Tünay MERTEKÇİ
Biyologlar Derneği Başkanı Hatice Benan Biçentürk YENİDÜZEN’e konuşarak, en güçlü, en zengin olanın değil, iklim değişikliğine en iyi adapte olanın hayatta kalacağının altını çizdi. Ekosistemin ne asker ne de sınır tanıdığına da dikkat çeken Hatice Benan Biçentürk, ülkedeki çarpık düzeni hiçbir şeyin durduramadığına vurgu yaptı. Biçentürk, “Turizmde plansız gelişim olacak diye çevre tahrip ediliyor” ifadelerini kullandı.
İnanılmaz derecede nüfus artışı olduğunu ifade eden Biçentürk, “Kıbrıs’ın doğası, doğal kaynakları bir süre sonra yeterli olmayacak. Bu aşikardır. İklim krizi başlığı altında bir eylem planına ihtiyacımız var. Adaptasyon içermelidir” dedi.
Siyasi anlamda çok çarpık bir düzenin parçası haline gelindiğini vurgulayan Biçentürk, sadece günün kurtarılmaya çalışıldığını söyledi, çevre eğitimi konusunda da yetersiz kalındığını belirtti.
“Ekosistem sınır tanımaz”
Biyologlar Derneği’nin 20 yılı aşkın süredir faaliyet gösterdiğini belirten Hatice Benan Biçentürk, sadece çevre değil, halk sağlığı ve eğitim konularıyla ilgili de çalışma yaptıklarını kaydetti. Birçok Avrupa Birliği (AB) projelerinin de olduğunu söyleyen Biçentürk, derneklerinin kurulduğu ilk günden itibaren amaçlarını sıralardı ve “Amacımız doğayı koruyalım, biyo-çeşitliliğimizi tanıyalım ve sahip çıkalım. İnsanlar da bunları tanısın. Herkes işbirliği içerisinde olsun” ifadelerini kullandı.
“Her zaman başta olan hükümete doğru yolu göstermeye çalışıyoruz” diyen Biçentürk, Avrupa Ülkeleri Biyologlar Birliği’nin de üyesi olduklarını vurguladı. Çevrenin bölünemeyeceğinin altını çizen Biçentürk, söz konusu birliğin kendilerine yeni bir vizyon açtığını dile getirdi, yurt dışında neler yapıldığını gördüklerini vurguladı. Yurt dışında yapılan güzel işleri, Kıbrıs’ta da uygulamaya çalıştıklarını vurgulayan Benan Biçentürk, “Bizim ülkemize ‘kuzey’ diyoruz ama çevreyi sadece kuzey olarak ayıramayız. Ekosistem ne sınır ne de asker gözetir. Bir bütün olarak düşünmemiz gerekir” dedi.
“Turizmde plansız gelişme olacak diye çevre tahrip ediliyor”
Biyologlar Derneği yönetim kurulunda sürekli dönen bir dinamik olduğunu söyleyen Biçentürk, herkesin her işi yaptığını dile getirdi. “Çevre örgütünde de zaten böyle olmalı” diyen Biçentürk, faaliyet raporlarına bakıldığında, pandemi döneminden sonra eski dinamiklerine döndüklerini vurguladı. Biçentürk, “Bu ülkedeki en büyük hata, çevre konusunu turizmle birleştirmiş olmamızdır” diye konuştu ve söz konusu durumun iki ideal çözümü olabileceğine dikkat çekti. “Çevre ve İklim Değişikliği Bakanlığı” ismiyle bir bakanlığın kurulabileceğine işaret eden Biçentürk, çevrenin enerjiyle de birleştirilebileceğini vurguladı. Çevre konusunun Turizm Bakanlığı ile birlikte olmasını “çok büyük dezavantaj” olarak niteleyen Biçentürk, “Şu an oradaki yapı turizme odaklanıyor. Turizmde plansız gelişme olacak diye çevre tahrip ediliyor. Bu bakanlıkların kesinlikle ayrılması gerekiyor” diye konuştu. Son dönemlerde sivrisinek ve çam kese böceği sorunlarıyla ilgili hem sağlık hem de tarım bakanlığıyla temaslarının olduğunu belirten Biçentürk, ülkede Batı Nil Virüsü görüldükten sonra, halk sağlığı komitesinin kurulduğunu söyledi.
“Mücadele gerekirse, biyolojik olmalı”
Tabipler Birliği, Veterinerler Birliği, Veteriner Dairesi, Temel Sağlık Hizmetleri Dairesi ve kendilerinin de bu komiteye dahil olduklarını hatırlatan Biçentürk, ilk başta Batı Nil Virüsü vakalarını yetkililerin yaymak istemediğini vurguladı. Daha sonra bir şekilde yayınlamak zorunda kalındığına işaret eden Biçentürk, Halk Sağlığı Komitesi’ndeki amacın, “Sivrisinekle mücadelenin nasıl yapılacağı, hangi ilacın kullanılacağı” şeklinde olduğunu anımsattı. Hedefin söz konusu sorunla ilgili konsensüs oluşturmak olduğuna dikkat çeken Biçentürk, “Biz dernek olarak gittiğimiz zaman, bu komisyonun içerisinde ihaleye girecek olan bir ilaç şirketi firmasının sahibini de bulduk. İlaç şirketi sahibi olan bir kişi komitedeydi, buna itirazımız oldu. Dernek olarak konuyla ilgili AB projemiz de vardı. Sivrisinekle mücadele dediğimiz zaman, bunu akıllı yaklaşımla çözmek gerekir. Mekanik olması gerekir çünkü sivrisinek durgun suda gelişiyor. Durgun su kaynaklarını azalttığınızda, popülasyonu azaltabiliyoruz. Mücadele gerekecekse, biyolojik olması gerekir. Kimyasal uygulanan herhangi bir maddenin çok düşük etkisi vardır” dedi.
