'Turizm ülkesi misiniz, değil misiniz?’
‘Bir karar verin'
Hacettepe Üniversitesi Halk Sağlığı Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Çağatay Güler, YENİDÜZEN’e konuştu, Kuzey Kıbrıs’ın turizm ülkesi olup olmadığına karar verilmesi gerektiğini vurguladı:
Ayşe GÜLER
Hacettepe Üniversitesi Halk Sağlığı Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Çağatay Güler, Kuzey Kıbrıs’ın gelecekte turizm ülkesi olup olmadığına karar verilmesi gerektiğini vurguladı.
Petrol dolum tesisi, kıyı kirliliği, taş ocakları ve atıkların ülkenin turizm bakımından gelişmesini önlediğine dikkat çeken Güler, günü birlik kararlar alındığını, politikacıların toplum tarafından yönlendirilmesi gerektiğini belirtti.
Güler, “Kuzey Kıbrıs, turizm ülkesi olacaksa, geleceğe yönelik her şey düşünülmeli” şeklinde konuşarak, “Çevre sağlığına yönelik önlemler alırsanız, sorun biter. Yeter ki siyasi irade ve istek olsun” dedi.
YENİDÜZEN’e konuşan Güler, ülkede, vatandaşların kültürel gelişmesiyle uyumlu olmayan çöp sorunun göze çarptığını belirterek, atık sorununun düzene bağlanması gerektiğini kaydetti.
Güler, zaman zaman bazı çöplük alanlarının yandığını söyleyerek, “buranın vahşi depolama olduğunu, bir tesis olmamasından dolayı, çöplerin dökülüp kaçıldığını görüyoruz” şeklinde konuştu.
Belediyecilik hizmetleri ile ilgili ekonomik sıkıntıların olduğunu, bununla ilgili ciddi planlamaların yapılmasının önemine değinen Güler, atık sorunun çözümünde toplum katkısının şart olduğunu söyledi.
Güler, “aşırı atık üretimi konusunda toplum bilinçlenmeli” şeklinde konuştu.
“Dip kirliliğinin temizlenmesi, çok uzun yıllar alır”
Petrol kirliliğinde dip kirliliğin temizliğinin çok uzun yıllar aldığını belirten Güler, bazılarının üç yada beş yıl, bazılarının ise 10 yada 15 senede temizlenmesinin mümkün olduğunu ifade etti.
Güler, sahil kirliliklerinde kayaların dahi temizlenmesi gerektiğini belirterek, “ekolojik sistem etkilendiyse, 50 yılda da düzelmez. O canlılar bir daha gelmez” dedi.
Yüzeyde petrol kirliliğin olmaması, kumlarda petrol atığı bulunmadığı bölgelerde vatandaşların denize girebileceğini belirten Güler, “bununla birlikte ilk dönemlerde hamile, çocuk ve yaşlıların kesinlikle girmemesi gerekir. Sonra, sular incelendikten sonra karar verilir” şeklinde konuştu.
----------------------------------------------------------
“Petrol felaketine hazırlıksız yakalandık”
Petrol felaketinde ilk etapta müdahale eden işçilerin özel kıyafet ve koruyucu maskeler kullanması gerektiğini ifade eden Güler, o dönemde hızlı buharlaşma altında kalarak, ani ölümlerin dahi olabileceğini dile getirdi.
Güler, cilt hastalıklarının yanı sıra akciğer ve karaciğer bozukluklarının oluşabileceğini kaydederek, petrolün kolayca deride emildiğini aktardı.
Kuzey Kıbrıs’ın petrol felaketine “hazırlıksız” yakalandığını belirten Güler, böyle bir kuruluşun personelini eğitmesi, bununla birlikte olası bir müdahaleye karşı koruyucu kıyafetlerinin de hazır olması gerektiğini vurguladı.
“İleri derece kanser yapan maddeler var”
Çöplerin kendiliğinden de yanabildiğini dile getiren Güler, yanma sonucunda ortaya çıkan gazlar arasında en kötüsünün “biyoksin” denilen maddeler olduğunu ifade etti.
Güler, belirtilen maddelerin ileri derecede kanser yapan maddeler olduğunu vurguladı.
Yanan çöp gazlarının içerisinde çok daha tehlikeli maddeler olduğunu söyleyen Güler, bu maddelerin büyük bir kısmının solunum yollarına sigaradan daha tehlikeli bir şekilde zarar verebileceğine dikkat çekti.
Güler, yanan maddelerin sadece çevre kirliliği değil, insan sağlığı açısından önemli boyutta hava kirliliğine neden olabileceğine dikkat çekti.
Kuyu sularının kirliliği
Öte yandan Kuzey Kıbrıs’taki bir diğer önemli sorunun kuyu sularının kirliliği olduğunu belirten Güler, bilinçsiz açılan kuyuların yer altı sularının tuzlanmasına neden olduğunu ifade etti.
Güler, söz konusu durum nedeniyle iyi bir su arıtma tesisinin kurulması gerektiğini dile getirerek, “çim sularken, araba yıkarken içilebilir suların kullanılmaması gerekir. Atık su yeniden arıtılıp, kullanılmalı” şeklinde konuştu.
“Çöpten sızan sıvılar arıtılmalı”
Bununla birlikte çöplüklerdeki sızıntılarına yer altı sularının kirlenmesine neden olduğunu belirten Güler, dökülüp kaçılan çöplüklerin günlük olarak üzerinin kapatılması gerektiğini ifade etti.
