soruşturması) nedeniyle kaynak aktarımı durduruldu.
Biraz masalsı görünse kurcalamaya değer…
Şöyle ki internet üzerindeki yasa dışı bahis oyunlarına ilişkin soruşturma nedeniyle Türkiye’nin turizme kaynak akışını neden durdurmak isteyebilir ki?
Biraz muamma…
Ancak ucu bir açıdan bize de dokunduğu için olabilir.
İkinci iddia: Türkiye teşviklerdeki “eski dönemdeki” bazı teşviklerdeki olası yolsuzluk iddiaları nedeniyle yeni döneme ilişki teşvik vermeyi durdurmuş olabilir.
Bu iddianın gerçeklik payı nedir?
Elbette Sayıştay’ın zaman zaman bu teşvikleri gözden geçirdiğini biliyoruz.
Geçmiş dönemlere ilişkin bir usulsüzlük mü vardır?
Buna yetkili makamlar ve Sayıştay karar verecek.
KITSAB Başkanı Orhan Tolun’la da konuyu konuştum.
Tolun Sayıştay’ın dönem dönem bazı incelemeler yaptığını doğrulasa da usulsüzlük olduğuna dair net bir durumun söz konusu olmadığını söylüyor.
Tolun’a göre ise teşviklerdeki durgunluğun sebebi TC Elçiliği’ndeki bürokratların yerlerinin değişmesi…
Elçilikte bu işlerle görevli birçok bürokratın Türkiye’de başka yerlerde görev aldığını söyleyen Tolun bu gecikmelerin bundan kaynaklandığını düşündüğünü söylüyor.
Bakalım altından ne çıkacak, göreceğiz.
İddia edildiği gibi teşviklerde bir usulsüzlüğe mi rastlanmıştır?
Yoksa bu kaynak aktarımı bahis oyunları soruşturması ile mi ilgilidir?
Ya da Tolun’un dediği gibi olay sadece bir bürokrat değişiminden ibaret midir?
İzleyip göreceğiz…
----------------------------------------
BİR ARAZİ…
Park mı, AVM mi?
Özkan Yorgancıoğlu’nun başbakanlığı döneminde askerle hükümet arasında bir uzlaşma açıklanmıştı.
Bu uzlaşıya göre Lefkoşa’daki Domuzcular Burnu olarak bilinen bölgedeki askerin kullanımındaki arazinin devlete verilmesi ve buraya büyük bir merkez park yapılması konusunda bir girişim başlatılmıştı.
Hatta o dönemde bu arazinin tellenmesi için ihaleye çıkılmış ve arazi tellenmişti.
Özkan Yorgancıoğlu dün meclis kürsüsünden konuyu yeniden gündeme getirdi ve önemli bir bilgi paylaştı.
Yorgancıoğlu hükümetin bu araziye park yapılması yerine alışveriş merkezi yapılması için bir yabancı şirketle görüştüğünü söyledi.
Hatta Yorgancıoğlu bakanlar teyit etmese de bu arazinin söz konusu yabancı şirkete verilmesi için bir karar olduğunun konuşulduğunu da anlattı.
Bakalım Lefkoşa’nın en önemli yerlerinden birine sahip bu koca arazi ne olacak?
CTP hükümetinin hedeflediği gibi “merkez park” mı olacak?
Yoksa UBP’lilerin desteğiyle bir şirkete vererek AVM mi yapılacak?
Göreceğiz.
------------------------------------------
BİR FOTOĞRAF…
3 ağaç… Artık yok…
Girne’deki Lemar çemberindeki 3 zeytin ağacının hikayesini bir süre önce yazmıştık.
Başka yerden sökülmüş, çembere ekilmiş 3 ağaçtan bahsediyorum.
Sulamak unutulunca kuruyan 3 ağacın hikayesi…
Üzerlerine 'Zeytin Festivali'nin pankartı asılmıştı ağaçların!...
Hani “zeytinin önemine dikkat çekmek amacı güden” festivalin pankartı…
Kuruyan, bakımı yapılmayan, ölüme terk edilen zeytin ağaçlarının üzerinde “festival pankartı” vardı…
Şimdi söküldüler…
Artık yok…
Öldüler…
İnsan eliyle öldürüldüler…
Biz onların “festivalini” yaptık, ama onları kuruttuk.
Bu kadar basit.
Özür dileriz doğa!
Özür dileriz!