“Kimyasal halk ve çevre sağlığını tehdit ediyor”
Kimyasal uygulandığı zaman insanların ve diğer canlıların sağlığını ciddi şekilde etkilediğine dikkat çeken Biçentürk, amaçlarının biyolojik ve mekanik mücadeleyi öne çıkarmak olduğunu belirtti. Kimyasalın, halk ve çevre sağlığını tehdit ettiğinin altını çizen Biçentürk, komitede dinlenmediklerini, entegre mücadele adı altında kimyasal ilaç ihalesine çıkıldığını vurguladı. Söz konusu kimyasal ilacın içerisinde, arıları ciddi şekilde etkileyen bir maddenin bulunduğuna vurgu yapan Biçentürk, “Bunu onaylamadığımızı söyledik ama Sağlık Bakanlığı bizi dinlemedi ve ihaleye çıkıldı. Sonrasında rekabet kuruluna düştü ve durduruldu. Şu an ise ihale tekrardan aynı şekilde çıkılıyor. Ülkedeki çarpık düzeni hiçbir şey durduramıyor. Yetkililer yine bildiklerini okudular. Kullanılmak istenen ilacın üzerinde sucul ekosistemlere zararlı yazıyor. Birçok kez randevu almamıza rağmen muhatap birini bulamadık, Tarım Bakanı ile de görüşemedik” diye konuştu.
“İklim krizinin içerisindeyiz”
Çevre Koruma Dairesi’nin potansiyelinin artırılması gerektiğinin altını çizen Biçentürk, denetim gücünün önemine işaret etti. Biçentürk, “İklim krizi koşarak geliyor. Şu an iklim krizinin içindeyiz. Bir ay boyunca yağmur yağmıyor, iki günde yağması gereken bütün yağmurlar yağıyor” dedi. Batı Nil Virüsü konusunda ve çam kese böceğinde biyolojik mücadeleye devam edilmesi gerektiğini ifade eden Biçentürk, biyolojik mücadeleden çıkılması durumunda, halk ve çevre sağlığının ciddi tehlikeye atılacağını vurguladı. Bir ülkenin ormanlarının yüzde 30 olması gerektiğine dikkat çeken Biçentürk, ülkemizdeki oranın ise yüzde 18 olduğunu ifade etti. Çam Kese Böceğinin durumunun da ortada olduğunu söyleyen Biçentürk, söz konusu sorunun orman yoğunluğunu ciddi şekilde düşüreceğini kaydetti. Bölgede iklim krizinde en fazla etkilenecek beşinci ülkenin Kıbrıs olduğuna işaret eden Biçentürk, ciddi bir iklim krizi eylem planına ihtiyaç duyulduğunun altını çizdi. İklim krizinde “freni patlamış tren gibi” olunduğunun altını çizen Biçentürk, “Hiçbir önlem alma durumumuz yok. Ne yapacağımız belli değil. Bu sorun, hükümetin güncel konusu bile değil” ifadelerini kullandı.
“Türkiye’den gelen su da bir gün bitecek…”
Bilimsel veriler kullanılmadan çarpık yapılaşmanın devam etmesini eleştiren Biçentürk, “Derelerin dibine inşaat izni verilmeye devam ediliyor. Fidan yetiştirme gibi bir durum da yok. Ağaçlandırma çalışmaları çok zayıf. Yangınlar için bir önem bile yok” diye konuştu. Devletin izaz ikramlara para harcadığını fakat yangın uçağının alınmadığını vurgulayan Biçentürk, “Çevre bir bütündür ve sahip çıkmalıyız. Kendi su kaynaklarımıza sahip çıkmıyoruz. Türkiye’den gelen su işimizi çözecek diye düşünüyoruz. Bir gün Türkiye’de de su bitecek ve bu su bize gelmeyecek” diye konuştu. Nüfusla ilgili bir çalışma olmamasını eleştiren Biçentürk, nüfusu bilmeden, talebin de bilinemeyeceğini kaydetti. İnanılmaz derecede nüfus artışı olduğunu ifade eden Biçentürk, “Kıbrıs’ın doğası, doğal kaynakları bir süre sonra yeterli olmayacak. Bu aşikardır. İklim krizi başlığı altında bir eylem planına ihtiyacımız var. Adaptasyon içermelidir” dedi.
“Çarpık bir düzenin parçası haline geldik”
Eğitim konusunda da eksik kalındığına dikkat çeken Biçentürk, iklim krizinin şu an içinde yaşandığını yineledi. İklim krizi konusunun başka ülkelerde zorunlu ders olduğuna işaret eden Biçentürk, ülkemizde ise dokuzuncu sınıfa kadar çevre eğitimi olmadığını vurguladı. “Haftada bir dersle çocuklarımızı çevreye duyarlı hale getiremeyiz” diyen Biçentürk, ana okuldan üniversiteye kadar çevre eğitimini yaymak gerektiğine dikkat çekti. “Siyasi anlamda çok çarpık bir düzenin parçası haline geldik” diyen Biçentürk, sadece günün kurtarılmaya çalışıldığını söyledi. Biçentürk, “En güçlü, en zengin olan değil, iklim değişikliğine en iyi adapte olan hayatta kalacak” ifadelerini kullandı. Geçen yıl plastik tüzüğü yasasının geçtiğini hatırlatan Biçentürk, “Tek kullanımlık plastikler yasaklandı. Denetim olmadığı için bu da havada kaldı. Tüm marketler plastik poşet kullanıyor, parayla satılıyor. Birçok market de ücretsiz veriyor. Çevre Koruma Dairesi’ni hem personel hem yetki açısından güçlendirmemiz gerekir ki denetim yapabilsin” diye ekledi.