Güler, gazların toplanıp uzaklaştırılması ve çöpten sızan sıvıların arıtılmasının önemine değindi.
Çöp sorunun devlet sorunu olarak ele alınarak, ülkedeki belediyelerin işbirliği halinde çözülebileceğini dile getiren Güler, “her belediyenin ayrı atık bölgesi kurmasına gerek yok. Doğru düzgün atık işleme tesisi ile ülkenin tüm atıklarının bir bölgede giderilmesi mümkün” dedi.
Güler, bu konuda vatandaşlara görevler düştüğünü söyledi.
“Sinekle mücadele yöntemi yanlış”
Güler, belediyelerin sinek mücadelesi için kullandığı yöntemin yanlış olduğunu belirterek, “ zehirli maddeler ile yapılan sinek mücadelesi doğru değildir. Bir faydası yoktur” dedi.
“Bu yapılınca halk belediye elinden geleni yaptı ama sinekler ürüyor şeklinde düşünsün diye bu işlem yapılıyor” diye konuşan Güler, özellikle hamile kadınlar, bebekler ve yaşlılar için havaya atılan zehrin çok tehlikeli olduğunu vurguladı.
Güler, sinek mücadelesinde en önemli noktanın çöplerin kapalı kutularda bekletilerek, günlük toplanması olduğunu savundu.
-------------------------------------------------
“Anti bakteriyel sabunlar tehlikeli”
Tıbbi atıkların, hastanelerde çalışan personel ve hastalar için tehlikeli olduğunu söyleyen ifade eden Güler, “çalışanların eline iğne batmamalı, hastalar etkilenmemeli. Bunun için tedbir alındığında dışarıya bırakılan tıbbi atıkların, vatandaşlara bir etkisi yoktur” dedi.
Güler, tıbbi atıkların “normal çöplüğe” atılabileceğini dile getirdi.
“Biz yıllardır insanlara tuvalete girdik sonra, yemek yemeden önce ellerini yıkamalarını söyledik. Şimdi, anti bakteriyel sabun çıkardılar” şeklinde konuşan Güler, söz konusu ürünlerin tehlikeli ve zararlı olduğunu ifade etti.
Güler, belirtilen ürünlerin antibiyotiğe karşı direnç sağladığını ifade ederek, “bu ürünlerin hiçbir faydası yoktur. Biz steril el değil, temiz el istiyoruz. Bu kişiler ameliyata girmeyecek. Çocukların geleceği için tehlikeli alerjik hastalıkların artmasına neden olur” dedi.
Tıbbi atıkların hastanenin kapısında “tehlikeli” sayılmasının “doktor, hemşire ve hasta ölebilir” demekle eş değer olduğunu dile getiren Güler, tıbbi atıklardan önce atık sorunun çözülmesi gerektiğini ifade etti.
----------------------------------------------
“Taş ocaklarında rehabilite şart!”
Güler, taş ocaklarının doğayı “vahşice” yok etmesinin kabul edilemez olduğunu ifade etti.
“Kum çıkartılırken her tarafı darmadağın ediyoruz” şeklinde konuşan Güler, taş ocakların olduğu bölgelerin yeniden rehabilite edilmesi gerektiğini vurguladı.
Güler, “diğer ülkelerde doğal yapı yeniden doldurulur ve ağaçlandırır” diye konuşarak, ancak Kuzey Kıbrıs’ta rehabilite edilmiş hiçbir taş ocağının bulunmadığına dikkat çekti.
Bazı bölgelerin “dokunulmaması” gereken bölgeler olduğunu söyleyen Güler, “oradaki doğal güzelliklerin karşılığı, taşın getireceği karşılıkta daha önemlidir” şeklinde konuştu.
Güler, karşılığın fiyatı olmadığı için “hafife alındığını” belirterek, insanlar için çok önemli olan bir görüntünün ortadan kaldırılmasının “bir bedel” olduğunu ancak fiyatı olmadığını vurguladı.
Elektrik santralleri…
Öte yandan ülkedeki elektrik santralleri sorununa da değinen Güler, “Filtrenin takılmamasının nedeni ek maliyettir” dedi.
Güler, bu konuda yasa konulmasının yetmediğini, denetimin şart olduğunu ifade etti.
Elektrik santrallerinden uzun vadede, vatandaşları kanser yapan, çocukların gelişimini önleyen, hamile kadınların karnındaki bebeklerin gelişmesine etki eden birçok maddenin çevreye yayıldığını kaydeden Güler, solunum yollarını kanser yapan birçok maddenin havaya bırakıldığını belirtti.
Güler, “tüm bunların sonuçları hemen çıkıyor. 20 sene sonra çıkıyor. O yüzden kimse, bununla ilişkisi olduğunu düşünmüyor. Zaten, düşünse ne olacak? Bir babanın, bir evladın fiyatı var mı? Peki yok olmuş bir bitkinin fiyatı nedir?” diye sordu.
Güler, “Kendisinin başına gelmediği zaman, herkes bu sorunlardan uzak olduğunu düşünüyor” şeklinde konuştu.
-------------------------------------------------------
“Mağusa Limanı’nda ciddi sıkıntılar var”
Güler, Mağusa Limanı’nın serbest liman olması nedeniyle ciddi sıkıntılar yaşandığını belirtti.
“Buraya gelen gemiler, yığılan birçok atığın yarattığı kirlilikler ve tehlikeler ciddi olarak ele alınmalı” diye konuşan Güler, Mağusa Limanı’nda hem iş sağlığı hem de çevre sağlığı noktasında sorunlar olduğunu kaydetti.